5.BÖLÜM

1167 Words
Selamun aleyküm Keyifli okumalar... -Abla Allah aşkına saçmalama. Anlayıp dinlemeden ne bitmesi? Ya geçerli bir sebebi varsa? O zaman pişman olmayacak mısın? -Olmayacağım. Bitti. -Kardeşini ara. Kız belki bir şeyler biliyordur. -Hayır! Kimseye kendimi daha fazla rezil edemem. Düğüne gidiyorum diye beni kandırdı. Amerika'ya gideceğim dese izin mi vermeyecektim? Haber vermeye tenezzül etmedi. Yüksek lisans yapacağını bile şimdi annesinden duydum. Evlilik teklifi ediyor ama hayallerini bahsetmeyecek kadar uzağım ona. Ben de ona istediği o uzaklığı vereceğim.... Ne bekliyordu? O gidip iki yıl Amerika 'da kalacak ben de burada parmağımda yüzük ile onu mu bekleyeceğim? Sırf bu yüzden evlilik teklifi etti. Orada gününü gün ederken ben de cebinde durayım diye. İki yıl sonra gelince hayatına eskisi gibi devam eder. Hem limuzin olsun hem de cam kenarı olsun istiyor. Ama yok öyle dünya. Bitti. Benden buraya kadar. -Mineee, Kardelen nerdesiniz kızım? Annemin sesi ile Mine ayaklanmıştı. -Ben anneme bakıp gelirim. Sen de elini yüzünü yıkayıp gel. Başımı sallamamla odadan çıkmıştı. Telefonumu elime alarak rehbere girdim. Numarayı engelleyip sildikten sonra diğer uygulamaların hepsinden engelledim. Yerimden kalıp banyoya geçerek elimi yüzümü yıkadım. Biraz daha iyi hissettiğimi düşününce çıkarak salona yöneldim. Annem, yengem ve yan komşumuz dışında kimse yoktu. Diğer kadınlar gitmişlerdi demek ki. Yengemin yanındaki boşluğa oturmuştum. -Gitmiş kadınlar. -Kadınları boşver sen. Millet buradayken niye odanıza kapandınız? -Ablamın başı ağrıyormuş. Biraz uzanayım dedi. Ben de ağrı kesici ilaç verdim. -Kardelen kızım başının ağrısı devam ediyor mu? Ediyorsa ağabeyin gelmiş, yukarıda. Seni hastaneye götürsün. -Yok anne daha iyiyim. Biraz uzanırsam geçer... Hazır misafirlerde gitmişken odama geçeyim. Annemin onay veren sesi ile yerimden kalkarak odaya geçtim. Başımdaki tülbenti çıkararak üstümdeki elbiseyi umursamadan yatağa geçip uzandım. Belki Mine haklıydı ama düşünmeyecektim. Evlilik teklifi edecek kadar sevip aynı zaman da hayallelerini, geleceği hakkında aldığını kararları söylemeyecek kadar uzaktım ona. Bugün annesini bilerek bizim eve gönderdi sansam da alakası olmadığını annesinin söyledikleri ile bizzat anlamıştım. Gelip mantıklı bir açıklama yapsaydı bile bizden olmazdı. Bana sürekli aileler tanışsın, evlilik yoluna girelim dese de kendini benden sakınmıştı. Saklamıştı. Amerika 'ya gideceğim dese engel olmazdım ki. Hayallerim var dese yoluna taş koymazdım. -Delireceğim. Delireceğim, severek okumadığı bölüm için yüksek lisans okumaya gidiyor. Babasının zoru ile okuduğu bölüm için başka ülkeye gidiyor. Severek okusaydı ne yapardı kim bilir. Gözümden akan yaşı silip kahkaha attım. Sonunda delirtmişti beni. -Ab. Abla... -İyiyim. Çok iyiyim. Süperim. 2 GÜN SONRA -Abla lütfen. Bak kaçtır arayıp, mesaj atıyor. -Mine! Sana kaç defa dedim engelle onu. Dün öğlenden beri sürekli Mine'ye mesaj atıp, arıyordu bana ulaşamadığı için ama kararım kesindi. Umrumda değildi. -Ver şu telefonu. Elinden aldığım gibi uygulamaya girip attığı mesajları okumadan sildim. Rehbere girip adını bularak numarasını engelleyip sildim. -Abla sen kafayı yemişsin. -Karışma bana.... Sen karton kutu getirdin mi? -Evet. Mutfakdaki masanın üstüne bıraktım. -Buraya getirsene. Mine odadan çıkarken Çağlar'ın aldığı ne varsa yatağın üstüne atmıştım. Biraz sonra Mine'nin gelmesi ile evde çöpünü bırakmayacak şekilde kutuya doldurmuştum. Son olarak günler önce parmağıma taktığı tektaşı kutusu ile atmıştım. Çekmeceden çıkardığım koli bandı ile kolinin ağzını bantlamıştım. -Burcu ile buluşup bunları vereceğim. -Madem her şeyi kafanda bitirdin. Atsana çöpe. -Çöpe atardım ama yüzük, kolye falan maddi değeri yüksek şeyler. Ben ona vereyim kendisi ister çöpe atar ister turşusunu kurar. Giyinip şalımı da yaparak koliyi alıp evden çıkmıştım. Evden çıkarken Burcu'yu arayıp sahile gelmesini istemiştim. Sahile indiğim de Burcu daha gelmemişti. Bulduğum bir banka oturmuştum. Dakikalar birbirini kovalarken telefonumun çalması ile açmıstim. Arayan Burcu 'ydu. Bulunduğum yeri tarif edip kapatmıştım. -Kardelen abla. Burcu'nun sesini duymamla ayaklanmıştım. Bir an da sarıldığında geriye doğru sendelesem de hemen toparlamıştım. -Kardelen abla ağabeyim delirmiş durumda. Sana ulaşamıyormuş. Bitti diye mesaj atmışsın. Ne oluyor? -Burcu konuşacak halim yok. Ağabeyine söyle bir daha karşıma çıkmasın. -Karde... -Şhh, bölme beni. Bitti. Ağabeyinin başka hayalleri varmış. Bu hayallerinde ben yokum... Neyse, şu kutu da ağabeyinin aldığı eşyalar var. Her tarafı kontrol ettim ne varsa koydum. Geldiğin de baksın, gözümden kaçan şeyler olabilir. -Abla konuşmadan bitirilir mi? Ağabeyimin hayallerinde sen olmasan niye evlilik teklifi etsin? -Ağabeyin düğüne gidiyorum diye Amerika'ya gitti. Bana yalan söyledi. O gün annenle, teyzen bize kazara gelmeselerdi öğrenemeyecektim. Sahi ağabeyinin planı neydi? İki yıl boyunca o orada dalgasına bakarken ben burada onun yolunu mu gözleyecektim? -Ağabeyim tabi ki düğüne gitti... Çok fevri hareket ediyorsun. Sonradan pişman olsan bu sefer ağabeyim geri adım atmaz. -Atmasın. Bana kendini anlatmayan bir adam bana adım falan atmasın. Burcu konuşmaya devam etse de daha fazla dinlemeyip vedalaştım. Yol üstüne başka bir yere uğramadan direkt eve geçerek kendimi yatağa atmıştım. Sevseydi gitmezdi... Sevseydi söylerdi... Sevseydi bırakmazdı... -Kardelen hadi gel yardım et bana. Annemin sesi ile gözyaşlarımı silip ayaklanarak odadan çıktım. Lavaboya giderek elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçmiştim. -Hah geldin mi kızım. Sen pilavı yap ben de nohut yemeğini yapayım. -Tamam anne. -Yanına ne yapayım? Ne istersin? -Bilmem, fark etmez bana. Ne yaparsan yap. -Eh be kızım ne yardımcı oldun. Aklıma gelse sormazdım. -Of... Ara babamı, sor ne istiyorsa onu yaparız. Ya da yanına sadece salata yapalım. Turşu çıkarırız. -Tamam kızım. Turşu ve salata yeterli. Yemekten sonra çayın yanına da dün ki kalan tatlıyı koyarız. Anneme yardım edip pilavı ve salatayı yapmıştım. Annem masayı da Mine'ye hazırlatacağını söyleyince odama geçip eskisi gibi yatağıma uzandım. Yatağımın üstünde telefonumun titrediğini hissetsem de bakmadım. Muhtemelen Çağlar 'dı. Onu engellemiştim ama başka numaralardan mesaj atıp, atıyordu. Onun yüzünü görmek istemiyordum. Onun sesini duymak istemiyordum. 2 GÜN SONRA -Abla hadi inat etme de sahile inip biraz hava alalım. -Gelmek istemiyorum. Tek başına git. -Bak her şeyi ben ısmarlayacağım. İstediğin kadar ye, iç. -Beni sal. Başka sefere gelirim. -Lütfennnnnn... Oflayarak yerimden kalkıp hazırlanmıştım. Mine'nin de hazır olması ile beraber evden çıkarak yürüyerek sahile inmiştik. -Sen şu hep oturduğumuz kayalıklara geç abla. Ben de bize çay alıp geleyim. -Tamam. -Çayın yanına istediğin bir şey var mı? -Yok. Hadi git, gel. Mine büfelerin olduğu tarafa yönelince ben de her zaman gittiğimiz kayalıklara gidip oturmuştum. Dakikalar sonra yanımdaki kayalığa Mine'nin oturması ile kafamı kaldırıp ona döndüm. -Geldin mi Min.... Gelen Mine değildi. Çağlar gelmişti. -Senin ne işin var burada? -Konuşmaya geldim. -Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok. Şimdi defolup git. Yerimden kalkacakken kolumdan tutup engel olmuştu. -Dokunma bana! -Konuşacağız dedim. -Yalancı biriyle konuşacak değilim. Rahat bırak beni. -Yeter Kardelen yeter. Kaç gündür sana ulaşıp konuşmaya çalışıyorum ama kaçıyorsun. -Allah aşkına benimle neyi konuşacaksın? Bana düğüne İzmir'e gideceğini söyleyip, Amerika'ya nasıl gittiğini mi anlatacaksın? Niye erken geldin? İki yıl sonra gelmen gerekmiyor muydu? Sahi gittiğini ögrendiğim için mi geldin? Geliş amacın elinden kayıp gitmem mi? -Karşındakini dinlemeyi bilmez misin sen? Sana defalarca açıklama yapmaya çalıştım. Defalarca mesaj attım. Aradım. Kardeşini aradım. Burcu'yu defalarca gönderdim. -Sesini duymak istemiyorum. Sen de açıklamaların da umrumda değil. -Beni dinlemeye tenezzül etmeyen birine kendimi daha fazla anlatacak değilim. İki yıldır beni tanısaydın, beni dinleseydin neyi yapıp, yapmayacağımı bilirdin. Her fırsatta evliliği dile getirirken seni bırakmayacağımı bilirdin. Ama ben yoruldum. Benden kaçarken kendimi daha fazla sana anlatmayacağım. Her şey istediğin gibi olsun.... Sen ne güzeşte bir sevdaydın öyle. Akıp giden zaman gibi sende geldin, geçtin, gittin ve bittin... ❄❄❄ Yeni bölüm yayında. Keyifli okumalar. Kardelen? Çağlar? Anlayıp, dinlemeden Çağlar'ı gözden çıkardı Kardelen. Sonradan pişman olursa şaşmamak gerek. Yorumlarınızı bekliyorum. Allah'a emanet olun. "13.06.2023"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD