1. bölüm ( kaçırılma )
“Bınevş ! Bitmedi mi ? ”“ Hayır abi bitmedi son iki keçi .” Sağdığım sütler artık bidona sığmıyordu.Mecbur bu son kalanı kovayla götürecektik .Yol uzun yayla asi ve yine her günkü gibi zor bir yolculuk .Yaylaya gelip sağmak güzelde dönüşte katırlarla varmak zor oluyor .Bizim at vardı.Abim ve küçük kardeşimle her gün bu yolu gelip gidiyorduk .Annemin dizleri ağrıyor diye iki yıldır ben gelip koyun ve keçilerimizi sağıyordum.Sağmaktan ellerim çatlıyor nasır tutuyordu. İğne vurması gereken eller nasır tutuyordu.Boşuna coğrafya kaderdir demiyorlar .Ben Bınevş yani ( güzel kokulu çiçek) annem koymuş adımı ailenin tek kızı . Her iki dedemin tek kız torunlarıyım .Kumral ela gözlü bir yetmiş boyunda yirmi dört yaşında genç bi kızım.Annem Elazığ babam olucak adam Vanlı . Büyük bir aşirete mensup orta halli bir ailenin kızıyım . Fırat üniversitesi hemşirelik bölümü mezunuyum .Annem iki yıl önce hastalandığı için mesleğimi yapamadım. Babam ben sekiz yaşındayken bizi bir kadın uğruna bırakıp gitti . Gidiş o gidiş bir daha ne kendisi ne haberi geldi .Hoş gelsede artık bir faydası yoktu . Ölmüş birinin dönüşü fayda etmezdi . Annem bizim göz bebeğimiz dünyamızdı.Hepimizi okutmuş bu yasa getirmişti.Abim Sidar yirmi yedi yaşında genç bir delikanlıydı.Yazılım mühendisi olmuş evde mesleğini icra ediyordu.Üç yabancı dil biliyor müthiş bir zekaya sahipti .Küçük kardeşim Sozdar yirmi iki yaşında eczacılık dördüncü sınıf öğrencisiydi .Ve yaz olduğu için evdeydi. Annem güçlü bir kadındı.Babası zengin biriydi . Elazığ'lı bilinen kırdki dımıli (Zaza)diline mesuptu .Babam annemi Van'a ailesiyle gezmeye gelirken görmüş vurulmuş.Annem güçlü akıllı ve otoriter bir karaktere sahipti.Babam olucak adam bizi bırakıp gittiğinde dedemin bütün ısrarına ve reddine rağmen evini bırakmadı.Ona olan bağlılığımızın bir sınırı yoktu .Hem baba hem anne olmuştu.kırk yedi yaşında gencecik bir yüze fit bakımlı bir vücuda sahipti .Ama gelin görün ki dış görünüşü ne kadar iyiyse içi o kadar berbattı . Tansiyonu ve eklem sıkıntıları taşıyor tedavilerle ayakta duruyordu. Annemin keçi ve koyun aşkı bitmezdi. Elliye yakın küçük baş hayvanımız vardı . Altı yedi ev toplanıp çoban tutmuştuk ve biz her gün yaylaya çıkıp sağım yapıyorduk.Aslında ihracımız yoktu ama annem kıyamıyordu.Bende annem gibi şehri sevmiyordum .Van'ın merkezine yakın bir köyde oturuyorduk .Her yeri cennetti.Dağları zorlu kayalıkları dereleri tam bir yalancı cennetti.Burayı bırakmaya hiç niyetimiz yoktu. Köye yakınlaştıkça Bahoz Ağa'nın ilerde oğulları ile arabayla birşeyler yaptıklarını gördük.Bahoz ağa köyün zenginlerinden ayrıca kendi asiretinin ağasıydı .İyi biriydi merhametli mütevazı bir karakteri vardı .Eskiden babamla içtiği su ayrı gitmezdi .Babam bizi bıraktığında bile bize hep hal hatır sormak için kapımıza gelir sorup giderdi.Birde üç oğlu iki kızı vardı.Büyük kızı Destan abla nişanlıydı.Bir kaç gün sonra düğünü vardı . Küçük kızı Bermal benim kankam ayrıca abime deli gibi yanıktı. Tabi öküz abim bilmiyordu.Yada bilmemezlikten geliyordu. Büyük oğlu Eğit abi evli iki çocuk babasıydı.İnşaat mühendisiydi.Eşi öğretmen olduğu için yazın köye geliyordu.Ortanca oğlu Munzur benim kara sevdam yürek yangınım veterinerdi .Yirmi yedi yaşında esmer kavruk tenli ela gözlü yakışıklım .Ona yıllardır deli gibi aşıktım ama o kütük beni bir kez olsun görmüyordu.En küçük oğlu Zagros liseden sonra bıraktı.Babasının işlerini yapıyordu.Biz köye yaklaştıkça onların yanından geçip eve gitmemiz gerekiyordu.Abim ve kardeşim onlara selam verirken bende başımı önüme eğip geçtim yanlarında.O an birşey oldu .Benim kütük ilk defa başını kaldırıp bana baktı .Beni ilk defa süzüyordu .Bir an göz göze geldik.Kalbim duracak sandım .Nefesim kesildi.Yıllardır bana baksın diye kendimi yediğim adam bugün resmen beni süzüyordu . Bu akşam düğün vardı . Ve ben sırf onu görmek için gidiyordum . Olurda beni farketsin diye neler yapmadım ki. Kaç kez onun gittiği yerlere mahsus gittim .Ortak arkadaşlarımızın olduğu ortamlarda bulundum .Ama sanki ben orda yokmuşum gibi davranıyordu.Son bir yıldır artık onun olduğu yerlere gitmiyor .Eğer bir yerde karşılaşırsak başımı eğip bakıyordum.Demek Ki beni umursamıyordu.Çok isterdim beni sevmesini ama gönül bu .Ben seviyorum diye illa beni sevicek diye bir kaide yoktu.Eve vardığımızda sütleri indirdi abim ve kardeşim.Annem hemen mayalayıp peynir için bekletti . Salona gittiğimde sofra hazırdı. Canım annem bizi hep düşünürdü.Abimlerle oturup bir güzel yemeğimizi yedik .Dinlenicem deyip odama geçtim .Annem yorgunum diye bulaşıklara karışmamı engelledi .Abim dizerdi makinaya. Çok şükür durumumuz iyiydi abim çok güzel kazanıyordu .Geçen sene iki katlı büyük bir ev yapmıştık.Ve A dan Z ye herşeyimizi düzmüştük. Abim bizim babamızdı. Sevgi dolu merhametli o kadarda huysuz kıskanç biriydi .Ve o benim kahramanımdı . Üst kattaki odama girip içindeki banyoya girdim güzelce yıkanıp saçlarımı kuruttuktan sonra başımı yastığa atar atmaz uykuya daldım.Akşam düğün vardı .Bir iki saat uyuyup dinlemmem lazımdı. Sevdiğim adamı görecektim.Başima neler geleceğini bilmeden . Uyandığımda gece olmuştu .Ve davul zurnanın sesi bizim eve geliyordu.Hemem kalkıp hazırlandım. Yöresel kıyafetlerimi giydim .(Xeftan ) Hafif bir rimel ve dudak balmı sürüp çıktım . Aşağı indiğimde abim çalışıyordu.Muhtemelen işi olduğunu için gelemiyecekti .Kardeşim Sozdar oturmuş elma yiyordu .Abim “ ooo Çiçeka male( evin çiçeği) bu ne güzellik .Bir dakika Bınevş sakın bana bu halde düğüne gidecem deme.”
“Dedim bile can bra . Anladığım kadarıyla sen çalışıyorsun.Bende Sozdar'la giderim .”
Hiç bir yere gidemezsin . Kızım beni delirmek mi ? İstiyorsun seni görenler yarın yine kapıya ailesini dizecek .Benim verecek kızım yok. Katil etme beni git değiştir.”Kusura bakma aslanım ama ben böyle gidiyorum istersen sende gel .”Gelemiyorum kızım gelebilsem gelirim .Ama işim çok var ” Abim Sozdar'ı tembihleyip beni ona amanet edip bizi gönderdi. Düğün alanına vardık .Müthiş bir kalabalık vardı .İlk gözüme çarpan Munzur oldu . Girişte elinde sigara içiyordu.Beni farkedip başını geri yaslayınca yanlışmı gördüm diye kendimi cimcikledim. Arkaya doğru gidince bende arkasından gidip gitmemek arası gelip gittim.En son karar verip arkasından ilerledim .Biraz uzak ağaçların yanında bir erkek bedeni gördüm .Gece karanlıktı .Biri bizi görse abim kemiklerimi kırardı. Ve ben ölümüme susamıştım. Yanına vardığımda bir erkek bedeni daha belirdi.
Anlamayan gözlerle bakınca karanlıktaki yüz belirdi .Bu yıllardır başımın belası Argeş 'ti beni sevdiğini söyleyip duruyor her seferinde ailesini gönderiyordu.Kac kez red edildi yinede vazgeçmiyordu.Demek onunla konuşmam için beni çağırmıştı.Bende salak gibi kendi için sandım .Ne kadar aptalmışım . Bendeki kafayla daha çok kandırılırım.Birden beni kale bile almayıp Argeş' e “dönüp işini çabuk bitir gel kimse görmesin sizi ”deyip gitti.Dilim tutulmuş gibi tek bir kelime etmedim . Aklım başıma geldiğinde hemen orayı terk etmek için adımladığımda şerefsiz kolumu tutup .“Nereye gidiyorsun ?Konuşacaz” deyince. Bana bak benim seninle konuşacak tek bir kelimem yok kafanı kırmamı istemiyorsan bırak kolumu ." “Bırakmıyorum konuşacağız seni seviyorum deli gibi hemde beni hiçmi görmüyorsun?” “Zorlamı ben seni sevmiyorum .Senin aşkına saygı duyuyorum .Ama seninki aşk değil takıntı.İstemiyirum anlamıyormusun ? Sevmiyorum seni ”“ Neden lan neden ?”
Kolumdaki eli sıkılaştı ve canımı yakmaya başladı.Birinin bizi görmesi an meselesiydi .Ve biri görse hiç iyi şeyler olmıyacaktı.Ruh hastasını def etmem gerekiyordu .Ama nasıl ? “Nedeni yok sevmiyorum seni .Benim gönlümde başka biri var .”Bunu der demez kolumdan çekip“ seni başkasına yar etmem çabuk söyle kim o it öldürürüm lan öldürürüm onu.”
“Defol git hiç birşey yapamazsın.Kimsin sen şimdi bırak kolumu yoksa avazım çıktığı kadar bağırırım." “Demek öyle demek bağırırsın bak bakalım ne ediyorum ." Ne olduğu anladan burnumda keskin bir koku soludum ve gerisi karanlık........