Elli yaşlarında göbekli, kel kafalı sapığımın her halinden kafası bir milyon olduğu belli oluyordu. Dana doğuran inekler gibi avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Etrafımız hızla çevrilirken koruma olduğu belli bir odun, adamın elini ağzımdan çekmeye çalışıyordu. Sinirle adamın kafasına vurmaya başladım. Bir yandan da söyleniyordum. "Seni göbekli keltoş, lanet sapık!" O anda belimde güçlü eller ve buzlar lordumun sesini duydum. "Lanet olsun Miya! Bırak! Adamın elini koparacaksın," Öfkeli sesi kulaklarımda yankı yaparken belimden tuttuğu gibi sapığın ellerinden ayırdı beni. Ateş saçan kıvılcımlı gözleri görünce bir an küçük dilimi yuttum. Hemen kendimi toparlayıp, bende gözlerimden ateş çıktığını umarak ona baktım. "O pislik de elini kalçalarımda gezdireceğine bir yerlerine soksaydı.