Bülent mesaj atıp akşam için hazırlanmamı söylemişti. Planının ne olduğunu sormamıştım çünkü umrumda değildi. Üzerime basit bir kot pantolon, kazak geçirip saçlarımı topladım. Makyaj falan yapmadım. Çok sevdiğim pembe simli rujumu bile sürmeyi bırakmıştım. Güzel görünmek istemiyordum. Belki beğenmez de benden vazgeçer diye ümit ediyordum.
Telefonum çaldığında aramasını cevaplayarak ‘’Efendim.’’ dedim.
‘’Aşağıdayım bekliyorum.’’ demişti.
Montumu ve ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Apartmandan dışarı adım attığım an Tanju ile göz göze geldik. Yanından geçip gitmek istedim ama izin vermedi. ‘’Gülçiçek yapma senin o adama aşık olduğuna inanmıyorum. Sebebini bilmiyorum ama yalan söylüyorsun.’’
‘’Tanju gerçekleri kabullen ve hayatına bensiz devam et.’’ diyerek gitmeye çalıştım. Bülent ile kavga etmelerini istemiyordum.
‘’Söylediğine inansam kabulleneceğim ama inanmıyorum.’’ Bakışları ona dönmem için yalvarıyordu. Dolan gözlerimi akmaması için birkaç kez kırpıştırdım.
Cevap verecekken Bülent yanımda belirmişti. ‘’Sevgilimden uzak dur.’’ dediğinde sesi sertti.
‘’Sevgilin!’’ diyen Tanju gülmeye başladı. ‘’Neyle tehdit edip korkuttun da yanında kalması için ikna ettin? Ben sevdiğim kadını tanıyorum senin için beni bırakmayacağını biliyorum.’’
‘’Tanju bittiğini kabullen.’’ diyerek Bülent’in elini tuttum. ‘’Ben sana karşı dürüst davrandım sen de bunu anlayışla karşıla ve bir daha karşıma çıkma.’’
Bakışları yanımdakiyle birleşmiş ellerimizdeydi. ‘’Yalan söylüyorsun ve biliyor musun bu konuda yengemden daha iyiysin.’’
‘’Yalan söylemediğim içindir.’’ Bülent’e baktım. ‘’Gidelim.’’ dediğimde kavga etmek yerine beni dinledi ve arabasının olduğu tarafa doğru yürüdük.
Binmem için arabanın kapısını açtığında Tanju olduğu yerden bizi izliyordu. Benden vazgeçmez ve tehdit edildiğimi düşünerek araştırma içine girerse hem bizi hem ailemi tehlikeye atardı. Buna izin veremezdim. Güvenlik ve aşk acısı arasında bir seçim yapacaksam güvende olmasını ve aşk acısı çekmesini tercih ederdim.
Bakışlarımız kesiştiğinde başımı dikleştirdim ve Bülent’e döndüm. Yakasından tuttuğumda kendime çekip dudaklarından öptüm. Öpmeme anında karşılık vermişti. Belimi kavrayan eli kendine çekince ayaklarının üzerine basıp olduğum yerden biraz daha yükseğe çıktım ve birçok aşıktan daha istekle öpmeye devam ettim. Öperken gözlerimi kapatmıştım ama yine de gözyaşlarım kendine yol bulup yanağıma doğru süzülmüştü.
Dudaklarımız ayrıldığında bir adım geri çekilip arabaya oturdum. Kapıyı kapatırken Tanju’nun olduğu tarafa baktım ama yoktu. İzlemeye dayanamayıp gitmiş olmalıydı. Bülent yanıma şoför koltuğuna oturduğunda yüzünde bir tebessüm vardı. ‘’Bu şimdiye kadar aldığım en güzel öpücüktü.’’
Gözlerimden akan yaşı hızlıca sildim. ‘’Seni neden öptüğümü anlayacak kadar zekisin.’’
Alayla, ‘’Sen de ne yapman gerektiğini bilecek kadar zekisin.’’ demişti.
Yola çıktığında, ‘’Nereye gidiyoruz?’’ diye sordum.
‘’Akşam yemeği için bizim eve gidiyoruz.’’
Kafayı mı yemişti? Hayır yediğini zaten biliyordum da iyice delirmişti. Babası beni öldürmek isterken ne işim vardı evlerinde?
‘’Durdur arabayı.’’ dediğimde yüzüme bir bakış attı. ‘’Bülent durdur arabayı.’’ diye bağırmıştım.
Bağırmamla yol kenarına çekip durdu. ‘’Umarım geçerli bir sebebin vardır.’’ dediğinde derin bir nefes aldım.
‘’Sizin eve asla gelmem. Babanın bana yaptıklarından sonra bunu benden nasıl beklersin? Ölmemi istiyorsan sık kafama ne diye babanın önüne atıyorsun.’’ Arabadan indiğimde kapıyı sertçe kapatmıştım.
Ardımdan inip yanıma geldi. ‘’Tavırlarına dikkat et.’’
‘’Neye dikkat edeyim? Biz seninle sevgili değil miyiz? Sevgili dediğin kavga eder trip atar ben de şu an seninle kavga ediyorum, trip atıyorum ne yapacaksın ayrılacak mısın?’’
Öfkeyle arkamı dönüp yolu geri yürümeye başladığımda karşıma geçip adımlarımı durdurdu. ‘’Sevgililer öyle yapar değil mi? Sen trip atacaksın ben alttan alıp seni idare etmeye çalışacağım falan. Peki kabul tribin bittiyse arabaya bin gidiyoruz.’’
‘’Beni anlamadın galiba; gelmeyeceğim.’’ diyerek üstüne basa basa söyledim. ‘’Senin baban beni öldürmek istedi sağ bırakmasının tek nedeni Titan ailesini karşısına almak istememesiydi şimdi oğlunuzla sevgiliyim diyerek karşısına çıkıp beni öldürmesi için eline bir sebep daha mı vereyim hele de benim için Tanju seni vurmuşken!’’
Elimi tuttuğunda geri çekmek istedim ama bırakmadı. Üzerime doğru birkaç adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattı. ‘’Babam sana zarar vermeyecek. Titanlar karşısına çıkmadıkça sevgilim olmana da tek kelime etmez. Ayrıca sürekli Titanlar bizden güçlüymüş gibi konuşuyorsun ama aramızda çok fark yok sadece iş yaptığımız alanlar farklı ve babam kendi çıkarı için sadece güçlü bir aileyi düşman edinmektense dost edinmeyi daha doğru buluyor ki ömrünün sonuna kadar ailemden kaçamazsın sevgiliyiz diye uzun yıllar ortalıkta gezecek değilim. Alışman için şimdilik bekliyorum ama çok geçmeden benimle nikah masasına oturacaksın, evleneceğiz ve evimde ailemle yaşamaya başlayacaksın bunun için de ilk adımı bugün atacağız.’’
‘’İstemiyorum.’’ dediğimde asabi halim gitmiş yerine yalvaran bir ben gelmişti. Babasından korkuyordum ve karşısına çıkmak istemiyordum.
‘’Seçim şansın yok.’’ Tuttuğu elimden çekerek yanında yürüttü ve arabaya geri götürdü. İstemesem de koltuğa oturdum. Yol boyu tek kelime konuşmamıştık.
O gün korkuyla girdiğim eve bir kez daha korkuyla giriyordum duygularımda değişen hiçbir şey yoktu. Arabayı durdurduğunda sakin kalmaya çalışıyordum ama olmuyordu.
Bülent arabadan indiğinde benim tarafıma gelip kapımı açtı ve elimden tutup inmem için çekmeye başladı. Ölene kadar bu arabanın içinde oturamayacağımın farkındaydım.
Dışarı bir adım attığımda bacaklarım titriyordu. Yürürken bu defa ben onun elini sıkıca tutmuştum. Eve girdiğimizde büyük salonu az çok hatırlıyordum. İçeride koltukta oturmuş elindeki dergiye bakan bir kadın vardı. Biraz kiloluydu, tesettürlü değildi giyiminden belliydi ama yine de ince bir şalla saçlarının yarısını kapatmıştı. Sanırım aksesuar olarak kullanıyordu. Kolyesi, küpesi ve yüzüğü aşırı ağır görünüyordu. ‘’Anne.’’ diyen Bülent ile başını kaldırıp bize baktı.
‘’Hoş geldiniz oğlum.’’ dedi. Sesi çok otoriter çıkmıştı.
‘’Bahsettiğim arkadaşım Gülçiçek.’’ Elimi bırakmadan birkaç adım daha yürüyünce ona eşlik ettim.
Annesi bana bakarken tek kelime etmeden elini havaya kaldırıp önüme doğru uzatmıştı. Bülent tuttuğu elimi uyarısını vermek için sıkıp bıraktığında tepki vermeden annesine biraz daha yaklaşıp uzattığı elini öpüp alnıma koydum ama bunu yaparken kendimi zapt etmek için aşırı zorlamam gerekmişti çünkü öpmek yerine ısırıp etlerini koparmak istiyordum. Oğlu kadar annesi de suçluydu. Büyütmeyi becerseydi bana böyle zorbalık yapmazdı.
Bülent, ‘’Otur ayakta kalma.’’ diyerek annesinin karşısındaki koltuğa oturup bana da yanını gösterince yine aynı sessizlikte oturdum.
Annesinin bakışları hala üzerimdeydi. ‘’Pek de gençmişsin, kaç yaşındasın?’’
‘’On sekiz.’’ dediğimde sesim biraz kısık çıkmıştı.
‘’Okulun var mı?’’ diye sordu bu defa.
‘’Hayır efendim sağlık personeliyim çalışıyorum.’’
‘’İyi hayırlısı olsun ne diyeyim. Oğlum ciddi düşünüyoruz diye anlatınca karşımda onun yaşlarında birini bulmayı beklemiştim.’’
Bülent’e imalı bir bakış attım. Ailesini herhangi bir konuda alttan alıp idare edecek kişi ben değildim ki bir de tek taraflı ilişkiyi ciddi düşünüyoruz diye anlatmıştı!
‘’Gülçiçek kendi ayakları üzerinde duran olgun biri bu yüzden aramızdaki yaş farkının önemli olduğunu düşünmüyorum.’’
Babasının içeri girmesiyle bayılacakmış gibi hissetmeye başlamıştım. Sanki adamlarına bir emir verip beni öldürtecekti. Bakışları üzerimde sabitlenmişti ve fazla kötücüldü.
‘’Bu kızın burada ne işi var?’’
Bülent cevap verdi. ‘’Gelinin el öpmeye geldi.’’
Konuşan oğluydu ama o bana bakıyordu. ‘’Gelin? Tanju ile sözlü değil miydin?’’
Bülent biraz öfkeli konuştu. ‘’Ayrıldılar baba tamam mı sorup durma artık onlar ayrıldı biz aşık olduk ve bir aradayız bu kadar basit.’’
‘’Sen benimle gelsene.’’ diyen babası arkasını dönüp gittiğinde Bülent de ardından gitti. Ne konuştular bilmiyorum ama geri dönmeleri yarım saat sürmüştü.
Babası karşımda durduğunda aynı annesi gibi öpmem için elini uzattı. Oturduğum yerden kalkıp uzattığı elini tutup öperek alnıma koyduğumda elimi sıkıca tuttu. ‘’Oğlum sevmiş hayatına almışsa gelinim olarak kabulümsün ama Titan ailesine geri döneceğim deyip onları karşıma getirirsen külahları değişiriz.’’ Cevap vermediğimde elimi biraz daha sıktı. ‘’Sözlerim anlaşıldı mı?’’
‘’Anladım efendim.’’ dediğimde tuttuğu elimi bırakmıştı.
Tanju’nun babası ile karşımdaki adamı yan yana getirseler hangisi daha korkutucu görünüyor seçim yapamazdım.
Bülent bence beni buraya sadece ailesiyle tanıştırmak için getirmemişti. Kendisi ailemle tehdit edip ondan gitmeme engel olmuştu ama babasından korktuğumu bildiği için bir şekilde Titan ailesine haber verme ihtimalime karşı önümü tamamen kapatmak istemişti ki çok akıllıca bir hamle olmuştu.
Çalışanlardan biri gelip yemeğin hazır olduğunu söyleyince hep beraber yemek odasına geçmiştik. Bülent beni kendi yanına oturtmuştu. Diğerlerinin duymaması için fısıldayarak, ‘’Tek çocuk musun?’’ diye sorunca, ‘’Evet.’’ diyerek cevap verdi.
Yemek yerken pek iştahlı değildim ve sessizdim. Bana soru sorulmadıkça konuşmuyordum ve konuştuğumda da kısa cevaplar veriyordum.
Bu evden kaçıp gitmek istiyordum. Aralarında olmak korkutuyordu. Telefonumda cebimde durmadan titriyordu ve Bülent’in tarafındaki cebimde olduğu için fark etmişti. Fısıldayarak ‘’Bu kadar ısrarla kim arıyor?’’ diye sordu.
‘’Bilmiyorum.’’ dedim.
Eli masanın altından cebime uzanınca anne ve babasının yanında karşılık veremeden hareketsiz bekledim. Telefonu çıkarınca ekranda Leyla’nın adını gördüğümde rahatlamıştım. ‘’Kim bu?’’ dedi yine fısıldayarak.
‘’Öldürmek istediğin çocuğun adını aklında tutma gereği duymadın mı?’’ diyerek telefonu elinden aldım. ‘’Kardeşim.’’ Aramasını meşgule atıp telefonu tekrar cebime koydum.
Bir şekilde yemek bittiğinde ‘’Misafirperverliğiniz için teşekkür ederim izninizle çok geç olmadan eve döneyim.’’ dedim. Ailesine karşı konuştuğum için Bülent karşı çıkamadan, ‘’Eve bırakayım.’’ demişti.
Yanlarından ayrılmadan o elleri öpmem için yine önüme uzanmıştı. Sakin kalmaya çalışarak istediklerini verip yanlarından ayrıldım.
Evimin önüne gelene kadar sessizdik. Arabayı durdurduğunda bana doğru döndü. ‘’Nazlı Çiçeğim, sana kendini toparlayıp ağlamalarını sonlandırman ve benimle beraber normal hayatına dönebilmen için üç ay veriyorum. Üç ay sonra ailemi alıp ailenin kapısına gideceğim kendini ona göre hazırla.’’
İstediği gibi uslu olup, ‘’Tamam.’’ dedim.
Yüzüme uzanıp dudağımdan öptüğünde karşılık vermedim ama engel de olmadım. ‘’İyi geceler.’’ dediğimde arabasından indim.
Eve çıktığımda kapıyı kapatıp derin bir nefes aldım. Bülent kötüydü kötü olduğu kadar da akıllıydı ama ben ona boyun eğmeyecektim. Titanlardan yardım alamazdım ama öylece elim kolum bağlı da oturmayacaktım. Aklımda bazı düşünceler vardı eğer yapabilirsem bu beladan kurtulurdum.
Banyoya girdiğimde bileğimdeki saati çıkarıp çamaşır makinesinin üzerine bıraktım. Suyun sesini duyup anlardı. Musluğu açtığımda su başımdan aşağı dökülürken önümdeki yolu görmeye çalışıyordum. Aklımdakini ya başarıp kurtulacaktım ya da sadece ailemin değil kendimin de ölüm fermanını imzalayacaktım ama risk almaya hazırdım.