Boran
Şırnak sıcağı yetmiyormuş gibi Irak da yanıyordu. Bana buraya gelmek hiç mantıklı gelmiyordu. Ağalar toplanmak istemişti. Babam vefat ettiği için artık Ağa bendim. Babam adil biriydi. Öyle olmadığımı biliyordum. O bir annemi görmüştü, sonra da kadınlara tövbe etmişti. Benim görmediğim kadın bana küsmüştü.
Çapkınlığımla nam saldım diye insanlar evine giderken de korkardı ama Zahid Ağa beni özel konuğu olarak çağırmıştı. Sebebini hepimiz biliyorduk. Silah lazımdı adama. Sağlayacak tek kişi de bendim. Adam Irak'ta en güçlü olmak istiyor ama o potansiyel yoktu. Kim ne derse desin.
Yine de Fatih gitmemi istedi. Irak sınırında müttefik toplamak istiyordu çünkü uyuşturucu ve organ işini bitirmek istiyordu. Yani ne kadar adam olursa, o kadar iyiydi. Satıcıya ihtiyaç vardı.
Yusuf Ali meclise girdikten sonra doğu benden sorulur olmuştu. Hem Ağa, hem Mafya olmak yoruyordu. Ulan babam ne adamdı. Tek yaptığı kaçakçılıktı. Sonra da vefat etti zaten. Beni burada annem ve bacımla bırakmıştı. İkisi, birbirinden beterdi. Akşama kadar kavga ediyorlardı. Sırf onlardan kurtulmak için bile çağrılan yere giderdim.
Adamlarımızla Irak sınırını geçince Zahidin adamlarına rastladık. Evine doğru gidiyorduk. Biraz geç kaldığımın farkındaydım ama yapacak birşey yoktu. Irak zaten çok karışıktı. Bizim ev ondan karışıktı.
Zahidin konağına vardığımız zaman kapıda bizi karşıladı. Yanında çarşaflı bir kadın vardı. Sadece gözleri görünüyordu. Bal renginde ve kocaman. Adam sanırım namımı duymadı. Yoksa kızını karşılamaya getirmezdi.
- Selamün aleyküm Boran Ağa dedi.
- Aleyküm selam dedim.
- Bak Türkleri çok severim. Bir tane karım da türk dedi boğazdan bir şiveyle. Karısı mıydı?
- Ne güzel? dedim. Bizi içeri davet ettiler. Masa çoktan kurulmuştu. Adam herkesi etkileyecek mükemmel bir ortam hazırlamıştı. Dansözler, çalgıcılar, kadınlar kaynıyordu içerisi. Tüm Ağaların keyfi yerindeydi.
- Sizler için küçük bir eğlence dedi. Adamı sevmediğim için eğlencesi de dikkatimi çekmedi. Sonra anladım niyetini.
- Ağanızla ilgilenin dedi. Karısı yanıma oturup yüzünü açtı. Gözlerim büyümüştü.
Bal rengi gözlerine yakışır bir yüzdü. Özellikle de dolgun dudakları.
Boğazımı temizledim. Zahid Ağa başka Ağalarla ilgileniyordu.
- Sen Zahid Ağa'nın karısı değil misin? dedim.
- Üçüncü karısıyım dedi. Gözleri çok yorgun bakıyordu. Zahid Ağa'nın baktığını fark edince bana döndü.
- İstediğiniz birşey var mı Ağam? dedi.
- Hayır yok. Sen gidebilirsin dedim. Kızın burada kalmak istemediği çok belliydi. Şaşkınca bana bakıyordu.
- Sizi memnun etmek için buradayım dedi.
- Gidişin memnun eder dedim. Ayağa kalktı.
- Memnuniyetle dedi. Kızın gidişine baktım. Bir de Zahid Ağa'nın arkasından gidişine. Umarım bir daha yanıma gelmez çünkü ben namuslu bir adam değilim. Bana sunulanı geri çevirecek kadar iradeli hiç değilim...