When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Akşam olduğunda misafirlerin geldiğini duymuştum, ama hiçbir şey yapamıyordum yatağa bağlı kaldığımdan. Kendi başıma hareket edemiyordum, ve ne yazık ki bu yüzden tamamen Gökalp'e bırakılmıştım. Beni bir an olsun yalnız bırakmıyordu pislik olsun diye, sürekli dibimde bitiyordu ve bu durumdan artık rahatsız oluyordum. Misafirleri geldikten 2 dakika sonra içeriye geldi, ardından tekerlekli sandalyeyi bana doğru yaklaştırarak beni kucağıma çekti sormaya gerek bile duymadan. "Biraz insanlık yapıp yavaş davranmaya ne dersin, yoksa sana zor mu gelir bu istek?" Gökalp sözlerimi umursamadan beni odadan çıkardı, aşağıya doğru indirirken gayet dikkatli davranıyordu. "Zaten yavaş davranıyorum, ama belli ki sen laf saymak için biraz bahane uyduruyorsun. Her neyse, geldik bile." Bunu söylediği