When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Birkaç el patlama sesi daha duydum. Evet, patlama sesi. Ancak bir silah mıydı, silahsa ne tür bir silahtı, bilemiyordum. Bu cehenneme düşmeden önce silahla tek tecrübem, Burak ve korumaların üzerinde taşıdıklarını kıyıdan köşeden görmüş olmamdan ibaretti. Sesleri duyduktan sonra hiçbir şey yapamadım. Sadece uyku tulumunun içinde oturarak, şaşkın ve korkmuş bir şekilde etrafa bakınıp durdum. Yerimden kımıldamak şöyle dursun, nefes bile alamadım. Donup kaldığım uzayan dakikaların ardından yeniden bir ses duymak için kulak kesildim. Silah sesiyle birlikte havalanmış bir grup kuşun kanat sesi haricinde duyduğum tek şey, yakınlarda bir yerde akan su sesiydi. Dün rüzgâr yüzünden dikkatimi çekmeyen su sesi, şimdi, duymaya en çok ihtiyacım olduğu anda, sanki inadına yapıyormuşçasına, yüksek bir ç