"EVİNE TANGAYLA GİT!"

1420 Words
Eve girer girmez Melike'nin öksürüşünü duydum, korku içinde odaya daldım. Başını yataktan aşağı sarkıtıp öksürüyordu, korkuyla yanına gelip onu sımsıkı sardım. "İyi misin prensesim?" Başını olumsuz anlamda sallarken gözlerinden yaşlar akıyordu. "Ben öleceğim, biliyorum. Çok korkuyorum abla, acı çekerek mi öleceğim ben?" Duyduğum sözlerle kanım donmuştu, Melike'yi iyice kendime bastırdım. "Sana hiçbir şey olmayacak Melike, ablan buna izin verir mi sanıyorsun? Sen her zaman benim yanımda olacaksın." Böyle desen de onu kurtarıp kurtaramayacağımı bile bilmiyordum, çünkü tek bir yol vardı onu kurtarmak için, bu da kabul edilebilir bir şey değildi. (⁠•⁠‿⁠•⁠) Melike'yi uyuttuktan sonra yanında oturup düşünmeye başladım sessizce o kadının yaptığı teklifi. Benden istediği şey hiçbir şey bilmeyen bir adama oyun oynamamdı, o adamı oynadığım oyun sonucu da koynuna girip çocuğunu doğurmamdı. Peki tüm bunlar nasıl olacaktı, nasıl bir planlama yapmıştı bu kadın? Aklım karışıktı, tek düşündüğün şey bu işi kabul edersem ne kaybedeceğimdi. Bekaretimi kaybedecektim, ardından kendime olan saygımı. Doğuracağım çocuğu düşünmüyordum bile, kardeşimden önemli değildi sonuçta! Bakirelik falan da umrumda değildi, tek umrumda olan kardeşimdi. Ne yaptığımı bile kestiremeden aradım o kadını, bana bu teklifi yapan o kadını! Sanki aramamı bekliyordu telefonun başında, hızla açtı. "Kabul ettiğini düşünüyorum," dedi arsız bir şekilde. "Kocanın koynuna girmeyi mi, mecburen kabul ediyorum, evet! Ama şartları net bir şekilde konuşalım, daha sonra sıkıntı çıkmasın." "Ne şart sunuyorsan kabul ettim bil, ne istediğinin bir önemi yok inan ki, hepsini karşılayacağıma emin olabilirsin." Göz devirdim, sadece parasal olarak bakıyordu olaya. "Kız kardeşimin güzel bir eğitim almasını istiyorum, ona bakacak birilerinin olmasını, ve güzel bir eve ihtiyacım var, kiralık bile olsa. "Bunların hepsi kız kardeşim için gerekli, ve de yeni bir kimlik istiyorum bu işi yaparken, her ihtimale karşı kız kardeşimi riske atamam. "Onun benimle bir bağı olduğunu öğrensinler istemiyorum, eğer plan ters teperse o zaman zarar gören tek kişi ben olmalıyım. "Kız kardeşim hiçbir şekilde zarar görmemeli, ona en iyi fırsatlarım verildiğini de bilmek isterim." Birkaç saniye sessizlik oluştu, ardından geri konuştu kadın. "Kardeşin için ayrı olarak bir banka hesabı açacağım, ona 500 bin dolar yatıracağım. Senin hesabına da aynı şekilde aynı miktarda para yatacak. "Ayrı olarak kardeşine bakacak hizmetliler bulacağım, ve de bir ev tutacağım onun için. Eğitim konusu da kolay iş zaten, onu da hallederim. "Eğer merak ettiğin her şeyi konuştuysak o zaman sözleşme imzalayalım, daha sonradan cayarsan diye! "Kabul ediyorsan hallederiz bu işleri bir an önce. Ona göre bir hafta sonra işe başlayacaksın!" Ne işinden bahsediyordu bu kadın? Zaten kafam allak bullak olmuştu, iyice karıştırıyordu. "İş derken, neyden bahsediyorsunuz?" "Kocamın şirketinde asistan olarak başlamanı sağlayacağım, eğer bir ay içinde onun koynuna girmeyi başaramazsan o zaman çok farklı şeyler konuşuruz. "1 aylık bir süren var, o zamana kadar bu işi halletmen gerek. Ama bu kolay iş, halledilir. "Her neyse, artık kapatmam gerekiyor, daha sonra konuşuruz!" Bunları söyledikten sonra telefonu kapattı, sessiz bir şekilde ben de kapatıp içimden sabır çektim. Bu oyuna kurban gidiyordum, çünkü tek gayem kız kardeşimi kurtarmaktı. (⁠•⁠‿⁠•⁠) Bir hafta sonra Herşeyi hızla halletmiştik, anlaşmayı imzalamıştık. Ne yazdığına bakma gereği bile duymadım, çünkü tek umurunda olan şey Melike'ydi. Şu an o şirketin önündeydim, kocasının şirketinin önünde! Her şey o kadar ani gelişmişti ki kadının adını bile sonradan öğrendim. Lale Serter! Kocası ise Aytaç Serter'di, eli kanlı olan azılı bir mafya babasıydı bu. Bunu duyduğumda korkudan vazgeçmek istemiştim, ama o Lale denen kadın bilerek anlaşmayı imzaladıktan sonra söylemişti kocasının kim olduğunu. Bu adam herkes tarafından bilinen vahşi bir mafya babasıydı, benim gibi biri bile biliyordu bunu. Peki ben bu adamın inine nasıl girecektim, inine girsem bile koynuna girmek o kadar kolay olacak mıydı? Şirkete girerken herkese korku içinde bakıyordum, aklımdan da lale denen kadının söylememi istediği cümleleri düşünüyordum. Alt tarafı asistanlık işini yapacaktım, aynı zamanda da onu etkilemem gerekiyordu, ne vardı ki bu işte? Gergin bir şekilde kapısının önünde durdum. Kapıyı çalıp içeriye girdiğimde sıkıntılı bir şekilde bilgisayarın başında olduğunu gördüm. Aytaç Serter! Herkesin korkup geri çekildiği, ona saygısızlık yapamadıkları adamın karşısındaydım. Başını bilgisayardan kaldırıp bana baktığında kaşları çatıldı. "Kimsin sen?" Bu soruyu sorduğunda dosyayı daha fazla kavradım gerildiğim için. Gerçekten de ben kimdim? Gerçek adıyla Alya Savaşır idim! Ama onun koynuna girecek kişi Alya Savaşır değildi, onun koynuna girecek kişi asistanı olan İdil Gürsu idi. Bugün İdil Gürsu olarak bu adamı etkilemeye başlayacaktım, ama onun bundan haberi yoktu! "Asistanlık için iş görüşmesine geldim, Lale hanım gönderdi," dedim cesur görünmek için gülümseyerek. Burada artık değişmem gerekiyordu, arsız olmalıydım, onu kendime çekmek için bu şarttı. "Lale söylemişti, geç otur! Mülakat yapayım," dediğinde yavaş ve artistik yürüdüm, gözü direkt sallanan kalçama kaymıştı. Adam etkilenmiş gibi durmuyordu, kaşlarını çatarak başka yöne baktı. "Ben hazırım," dedim tatlı bir gülüşle. Adam yine kaşlarını çattı. "Öncelikle böyle salak saçma hareketler yapan bir çalışan istemiyorum, burada her türlü insanla çalışıyoruz. "Böyle tuhaf şeyler yüzünden yavşarlar, asistanıma terbiyesizlik yapılırsa o zaman birilerini öldürmek zorunda kalırım! "Burada seni koruruz, ama senin de kendini kontrol etmen gerekir. Bu ilk kural," dediğinde bu sözlerini dinlememeyi not aldım. "Gerçek mülakatınız nasıl olacak, çok merak ediyorum," dedim gülümseyerek. Ben şen şakrak davranmaya çalıştıkça adam daha da çatıyordu kaşlarını. Terlemeye başlamıştı avuç içlerim, korkudan ölmek üzereydim sanki. "Mülakatını eski asistanım yapacak. Şimdi çıkabilirsin, yan taraftaki oda ona ait," dediğinde ayağa kalktım. Zaten bu beklediğim bir şeydi, Lale hanım bunu ayarlamıştı. Odanın ortasında çantamı attım bilerek. "Hay aksi," dedim ve eğildim. Altımda tanga vardı, etek o kadar kısaydı ki göreceğinden emindim. Aldıktan sonra kapıya yaklaştım, çıkmadan önce ona baktığımda kıpkırmızı kesildiğini görünce anladım gördüğünü. Kapıyı kapatmadan önce dediği kelimeyi duyunca canım sıkılmıştı, ama o da haklıydı. "Sürtük!" Böyle demişti, ama zaten benim niyetim de buydu, onun metresi olmaktı. Üzüldüm, ama bunun böyle olacağını bildiğim için kendimi kahretmeyi bıraktım. Asistanın odasına girdim gergin bir şekilde, ardından koltuğa oturdum. "Lale hanım herşeyi anlatmış olmalı," dedim sakince. Bu kadın da para karşılığı susuyordu, bu yüzden çıkıyordu işten, bana yer açılması için. Başını sallayıp bana görevlerimi anlatmaya başladı, çoğunu not aldım unutmamak için. Herşey bittiğinde kadın çantasını aldı ve kapıya ilerledi. "Şimdi gidip Aytaç beye senin en doğru seçim olduğunu söyleyeceğim. Yine de o denemek için uğraşır yakında, bu yüzden dediğim herşeyi hatırla. "Aytaç beye karşı dikkatli ol, biraz ruh hastası. Karşımda kadın var demez, bunu ben acı yolla öğrendim. "Bir ara beni boğmaya çalıştı işi kaybettiğimiz için, ardından da pencereden atmaya çalıştı. "Gözü döndüğü zaman ortalarda görünmemeye bak, kendi can sağlığın için," dedi ve odadan çıktı. Harika, tam da benlik bir işti! Aklım şu an bu işte, ya da tehlikeli olan Aytaç beyde değil, kız kardeşimdeydi. Lale hanım dediği herşeyi ayarlamıştı, Melike'nin herşeyi vardı artık, eksiksiz bir şekilde. Ama ben yoktum, belki de en az bir sene görmeyecektim onu, bu düşünce mahvediyordu beni. Bacaklarımı sehpaya uzattığımda etek iyice üste çıkmıştı, ama düzeltme zahmetine girmedim. Başımı yaslayıp gözlerimi yumdum. Birkaç dakika sonra kapı açıldığında kimin geldiğine bakmak istediğimde donup kaldım. Bu Aytaç beydi, bana öfkeyle, ve de utançla bakıyordu. "Ne bu hal, sen şirkete uyumak için mi geliyorsun?" Bunu duyduğumda çoktan kalkmıştım ayağa. Sakin takılmaya çalıştım, korkacak bir şey yoktu sonuçta, değil mi? "Biraz halsiz hissettim, bu yüzden öyle oldu, çok özür dilerim," derken utançtan kıpkırmızı kesilmiştim. "Senin için üç aylık bir deneme süreci olacak, gözüm hiç tutmadı seni, ama inşallah yanılırım. "Seni uyarıyorum, eğer bu işi yapamayacaksan şimdiden pes et, daha sonra senin yüzünden sıkıntı çıkarsa bitersin!" Sıkıntı çıkmaması için elimden geleni yapacaktım, çünkü söz konusu olan kişi kardeşimdi. "Sırf dış görünüşüm için mi böyle davranıyorsunuz Aytaç bey, yani açık giyinemem mi?" Onu kışkırtmam gerekti, bana doğru adım attığında bunun hoşlantı olmadığını anlamıştım. Ona zıt gidersem hoşuna gider sanmıştım, ama daha çok sinirlenmişe benziyordu. "Ben yanımda böyle kadınların gezmesini istemiyorum, dua et karımın gönderdiği kişisin. "Arada Lale olmasa seni işe bile almazdım. Çeki düzen ver kendine, yoksa sonun iyi olmaz!" Bunu dedikten sonra beni tiksintiyle inceledikten sonra arkasını döndü. En azından az da olsa yaklaşmam gerekiyordu etkilemek için. Ama ben etkilemek ve sıkıntı çıkarmayı birbirine karıştırmıştım sanırım. Tam çıkacağı sırada kahkaha attım, ben kahkaha atınca durdu yerinde. "Anlıyorum, kendinize güveniniz yok belli ki! Bu yüzden de yanınızda açık giyinen kadın istemiyorsunuz!" Bunu duyduğunda öfkeyle arkasına döndü, gözü bana kayınca baştan aşağı süzdü. "Açık giyinince kendine güvenmiş mi oluyorsun yani?" Omuz silktim sorduğu soruya. Başını tamam anlamında salladı, ardından masaya yaklaştı. Ne yapacağını bilmiyordum, umursamaz davranmaya çalıştım. Birkaç saniye sonra geri önüme geçti. "Sana soru sordum," diye tısladı. Dik durmaya özen gösterdim. "Evet, kendime güvenim tam çünkü," dediğimde güldü, ardından öfkeyle eteğimi tuttu. Şok olmuştum, bir anda eteği kesmeye başladı. Herşey o kadar ani gelişmişti ki karşı bile koyamamıştım. "O zaman bugün evine tangayla gitmek senin için sakıncalı olmaz, sonuçta kendine özgüvenin var!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD