When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Utanç yakamı bırakmıyordu. Gerçek dünyaya dönmüş, ne yapmakta olduğumu kavramıştım. Başta niyetim sadece onu öpmekti. Basit bir öpücük deyip niyetimi masumlaştırma derdinde değildim ama bu kadar ileri gitmeyi hiç düşünmemiştim. Vücudumda dolanan bu yeni hislere karşı hazırlıksızdım. Olan buydu. Daha önce kimseye karşı böylesine güçlü bir çekim hissetmemiş, birdenbire akın eden duygularla ne yapacağımı bilememiştim. Utanç. Üzerime bir kova buzlu su gibi inmiş, içimdeki yangını söndürmüş, tabir-i caizse beni ayıltmıştı. Başımı çevirip yatağın hemen yanındaki dolabın yüzünü kaplayan büyük aynadan kendi görüntüme baktım. Ancak liseli olabilecek o çocukların içeri girdiğinde neyle karşılaştığını anlamaya çalıştım. Kabarmış ve kızarmış dudaklar. Alev alev bir ten. İrileşmiş, koyulaşmış ve ner