When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Ne tepki vereceğimi bilmeden bakıyordum ona, bir anda benden uzaklaşıp bakışlarını kaçırdı. Birkaç adım uzaklaştıktan sonra etrafa bakınmaya başladı. "Seni utandırmak ya da başka bir şey yapmak gibi bir niyetim yok, sadece hislerimi söylemek istedim o kadar. "Daha doğrusu hislerimin ne olduğunu bile bilmiyorum ki ben, kafam o kadar karışık ki sana bile anlatamıyorum hiçbir şey, hatta kendim bile anlamıyorum işte. "Neyse, sanırım böyle bir konuşma yapmakta yanlış yaptım, kusuruma bakma lütfen, ve bu konuyu hiç konuşmamışız say." Bunu dedikten sonra oradaki koltuğa oturdu ve bana bir an olsun bakmadı, bense bakışlarımı ondan çekmeden ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Bunun altında da bir oyun olabilir miydi, ya da ne oluyordu da bana böyle konuşuyordu? Bir şey olduğu ortada