When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Bakışlarım Sait'i bulduğunda derin bir nefes aldım. Başıma gelen onca şeyden sonra hala ona kin gütmem imkansızdı. Eskiden olduğu gibi bir abi edasıyla yanıma gelip sarıldığında kollarında kasılıp kaldım. Dokunma, diyordu içimde bir ses yine. Ayaz kızar, üzülür, kıskanır, incinir... “Ufaklık,” dedi iç çekerken. “Kendine neler yaptın böyle!” “Ne varmış halimde?” diye burun kıvırdım. Esnerken ne kadar rahatsız olduğumu gizlemeye çalışıyordum. “Yine mi uyuyacaksın?” dedi benden ayrılmış yüzümü incelerken. “Diğerlerine söyleme ama hem kırmızı hem de mavi hapı yutmuş gibi hissediyorum,” diyerek bezgince gülümsedim. Sahte gülümsememe kanmadı. Beni tanırdı. Bir sıkıntım olduğunu herkesten önce anlardı. Bir süre sessizce oturup etrafı izledim. Aklıma gelip duran Ayaz yüzünden sürekli hayaller