When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Uyurken odaya birileri girse, ufak bir çıtırtı çıksa uyananlar vardır. Mutsuzsam, yorgunsam kendimi komaya sokma yeteneğine sahip olduğumu öğrenene kadar ben de onlardandım. Stres herkeste farklı etkiler yaratıyordu. Kimi uykuları kaçırır, kimiyse kendini yemeye verirdi. Ben uyurdum. Uyudum. Hem de tam bir ölü gibi. *** Liseye başlamadan önceydi. Canımı sıkan şeyi tam anımsamıyorum ama öyle üzgündüm ki kimseyle konuşmak, yemek, içmek ve hatta nefes almak bile istemiyordum. Ağlayarak eve gelip çarşafların arasına girdim ve dünyadan saklandım. Uyudum. Hiç ara vermeden günlerce uyudum. Yemeden. İçmeden. Belki nefes bile almadan. Tam olarak nasıl başardığımı bilmiyorum, sadece uzaklaşmak istemiştim. Gözlerimi açtığımda başımda görevliler vardı. Annem bana seslenmiş, beni dürtmüş ve en sonun