8.BÖLÜM

1094 Words
Selamun aleyküm Keyifli okumalar... -Ağabey iyiyim. Dediğim gibi taksici öndeki araca hafifçe çarptı. -.... -Vallahi bir şeyim yok. Adamı hastaneye getirirlerken ben de ambulansa bindim. -.... -Bilmiyorum. Doktor birazdan bilgi verir. Doktorla konuşurum sonra otele giderim. -.... -Yok, hayır. Sen Nur'u arayıp akşama yemek ayarlamasını söyle. -.... -Geceyarısına zaten uçağım var. Sen annemlere bir şey söyleme. Gelince kendim söyleyeyim, siz söylerseniz kalkıp buraya gelir. -.... -Tamam. Sen Nur ile konuşup bana mesaj atarsın. Unutmadan üç kişilik yer ayırmasını söyle. -.... -Yıllardır bu ânı bekliyoruz Özlem ile. Sence iptal olmasını göze alır mıyım? Pazar gününü iple çekiyorum. -.... -Aman bir şey demedim. Bir an ağzımdan öyle çıktı. Demem bir daha öyle. -.... -Görüşürüz. Çağlar'ın telefonu kapatacağını anlayınca kolonun arkasına geçip başımı çevirip saklanmıştım. Ne işi vardı burada? En son Amerika'ya gitmişken Ankara'da ne işi vardı? Çağlar'ın önümden geçmesi ile hızlıca Esra'nın yöneldiği alana gitmiştim. Sedyede yatan hastadan kan almıştı. -Esra hemşire bi bakar mısınız? Elindeki tüpleri yerleştirip yanıma gelmişti. -Ne oldu Kardelen? -Şu taksici ile gelen adamdan kimliği alıp hasta kaydını yapar mısın? Ben de buradaki hastalara bakarım. -Ama şef? -Lütfen. Bak biliyorsun normalde böyle şeyler istemem ama bu çok önemli. -O adamı önceden tanıyor musun? Esra'ya yalan söylemeyeceğimi bildiğim için doğruyu söyledim. -Evet... Tanışıyoruz. -Arkadaşın mı? Başımı salladım. -Gidecek misin? -Evet ama bana daha sonra o yakışıklı ile nereden tanıştığını söyleyeceksin. -Hı hı. Esra duvar görevi gören perdeyi çekip alandan çıkınca hemşire diye seslenen hastanın yanına gitmiştim. Aradan geçen yarım saatin sonunda Esra hemşire odasına gelmişti. -Ayy öldüm resmen. Özel bile bu kadar kalabalıksa devlet hastanelerinin acillerini düşünemiyorum. Odada bulunan koltuğa yığılırcasına atmıştı kendini. -Her zaman böyle olmuyor ki. -Ay sen dur Sanem... Benim Kardelen ile konuşmam gereken bir konu var. Uzandığı yerden kalkıp yanıbaşıma gelip oturmuştu. -Anlat bakalım Kardelen. O yakışıklı ile nereden tanışıyorsunuz? Göz devirip bazı noktaları atlayarak atlatma kararı aldım. -Teyzesi bizim mahallede oturuyor. Git, gel yapınca tanışmıştık. -Yani? -Ne yanisi? -Tamam teyzesi komşunuz ama bu ondan neden kaçtığını açıklamaz. Niye adamın yanına gitmedin? Niye kaçtın? Gözünden de kaçmamıştı hanımefendinin. -Biz pek anlaşamazdık. En son gördüğümde de tartışmıştık. Bir daha karşı karşıya gelmek istemedim. -Ay peki madem şu yakışıklının adını soyadını söylede sosyal medyadan bi araştırayım. -Allah aşkına işin gücün yok mu milleti araştırıyorsun. -Öffff abartma Kardelen. Altıüstü ufak bi stolklayacağım. Hadi söyle. Telefonunu çıkarıp uygulamaya girmişti. -Hadiiiii. -Of Esra offfff. -Lütfen... Bak yarın iki saat seni idare ederim. Sen de güzelce burada dinlenirsin. -Tamam kabul ediyorum ama yarın izinliyim ertesi gün beni iki saat idare edersin. Ve adı Çağlar Erdemoğlu. Hızlı hızlı ekrana dokunup adını yazıp aratmıştı. -Şu üstteki galiba. Esra telefona odaklanmışken başımı uzatıp baktım. -Eee bu hesap gizli. Gizli mi? Şirketten dolayı hesabını gizliye almıyordu. Şimdi ne değişmişti de gizliye almıştı? -Bi versene. Belki yanlış hesaba bakıyorsun. Uzattığı telefonu alıp baktığım da doğru hesap olduğunu görmüştüm. Profil fotoğrafı yıllardır aynıydı, değiştirilmemişti. Profilindeki şirketin hesabının adını silmişti. Zamanında elli küsür paylaşım yapmışken şimdi yirmi üç tane paylaşım vardı. Paylaşımlarını silmişti. -Bu hesap. Ama önceden gizli değildi. -Offf ya. Ne güzel yakışıklı birini bulmuştum. İstek atsam mı acaba? -Sen bilirsin. -Çok yardımcı oldun vallahi. -İstediğini yap Esra. Bana niye soruyorsun? -Tamam be. Şey şu adam zengin birine benziyor. Hakkında başka bir şey biliyor musun? -Mimarlık şirketleri var diye biliyorum. -Arama motorundan bi bakayım. Bir şey bulamazsam hesabına istek atarım. -Sohbetine doyum olmaz ama mesai saatim çoktan bitti. Kardeşim gelecek, çıkmam gerek. .... Hastaneden çıktığımda bahçedeki banklarda oturan Mine'yi görünce hemen yanına adımladım. -Hoşgeldin kuzum. Çok beklettim mi? -Yok abla yeni geldim. Neyse hadi gidelim. Gideceğimiz yer biraz uzakda. -Mine! Sana ne dedim? Abartmayacağın bir yere gidelim. -Abla ya, ufak bir kaçamak yapalım bugün. Sonra yine eskisi gibi yaparız. Lütfennn. Bak zaten üç ay sonra biticek okulum. -Tamam ama gözlerinden bile belli şatafatlı bir yere gideceğimiz. Önce eve gidip ortama uygun giyinelim. -Yaşa be ablam. Mine ile oyalanmadan eve geçmiştik. Mine hazırlanmaya giderken kısa bir duş almaya karar verip hızlıca banyoya geçmiştim. Sıcak suyun etkisine kapılmamak adına kısa bir duş alarak hemen bornozuma sarılmıştım. Havlu ile saçlarımın suyunu alarak hızlıca kurutup odama geçmiştim. Mine'nin sağı solu belli olmuyordu. Sırf her ortama uygun olsun diye siyah elbise , siyah şal çıkarmıştım. -Ablaaaaa hazır mısın? -Beş dakikaya geliyorum. Hızlıca giyinip şalımı da yaparak odadan çıkmıştım. -Geldim. Hadi çıkalım. Üstümüzdeki kıyafetler normale göre biraz abartılı olduğu için otobüse binmek yerine taksiye binmiştik. İş çıkış saati olduğundan trafik vardı. Normalde yirmi dakikaya gideceğimiz yere kırk dakikada varmıştık. Ücreti ödeyip taksiden indiğimizde Mine'nin öncülüğünde restoranta girmiştik. Girişdeki görevlinin adımızı sorması ile Mine araya girmişti. -Mine Yıldız adına rezervasyon yapmıştık. -Bir dakika bekleteceğim. Görevli kız önündeki kâğıda bakıp bize dönmüştü. -Evet efendim rezervasyonunuz oluşturulmuş. Girişdeki arkadaşımız yardımcı olacaktır. Afiyet olsun. -Sağ olun. Yan yana ikinci kapıdan geçtiğimizde yine Mine kendini tanıtmış, beraber bize ayrılan masaya kadar görevli eşliğinde geçip oturmuştuk. Görevlinin gitmesi ile başbaşa kalmıştık. Mine masada öne doğru eğilip fısıldayarak konuşmaya başlamıştı. -Ayyy abla sınıftan kızlar burayı çok övünce rezervasyon yaptırdım ama kol gibi hesap gelecek. Şimdiden kalksak mı? -Geldik bi kere. Bugün de gönlümüzde yiyip, içelim. -Abla ben de çok yok ki. Bari varsa makarna falan yiyelim. -İstediğini ye Mine. Hesabımdaki para boşuna duruyor. O paradan hesabı hallederiz. ..... Elinde menü ile garson gelmişti. Yemeklerin adının geneli ingilizce olduğundan garsonu gönderip Mine ile zor da olsa bir şeylere karar verip garsonu çağırarak sipariş vermiştik. -Bana bak gelen şey antin kuntin bir şey çıkarsa ve aç kalırsam eve gittiğimizde yemek yapacaksın. Anlaşıldı mı? -Abla ya. Bu kadarını ben de tahmin etmedim ki. Kızların gazına geldim. -İyi bir daha başkasının gazına gelmezsin. Ki yemek konusunda ciddiyim. Eve aç gidersek yemek yapacaksın. -Ona da tamam abla. ..... Yemekler beklediğimizden güzel gelmiş ve gerçek anlamda önümüzdeki tabaklar ile doymuştuk. -Abla İstanbul'a gitmemize az kaldı. Gidince ne yapacaksın? Benim yüzümden dört yıldır buradasın. Bu yıl girdiğin sınavda çalıştığın için kötü geçti. -Mine duymamış olayım. Evet sınav olmadı ama dört yıldır özel sektörde çalıştım. Birkaç yıl daha özelde çalışabilirim. -Abla dört yılın benim yüzümden çöp oldu. Sınava girdin diyelim. Oldu sınavı kazandın. Üç yıl da zorunlu görevini yapacaksın. Benim yüzümden yıllarını göçebe gibi yaşayacaksın. -Mine ben halimden memnunum. Belki inanmayacaksın ama şu geçen dört yıldan hiç pişman olmadım. İyi ki seninle geldim. Yaşadıklarımı biliyorsun. Ankara'ya gelmemiz benim için çok iyi oldu. Yaşadıklarımı daha hızlı atlatıp yoluma baktım. Konuşuyordum ama boşa konuşuyordum. Hanımefendi başka yere bakıyordu. Kolunu cimcikleyip bana bakmasını sağladım. -Beni dinlemiyor musun Mine? -Ab. Abla Çağlar ağabey burada. -N. Ne? Başımı çevirip arkama baktığım da Çağlar'ı ve yanında iki kadın görmüştüm. Çağlar ve iki kadın. ❄❄❄ Yeni bölüm yayında. Keyifli okumalar. Kardelen? Çağlar'ın yanındaki kadınlar kim dersiniz? Özlem kim olabilir? Esra, Çağlar'dan hoşlandı galiba? Allah'a emanet olun. "15.06.2023"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD