When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
İlk karşılaşma… Liseye başlaması gereken yıldı. Herkes ne istediğinden ne olması gerektiğinden ve olmak istedikleri kişi hakkında aldıkları o kararlarından öyle emin gözüküyordu ki… Kendisi neden bilmiyordu? Kimdi? Kim olmak istiyordu? Kim olmalıydı? Bu konu hakkında önce annesiyle, sonra da babasıyla defalarca tartışmıştı. O, bir asker çocuğuydu. Yıllarca babası gibi olmak istediğini düşünmüştü. Vatanı için görevden göreve, maceradan maceraya koşmak, kendini kanıtlamak, başarılı olmak istiyordu. Babası, onun askeri okula gitmesini istemiyordu. Ailesinin birkaç üyesiyle beraber yıllardır devlete hizmet ediyordu ve oğlunun da bu zorlu hayata atılmasına karşıydı. Annesi de her zaman olduğu gibi onun tarafındaydı. Ailesinin isteklerinin makul ve haklı sebepleri olduğunu bilmekle