When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Diğerleri yemek yerken odamda saklanmanın iyi bir fikir olduğunu düşünmüştüm. Kapı çaldığında pencereden dışarıyı izliyor, neler yapacağıma karar vermeye çalışıyordum. Daha kaç gün kalabilirdim ki… “Buyurun…” İçeri Oya Hanım girdi. Yanında getirdiği tepsiyi yatağın üstüne bırakıp hafifçe gülümsedi. “Teşekkürler ama aç değilim. Zahmet oldu size de.” “Ben içerideyken tatsız şeyler olmuş… Umarım canın sıkılmamıştır? Kürşat Bey’le konuştuk. Seda’nın babasıyla nişan meselesini çözecekler.” Sadece yutkundum. Ne cevap vereceğimi bilemedim. Kadının söyledikleri yeniden kafamda yankılanırken yüzüme minik bir gülücük oturttum. “Olanlar sizin suçunuz değil.” “Ayaz’ın da değil. Onu suçlama. Kürşat Bey’in kararıydı.” “Hayır diyebilirdi.” “Hayır demek için bir nedeni yoktu.” Tek kaşını kaldırmı