Abim ve Deniz'in bok gibi giden bir evliliği olduğu anlamak için dahi olmaya lüzum yoktu. Abim Açelya denen kadının nişanlandığını duyduğundan beri olmayacak işler peşindeydi. Bize yakışmayacak işler. Bir kez abimi uyarmak istediğim de lafı ağzım tepti. İşime karışma haddni nereden buluyorsun dercesine lafını soktu. O bizim her adımımıza karışıyordu ama biz ona karışamıyorduk. Yine de sustum ve dediklerini yaptım. Kusursu bir şekilde, iz bırakmadan.
Yine planlarıyla ilgili konuşurken kendimi tutamayıp uyardığımda bu sefer daha sert karşıladı beni. İşi de tamamen benim üzerimde yıktı. Barlas abim engel olmak istedi ama bana ders vermek niyetiyle umursamadı onu. Haliyle Deniz'i yıkıma uğratacak her işin içinde parmağım oldu. Her gün kendimi suçladım ama ne fayda.
Abimle Deniz'in evliliği beni daha da büyük bir çıkmazın içine attı. Hala başka kadınlarla birlikte oluordum. Ama hiç biri bedeni rahatlamanın ötesine gitmiyordu. Annemden de ses çıkmamıştı henüz. Aslı'dan ve ailesinden ne olumlu ne olumsuz cevap almamıştı. Bana her seferinde bekle diyordu fakat ben sabrımın sınıra dayanmak üzereydim. Aslı beni seviyordu, peki neden bu kadar geç kalınmıştı isteğime ?
Aklım karmakarışık, kalbim yangın yeri ortalarda canlı bomba misali geziyordum. Neredeyse her gün birine sırf gözünün üzerinde kaş var diye saldırdığım oluyordu. Sonunda dayanamayıp anemin yanına gittim. Artık sabrımın kalmadığını far etmesi üzerine yengemi aradı.
" Canım nasılsın ? " Annem bir süre telefonu asık bir suratla dinledi. Her ne duyuyorsa moralini iyice bozdu. Bende gittikçe merak etmeye başladım.
" Olur mu öyle şey hiç. Ben geliyorum bizimkileri alıp. Birde benim oğlanlara anlatsınlar dertlerini bakayım." dedi. Belli ki bir bela vardı başlarında. Fakat yengem itiraz etmiş olacak ki annem " Olmaz öyle şey. Polise gitmeyin. Gitseniz de fayda etmez zaten. Böyleleri durulmaz. Hem gelmişken bizim hayırlı işi de bir konuşmuş oluruz. " dedi gözlerime bakarak. Vedalaşıp telefonu kapattı. Sıkıntılı bir nefes alıp " Amcanın şirketine birileri dadanmış. Rahat verdikleri yokmuş Öncü. Ne laftan anlıyorlarmış ne sözden. Bir el atsanız iyi olur. Aslı'yı bile tehdit etmişler kızın dükkanında. " dedi.
Bu işte bir gariplik vardı. Amcamlarla yakınlığımızı bilmeyen yoktu. Hangi cesaretle kızlarına dahi bulaşacak kadar palazlanmışlardı. Sonra aklıma abimin dedikkleri geldi. Açelya'yı eve getirmek için önce annemleri yollamak istiyordu. Önce kızı kendine alıştıracak sonra da annemleri ikna edecekti. Belki de bu adamları amcamların başına abim sarmıştı.
Ben anneme hazırlanmalarını söyledim. Barlas'ı aradım. Yine iş üstüne aramış olmalıydım ki nefes nefese açtı telefonu " Ne var lan it." arkadan gelen inleme sesleri midemi bulandırdı.
" Lan ne demeye kadının sesini dinetiyorsun. Ne yavşak adamsın." dedim. Barlas yüzsüzce " Alışık o takma." demesin mi. Bunlar mı garip ben mi bilemedim. " Yavşak amcamlara gidiyoruz hazırlan. Başlarında bir bela varmış." dememle ciddiyetle çıkmaya başladı sesi. Tabi kapı sesini de duydum. " Ne olmuş lan. Kim bela olabilirmiş, yürek mi yemiş." soruları kafamı ağrıtmaya başlarken " Bilmiyorum, gidince öğreneceğiz. Aslı'ya bile yanlmışlar piiçler."
" Orospunun evlatları ! Hazırlanıyorum hemen." Barlas abim gibi Aslı'ya düşkündü. Gerçi Aslı'yı etrafında sevmeyen kul yoktu. Ben de zamanla severdim herhalde. Öyle olmasını umuyordum. Amcamlara geldiğimiz de Aslı evde değildi. Arkadaşında kalması gerekmiş. Kızın derdi varmış falan. Kendi dertleri bitti de milletin dertleri kalmıştı. Benden kaçıyor desem, beni görmek, etrafımda olabilmek için kırk takla atan kızdı.Çok takmamaya çalıştım.
Biz Barlas'la amcamların anlattığı adamların peşine düştük. Haliyle eve geç geliyor, erken gidiyorduk. Aslı'yla bu süreçte sadece iki kez karşılaştık. Onda da uzaktan gördüm. Konuşma fırsatımız olmadı. Daha doğrusu ben konuşmamak için elimden geleni yaptım. Eve dönerken annem isteme ve nişanın bir arada yapılacağını ve tarihi ayarladıklarını söyledi. Sonunda ikna olmuşlardı. Başka yolları olmadığını aslında farkındalardı. Yine de yengemde amcam da memnuniyetsizliklerini gizlemedi.
Eve dmdüğümüzde ise ciddi anlamda bir kıyamet yaşadık. Annemin abime attığı tokat benim bile canımı yaktı. Abim yine de sesini çıkarmadı ve öylece gidişlerini izledi. Barlas desen zaten en başından karışmıyordu olaylara. Öyle böyle zaman geçti ve sonunda nişan vakti geldi haırlanıp amcamlara geldik.
****************************
ASLI
Bisikletimi evin önüne bıraktığımda Batur abilerin korumaların evin etrafını kuşatmıştı. Böyle adamları sevmenin, onlarla bir ömür geçirecek olmanın eksilerinden biri mahremiyetinizin ihlal edilmesiydi. Batur abinin ve kardeşlerinin mesleği belliydi. Bende bunu bile bile Öncü'ye aşık olmuş ve onunla evlenmeyi kabul etmiştim. Haliyle şikayet etme hakkım yoktu. Korumalara bir baş selamı verip anahtarla içeri girdim. Ceketimi astım ve kendimi geceye hazırladım. Her ne olursa olsun şuan büyük bir heyecanla yoğurulmuş, Öncü'yü görmek için can atıyordum. Annemler salonda oturmuş çay içiyor ve sohbet ediyorlardı. Beni görür görmez Nazife yengem ayaklandı. Tebessüm ederek yanına gidip eğilip elini öptüm. Yengemde bana sıkıca sarılıp " Maşallah gün geçtikçe güzelleşmene şaşıyorum kızım. " dedi. Bu kadın gerçekten de her geline nasip olması gereken bir kaynanaydı.
" Sen abartıyorsun yenge benim nerem güzel ?" diye takıldım şaka yollu. Gerçekten de son zamanlarda kendimi pek güzel hissetmiyordum. Kısa zamanda fazla kilo vermiştim ve göz altı morluklarımı makyaj bile tam kapatamamıştı. Haliyle aynaya yansıyan görüntümden pek de memnun değildim.
" Hadi hadi kuzen sen farkındasın güzelliğini. Bizi sollarsın boşa ayak yapma." diyen Bahar'a sıkıca sarıldım. Kuzenlerimi seviyordum ve iyi anlaşıyordum. Bir birimize takılmakta en büyük eğlencemizdi ama annemlerin yanında bir yere kadardı.
" Hoş geldiniz." kuzenimi es geçerek Batur abinin karısına sarıldım. Adının Deniz olduğunu hatırladığım müstakbel eltim dikkatli gözlerle inceliyordu beni. Bende onu inceliyordum ve doğal güzelliği karşısında nefesim kesildi. Benim aptal kuzenim bu kadının üzerine nasıl evlenmiş anlamam imkansızdı. Kız harbiden ben asaletim diye bağırıyordu sanki.
" Hoş buldum Aslı. Senden çok bahsitti annem ve kızlar. Tanıştığımıza çok sevindim." en az benim kadar heyecanlı olduğunu yansıtıyordu ve bu garip bir şekilde hoşuma gitti. Eltimle iyi anlaşmak isterdim doğrusu. Zaten yengemin anlattığı gibi bir kızsa kesin iyi iki arkadaş olabilirdik. Hatta Açelya denen kadına karşı müttefik bile olabilirdik.
" Bende memnun oldum canım." o bana samimi olduğuna göre resmiyete gerek yoktu. Erkeklere geldiğim haber verilmiş ve terasa çıktık. Seslere yaklaştıkça midem ekşimeye, kalbim patlayacak gibi atmaya başladı. İçeri girdiğimizde Öncü'ye gözüm değmeden önce Batur abiye sonra da Barlas'a sarıldım. Herkes yerini aldığında ben babamın yanına, ta Öncü'nün karşısına oturmuştum. Bir süre ortamda ki sohbete katılıp sorulan sorulara cevap verdikten sonra sessizleştim. Tam zamanı diyerek Öncü'ye gözlerimi değdirdim. Keşke, keşke bakmasaydım da görmeseydim. Babamla konuşan Deniz'e sevgi ve özlem karışık bakışlarını gördüğümde başımdan aşağı kaynar sular boşalttılar sanki.
Bu benim paranoyam değildi. Veya ona olan aşkımdan kafayı yememiştim, hayır. Benim ona baktığım gibi bakıyordu yengesine. Aşkla bakıyordu utanmadan. Zar zor yutkunurken boğazıma kadar gelen sıkışma hissini ötelemey çalıştım ama canım öylesine acıyordu ki. Tarifi yoktu..
Gözlerime dolan yaşlar akmasın isterken nefes almayı unutacak hale geldim. Kulaklarım da çınlama, ensemde başlayıp başıma vuran anlık yoğun ağrı ile beyin kanaması geçirmesem iyiydi. Gözlerimi sımsıkı yumdum ama aynı sahne tekrarlanıyordu kafamın içinde. Demek bu yüzdendi. Yengesine olan aşkını benimle kapatacak beni kullanacaktı. Bu kadar ucuzdum gözünde. Her şeyi geçtim de amcasının kızı olmamın bile bir değeri yoktu ne acı...
Kolumdan aniden çekilmemle sandalye arkaya düşerken gözlerimi açtığımda, ayaklarım beni çeken ellere itaat ediyordu. Garip olansa yürüyor olamama rağmen hiç bir uzvumu hissedemiyor olmamdı. Beni çekiştirenin kim olduğuna bakacak kadar bile kendimde değildim. Sadece yok olmak istiyordum. Ya da avazım çıktığı kadar çığlık çığlığa ağlasam geçer miydi bu kalbime saplanan sancı ?
" Kendine gel" kollarımdan tutup beni sarsan gözlere baktığımda Barlas'ın hüzün barındıran gözleriyle karşılaştım. Benim geldiğim hali farkedip beni sürüklediğine göre oda farkındaydı. Ve bunu bile bile bu nişana ses çıkarmadı öyle mi ?
Şerefsizler...
" Sen biliyordun ve... ve... sustun ha..." sesim titreye titreye konuşurken acım bin kat daha da arttı. Yanaklarımı ıslatan yaşlar, bulanık görmeme sebep olurken, içimde ki ateş sönmek yerine git gide büyüyordu. Ellerim titrerken saçlarımı dalgalandıran rüzgar, yüzüme vurmasına rağmen kurutumadı yanaklarımı.
" Aslı güzelim bak geçmişte kaldı tamam mı. Deniz artık onun yengesi fazlası olamaz. Kendine gel toparlan yalvarırım. " kardeşi için endişelenen kuzenim beni neyin içine attıklarını farkında mıydı ? Kardeşinin götünü kurtarmak için beni yakmak ne kadar da kolaydı. Ne de olsa aşık bir Aslı vardı. Aslı seve seve kendini feda ederdi. Düşündüğü buydu değil mi ?
" Sen ona nasıl baktığını farkında mısın ? Orta da bitmiş birşey yok. Bana bunu nasıl yaparsınız. " gözlerim akan her damlada yanarken sesim git gide kısılıyordu. Oysa ki ben yeri göğü inleterek hesap sormak istiyordum. " Hiç mi gözünde değerim yok Barlas. Nasıl beni böyle bir cehennemin içine atarsın. Bildiğin halde nasıl saklarsın. Eğer evlenirsem bu kızla aynı evde yaşayacağız. Her gün bu bakışlara maruz kalacağım. Bu ne demek. Ben her gün öleceğim. "
Elim kalbime gitti. Evet çok seviyordum.
Ölümü göze alacak kadar seviyordum.
Ama bu kadar da değildi. Buna göz yummak yapamazdım. Bir kere ölmek başkaydı, her gün ölmek başkaydı.
" Aslı senin kardeşime olan sevgin onu bu yoldan döndürebilir. Zaten yanlış bir hareketi yok. Evet duygularını biliyorum ama hiç konuşmadık. Bu evliliği de Öncü istedi. Lütfen ben senin aşkının ona şifa olacağına inanıyorum. Sana tabi ki değer veriyorum. Kardeşlerimden bir farkın yok inan. Ben sizin mutlu olacağınıza inanıyorum. Ben hep arkanda olacağım. Hep destekcin olacağım. Lütfen lütfen vazgeçme."
Barlas çocuk kandırdığını sanıyordu ama dediği kadar kolay değildi bu işler. Her şeyi geçtim midem bulanmıştı bir kere. Biran önce babamla konuşup bu evliliğin iptalini isteyecektim. Sebebi ise sadece yengeme söyleyecektim en mantıklısı buydu. Barlas'ın kıskacından kurtulup arkamı döndüm. Gördüğüm kişi ise ilk defa pişmanlık hissettirmişti...
ÖNCÜ KANDEMİR
Hayat bir bana kelekti. Abim nişanlı olduğu kadını sikinin başına kadar takmayıp orospularla yatıp kalkmış, yetmemiş başka bir kadına aşık olmuştu. Ne sikinin keyfinden vazgeçmişti ne de kalbinin keyfinden. Yine de Deniz'den vazgeçmemişti. Deniz onu uslu uslu oturup evinde gelin olmak için beklerken abim ikinci karıyı yatağına almak için olmadık işler yapmıştı.
Peki Deniz'e gerçekten aşık olan ben ? Neden bu acılara katlanmak zorundaydım. Deniz'i kaçırsam, bizi bulamayacakları diyarlara gitsem... En fazla ne olurdu ?
Şerefsizlik olurdu..
Haysiyetsizlik olurdu..
Pezevenklik olurdu...
Artık abimin karısıydı... Yengemdi... Onu kalbimden de aklımdan da sökmem gerekti. Aslında buna ilk bir sene önce annem Aslı'yı gelin etmek için benimle konuştuğunda karar vermiştim. Tamam demiştim. Annem amcamlara geldiğimizde nişan tarihini kararlaştırmış ve eve dönmüştük. Aradan geçen zamanda sarhoş olduğum bir zamanda yapamayacağımı söyleme gafletinde bulunmuştum. Annem ağzımın payını vermişti. Ayıldığımda yaptığım hatayı farketmiştim ve annemin fırçasının ardından hazırlıklara girişilmişti. Aslında kendimden çok evleneceğim kadın hakkında endişeleniyordum. Aslı'nın yıllardır bana olan aşkını farkındaydım. Bir kezde onu azarlamış benden vazgeçmesini söylemiştim. Kız eminim neye uğradığını şaşırmıştır. Bir öyle bir böyle olan ben onunda feleğini şaşırtmış olmalıydım. Aslında evlendiğimizde onu üzmekten çok korkuyordum. Hala da korkuyorum...
Olan olmuştu ve biz nişan için amcamlarda Aslı'yı bekliyorduk. Gittiğimizden beri hiç aramadığım için bana dargın olacağını az çok tahmin ediyordum. Ama hiç yüzüme bakmaması beklediğim bir şey değildi. Gerçi kim olsa aynısını yapardı. Hatta vazgeçerdi.
Bu kız neden bu kadar zayıflamıştı. Gözlerinin altında ki morluklar da neydi. Solgunda görünüyordu. Hasta mıydı acaba ?
Ben Aslı'yı incelerken Deniz'in sesi ile ona odaklandım. Amcamla koyu bir sohbet içerisindeydi. Hayranlıkla onun huzur veren sesiyle rahatlarken Barlas birden " Kuzen hele az gel sen " diyerek Aslı'yı çekip götürdü. Bunlar o ikisinin her zaman ki halleriydi. Aslı'nın devrilen sandalyesini yengem düzeltirken ben arkalarından gidişlerini izledim. Uzun bir zaman gelmeyince müsade isteyip ayaklandım. Hem amcamın görüş açısından çıkmam benim için daha iyi olacaktı. Kızını bana vermek istemediğini ama Aslı yüzünden mecbur kaldığını bilmeyen yoktu. Her ne kadar istemese de kızı gelinim olacaktı. İstediği kadar beni bakışlarıyla öldürebilirdi.
Bıkkınlıkla yürürken Barlas ve Aslı'nın konuşmalarının sonuna denk gelsemde korktuğumun başıma geldiğini anlamama yetmişti. Aslı benim bu şerefsizliğimi fark etmişti. Üstelik Barlas'ta biliyordu. O kadar mı belliydi...
Bilinmesinden ziyade Aslı'nın hali aldığım nefesin ciğerlerime batmasına sebep oldu. Bu kızın ne aşkını ne de bu aşk için çektiği acıya değecek adam değildim. Yine de onunla evlenmeyi istiyordum. Belki ona kalbimi veremezdim ama Aslı'nın sevgisi bize yeterde artardı. İlgim tamamen Aslı'nın üzerinde olur mutlu olması için elimden geleni yapardım.
Bencillikse bu yaptığım önemli değildi. Bir kezde kendim için bencil olmayı istiyordum.
" Barlas bizi yanlız bırak." abim kararsızlıkla bir bana bir Aslı'ya baktı. Bir of çekerek yanımızdan ayrıldı. Aslı'nın yanına gitmek için adım attığımda oda geri adımladı. İlk defa, İlk defa ben ona adım atıyordum o ise kaçıyordu.
" Zannettiğin gibi olmayacak Aslı. İnan bana Aslı ikimizde mutlu olacağız. Seni mutlu edeceğim." dedim bir umut. Bu halde gidip herşeyi mahvetmesini göze alamazdım.
" Şerefsiz..." çıkan ses Aslı'nın sesi olamazdı. Yabancı bir kadındı sanki karşımda konuşan. Onu bu hale getiren bendim haliyle hakaret etse bile kızma hakkına da sahip değildim.
" Lütfen Aslı.. Önce bir sakinleş, gözyaşlarına dur de. Korktuğun gibi olmayacak bana güven."
" O senin yengen. Abinin karısı Öncü... Ona nasıl öyle bakabilirsin ? " elinin tersiyle yanaklarını sildi, burnunu çekti " Beni nasıl bu pisliğin içine çekmek istersin sen Öncü. Sen benim aşık olduğum adam değilsin. Olamazsın. Benim sevdiğim adam böyle haysiyetsizce bir duruş sergilemezdi. Abisinin karısına yan gözle bakan bir adamla ve bunu kapatmak için beni kullanan bir adamla evlenmeyeceğim. Yaptığın şerfsizliğin üzerini örtmek için kendine başka bir kukla bul Öncü. O kukla ben değilim." dedi yanımdan geçmeye çalıştı. Kolundan yakaladım ve gitmesine engel oldum.
" Ağır konuşuyorsun. Bilmiyorsun meseleyi. Bilmeden yargılıyorsun. Haklısın kızmakta ama ipleri koparamazsın." dedim. Sakin kalmak için sınırlarımı zorluyordum.
" Eğer abinin öğrenmesini istemiyorsan kolumu bırak. Bu iş olmayacak Öncü. Eğer karşı çıkmak gibi bir hata yaparsan içeride olan herkes nasıl bir şerefsiz olduğunu benim ağzımdan öğrenir."
Beni tehdit ettiği an kayış koptu. Sırtını sertçe arkasında ki duvara çarptım. Dudaklarından acıyla inleme dökülse de umrumda olmadı. " Şimdi gidip elini yüzünü yıkayıp kendini toparlayacaksın. Sonra da bu nişanı tamamlıcaz ve beim yüzüğümü takacaksın. Ha illa ben burnumun dikine gideceğim dersen sevdiklerine tattıracağım cehennem için hazır ol." dedim. Gerçek yüzümü ona göstermek istemezdim ama beni zorlayan oydu.
" Sevdiklerin dediğin amcan, yengen, kuzenlerin." dedi hayret kokan sesiyle.
" Umrumda mı sanıyorsun Aslı. Öldürmem ama ölümden beter ederim. Önce abilerin, sonra ablan, sonra annen. En sona hayranı olduğun babanı bırakırım. Sakın beni sınamaya kalkma." dedim ve bizimkilerin yanına döndüm. Aslı'nın vereceği karar hayatımızı değiştirecekti. İsterim ki en mantıklı kararı versin...
*********************************
ASLI
Öncü yanımdan ayrılıp arkasında ki enkazı umursamadan gittiğinde duvara yaslandım. Başımı göğe doğru kaldırıp yıldızları izlerken olan biteni hızlıca süzgeçten geçirdim. Olabilecekleri düşünürken başıma giren ağrı şiddetini arttırıyordu.
Evleneceğim adam yengesine karşı olmaması gerek duygular içerisindeydi ve ben o kadınla aynı evde yaşayacaktım...
Yıllardır aşık olduğum adam aslında şerefsizin tekiydi...
Meğerse sakin maskesinin altında bir manyak yatıyordu...
Bizi aslında zerre kadar umursadığıda sevdiği de yoktu...
Beni bu aşkı saklamak için istiyordu...
Evlenince beni nelerin bekleyeceği meçhuldü...
Peki eğer ben bu evlilikten vaz geçersem ne olurdu ?
Şimdi babamın yanına gidip olan biteni anlatsam babam Öncü'yü neler yapardı ? Hele ki abilerim onlar devreye girerse iş çok çirkin yerlere sürüklenirdi...
En iyisi kendimi toparlayıp babamla gece konuşmaktı. Sebep sorduğunda bir bahane bulmalıydım zira gerçekleri anlatamazdım. En hayırlı olanı gerçeklerin saklı kalmasıydı.
Peki ben bu evlilikten vazgeçtiğim de Öncü söylediklerini yapar mıydı ? Gözünü karartıp yıllarca ailesine destek vermiş, babalığını eksik etmemiş amcasına ve evlatlarına zarar verir miydi ?
Beni endişelndiren kısım tam olarak buydu...
Duvardan ayrılıp arka kapıdan kimseye görünmeden alt kata indim ve banyoya attım kendimi. Tam anlamıyla dağılmış halime bakarken bir küfür savurdum. Acınacak haldeydim resmen. Bunu hak edecek ne yaptım bir bilsem. Kimin ahını aldım da bu rezilliği yaşıyordum ?
Musluğu açtım ve avuçlarıma aldığım soğuk suyu sertçe yüzüme çarptım. Yüzüme çarptığım her suda kendime lanetler okudum. Avuçlarımın arasında ki su değildi de boşa giden yıllarımdı, hayallerim, umutlarım, saf aşkımdı. Dorulup gözlerim kapalı suyun yüzümden akmasına izin verirken yaşadıklarımın kabustan ibaret olmasını istedim. Derin bir nefes çekip gözlerimi açtığımda ayna da Öncü'nün yansımasını gördüm.
Bunu daha önce çok yaşamıştım. Ona olan aşkım öylesine yoğundu ki daha önce bir çok kez hayali yanımda olurdu. Aslında var olmayan bir beden görünürdü ve ben gözlerine dalar saatlerimi geçirirdim. Biri bana seslenmediği sürece hayali terketmezdi gözlerimi. Şuan gördüğüm yansıma büyük bir ihtimalle bir yanılgı değildi. Eminim beni kontrol edip konuşmak için gelmişti.
İyi de konuşulacak ne kaldı ki ?
" Kararını verdin mi ?" duygusuzluğu canımı yaktı bir kez daha. Nasıl böylesine ruhsuz olabiliyordu bana karşı.
" Evet. Bu nişan olmayacak. Kimseye gerçekleri anlatmayacağım ama babmla konuşup vaz geçtiğimi söyleyeceğim." dedim cesaretimi toplayarak. Bu benim için kolay değildi. Kendimi yarı yolda bırakılmış, kandırılmış hissediyordum.
" Öyle bir seçeneğin yok Aslı. Yukarı çıkacaksın, her zaman yaptığın gibi misafirlerinle ilgileneceksin. Sonra da benimle nişanını yapıp üç ay sonra da evleneceksin." ne kadar da kolay sıralıyordu emirlerini.
" Beni bu şekilde sıkıştırmaya devam edersen babam yerine Batur'la konuşurum. Üstelik konuşmamızın içeriği senin karısına duyduğun yasak aşk üzerine olur." dedim. Korkmasını beklerken yüzüne daha önce görmediğim psikopatça bir gülüş yayıldı. Şuan korkan bendim, sanki günah benimdi.
Arkamda omzumun üzerinden elini boynuma getirip parmaklarını boynuma sardı. Beni sert bir şekilde geriye hareket ettirip tekrar sırtımı duvara çarptı. Nefesimi keserken bir elimi bileğine dolayıp, diğer elimle omzundan itip kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.
" Abim öğrenirse beni öldürmez Aslı. Ama ben ailemi kaybederim. Benim ailemi kaybettim yerde seninkine neler ederim. Öldürmem ama ölümden beter ederim. Sen yıllardır bana aşıksın ya Aslı, hani beni tanıdığını zannediyorsun ya yanılıyorsun inan bana. Beni gerçekten tanımıyorsun. Bende tanımanı istemiyorum. Şimdi beni daha fazla sınama bu evlilik olacak." boynumu bıraktığında yere yığılıp öksürmeye başladım. Aldığım nefes ciğerlerime batarken gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Öncü tepemde dikilip beni izlerken ona bakma gereği duymadım. Şuan yüzünü görmek en son isteyeceğim şeydi. " Canını yakmak istemiyorum ama beni buna mecbur bırakıyorsun." diyip banyodan çıktı. Yerde iki büklüm elim boynumda ağlarken uzaklaşan ayakkabıları izlemek bundan sonra bana biçilen kaderin ön gösterimi gibiydi.
Öncü söylediklerini yapacak kadar kendinden emindi.
Şuan olduğum yerden kıpırdamadan geberene kadar ağlamak istiyordum ama yukarıda bekleyen insanları yok sayamazdım. Üstelik Öncü'yü daha fazla öfkelendirmek işime gelmezdi.
Kapıya tutunarak zar zor ayağa kalktım. Titreyen bacaklarım bana yardımcı olmasa da kontrolü ele almam lazımdı. Babamın ve abilerimin halimden şüphe etmeleri felakete sürüklerdi bizi. Hızlıca elini yüzümü yıkayıp odama geçtim. Üzerimi değiştirip makyaj yaptım. Boynumda çıkan parmak izlerini de kapattıktan sonra saçlarımı at kuyruğu yapıp odamdan çıkıp terasa döndüm.
Koyu bir saohbet edilirken sandalyeme geri oturdum. Öncü'nün ve Barlas'ın bakışlarını üzerimde hissettim ama gözlerim bir kez olsun değmedi onlara. Özellikle Öncü'ye bakmaktan kaçındım. Gece ikiye kadar oturduktan sonra annem yengemleri kalacakları evlere yerleştirdi. Bende kendimi odama attım. Babam benimle konuşmak istediğinde çok yorgun olduğumu söyleyerk geçiştirdim.
Şuan babamın sorgulamalarını kaldıracak durumda değildim. En çok da olan biteni ötmekten korkuyordum.
ÖNCÜ KANDEMİR
Yerde ki görüntüsü içimi acıtsa da bu evliliği bozmak için elinden geleni yapacak kadar kararlıydı. Aslı ile asla bu kadar ileri boyutta sorunlar yaşayacağımı tahmin etmezdim. Kız resmen bir bakışımla Deniz'e olan hislerimi anlamıştı. Belli edecek kadar yanık baktığımı anlamamıştım. Ama Aslı ile evlenip yuvamızı kurduğumuzda ona bu yaşattıklarımı unutturup mutlu olacağım. Aslı'yı da mutlu edeceğim. Bugün olanları bir daha hatırlamaması için elimden geleni yapacağım. Odağım Aslı'ya kaydığında ise Deniz'e olan aşkım son bulacak. En çok istediğim ise zamanla Aslı'yı sevebilmek.
Terasa geldiğinde üstüne rahat bir şeyler giymiş, yüzünü gözünü boyamıştı. Bana bir kez olsun bakmadı. Her geldiğimde gözlerini üzerimden ayırmayan kız bir kez olsun bana bakmamıştı. Telefisini yapacaktım sadece bize zaman gerekti. Odalarımıza dağıldıktan sonra Aslı'ya mesaj atmak için telefonu elime aldım. Belki de yaptığım yüzsüzlük olarak adlandırılabilirdi ama sikime taktığım yoktu. Evet bu süreçte onu aramamış sormamıştım çünkü bende alışmak için çabalıyordum. Her ne kadar evliliği en çok isteyen ben olsam da Aslı sevdiğim kadın değildi.
Ne yazsam bilemedim. İyi misin yazsam kesin küfrederdi. Zaten sayamde iyi olmadığı ortadaydı. Üstelik çok fazla zayıflamış olduğuda gözden kaçmıyordu. Hatta annem ve amcam öldürmek ister ki bakışlar atarken sebebi Aslı'ydı. Neden kendini aç bırakıyordu ki bu kız.
' Ağlamadan zırlamadan uyu güç topla. Nişanda ihtiyacın olacak. Ayrıca düğünü bir ay sonraya aldım haberin olsun. Amcamla konuş ikna et.'
Biliyorum fazla zorluyorum ama düğünü bir an önce yapıp Aslı'yı yanıma almak istiyorum. Aslı bana aşık olduğu için bugüne kadar kimseyi hayatına almasa da abilerinin ne kadar çok piçi etrafınfan temizlediğini biliyorum. Benim karım olacak kadın gözümün önünde olmalı ve etrafınfa erkek sinek dahi uçmamalı.
' Sen kafayı mı yedin ne demek bir ay. Babam bunu asla kabul etmez. Üç ay demişti yengem öyle anlaşmıştık.'
' Bana karşı gelmeyi kes. Seninle daha fazla tartışmak istemiyorum. Sadece dediğimi yap. Ayrıca bu bir ayda eski kilona dönsen iyi edersin. Kemikleri elime gelen kadını sikmekten zevk almam.'
Bakalım ne cevap verecek. Belki de biraz sinir ederek hem dikkatini dağıtmış hem de biraz bana karşı açılmasını sağlamış olurdum. Üstelik bu evlilik gerçek bir evlilik olacak haliyle altıma yatacağı gerçeğini de aklının bir köşesine yazmalı.
' Bana dokunmayacaksın piç kurusu.'
' Aklından sil bunu müstakbel karıcım. İlk gün kadınım olacaksın.'
' Adi piç. Ananı sevmesem neler söyleyeceğim de ulan sen ne karaktersiz çıktın. Ben seni nasıl sevdim '
' İç çatışmana beni sürekleme bebeğim. Bana karşı da ağzından çıkan her kelimeye dikkat et ki bir kez daha nefessiz kalma.'
Telefonu komidine fırlatıp tavana gözlerimi diktim. Olması gereken kesinlikle bu değildi. Aslı'nın içinden nedense çingene çıkacağını düşünüyordum. Gözlerinde o asiliği görmüştüm. Oysa ki Aslı'yı Deniz'e çok benzetirdim karakter olarak. Ne olursa olsun artık benim kadınım olacaktı ve bana karşı baş kaldırmaması gerektiğini öğrenmeliydi.
************************
ÖNCÜ KANDEMİR
Aslı alışveriş boyunca asık suratı ve isteksiz tavırlarıyla beni iyice sinirlendirmeyi başardı. Ben ona aklını başına al kendine gel dedikçe kız beniminadıma aksi tavırlara giriyordu. Hayır bu cesareti nereden buluyordu. Beni mi taktığı yoktu. Demek ki bir kez daha ayar vermem gerekiyordu. Ben annemlerin yanından onu çekip alacak anın fırsatını kollarken abim benden önce davrandı.
Aslı hanımsa geldiğimizden beri benden esirgediği gülüşünü abime sundu. Gel de kafayı yeme arkadaş. Bu kız sözde beni seviyordu ama ilk gördüğü hatam da kıçıma tekmeyi basma niyetindeydi. Üstelik ben Deniz'e ne yanlış bir söz etmiştim ne de yanlış bir harekette bulunmuştum. Aslı'yla evlenme kararı alırken de ona karşı tam bir sadakat içerisinde olacağıma yemin etmiştim. Ama Aslı hanım benimle insan gibi oturup konuşmak yerine beni kendi mahkemesinde idama layık görmüştü.
Abim Aslı'yı alıp giderken bende arkalarından gittim. Uzaktan onları takip ediyordum. Aslı'nın abime gerçekleri anlatmasından deli gibi korksam da dünden sonra tek kelime dahi edemeyeceğine inanıyordum. Söylediklerimde ciddiydim ve bunu da Aslı'ya yansıtığımı biliyordum. Yoksa bugün nişan için alışverişte olmazdık. Tam arkalarından dışarı çıkacakken duyduğum silah sesleri ile koşmaya başladım. Belimde ki silahı çekmiş ve dışarı çıkmışken Aslı'yı kolundan akan kanlarla görmemle yanına koştum.
Hızlıca onu alıp yakınlarda ki bir arabanın arkasında korumaya aldıktan sonra abimlere destek verdim. Aslı'nın ağlayışları dikkatimi dağıtsa da onu sakinleştirmek için ne diyeceğimi bilemiyordum. Korkuyordu, canı yanıyordu ama benim elimden bir şey gelmiyordu. Buda benim daha çok öfkelenmeme sebep oluyordu. Çatışma bittiğinde Abim Aslı'yı alıp gitti. Beni yine siklemedi ve bu artık gerçekten can sıkıcı olmaya başlamıştı. Aslı benim karım olacaktı ama o kendinde karım olacak kadını alıp gitme hakkını görüyordu. Abim bir daha böyle bir şeyi yaparsa aramızın açılacağı kesindi. Herkes nerede durması gerektiğini bilmeliydi. Bilmezse öğretmek gerekti.
Önce annemleri ve kızları sakinleştirip kimseye olanları anlatmamaları için iyice tembihledikten sonra sağ kalan adamı burada ki evimizin bodrumuna götürdüm. Tedavisini adamlara bıraktıktan sonra abimden gelen mesajla Deniz'i almak için amcamlara gittim. Deniz'i alıp abimin Aslı'yı sürekli pizza yemek için götürdüğü mekana sürmeye başladım.
sarılıp öpmy
" Aslı iyiymiş çok şükür." dedi Deniz. Bu kızın iyi niyetinden şüphe etmek imkansızdı. Abim gibi bir adamın elinden solup gidiyordu. Gerçi artık beni ilgilendirmezdi.
" Evet iyi." dedim. Olabildiğince kısa cevaplar vermeye özen gösteriyordum. Artık onunla çok fazla yan yana gelmemeye de dikkat etmeliydim. Ona olan aşkım hala varlığını koruyordu ve bu yanlıştı. Her şeyden önce artık abimin karısıydı ve bende evlenecektim. Aslı ihaneti hak eden bir kadın değildi. Siktir şuan bile bizim yüzümüzden vurulan nişanlımı düşünmek yerine Deniz'le aklımın meşgul olması bile ihanet sayılmaz mıydı ?
Çok erak ediyorum ben yanımda ki kadını unutabilecek miydim ?
Mekana geldiğimizde abim birşeyler anlatıyor Aslı'da buna gülüyordu. Abim komedyen değildi ne anlatıyor olabilirdi ki ? Yanlarına gittiğimizde beni ve Deniz'i görmesiyle yüzü anında asıldı. Abim yerinden kalkma zahmetine girip Deniz'i kendine çekip sarıldı. Sanki yıllardır ayrılardı. Hayır madem boylesine aşk böceği olacaktın ne demeye kıza ihanet ettin. Gözlerimi üzerlerinden çekip Aslı'ya baktım. Bakışları benim üzerimdeydi. Bana tiksinen bir ifadeyle bakıyordu. Aslı bana öyle bakmazdı. Aşkla bakardı, özlemle bakardı, hüzünle bile bakardı ama tiksintiyle bakmazdı.
Abimin elini omzuma atıp sıkmasıyla ters bir hareketle kurtuldum elinden. Bu hareketimle eli havada kalırken şaşırmış olmalıydı ama dönüp bakmadım. Aslı'nın yanına gidip oturdum. Benim oturmamla sandalyesini yana kaydırarak aramıza mesafe koydu.
" Bu yetmez amına koyım fizana kaç " diye fısıldadım kulağına. Bana cevap verme gereği bile duymadı karı. Çıldıracağım.
Abimler sandalyelerine oturduğunda abimin bakışları üzerimdeydi ama ben aldırış etmedim. Aslı'ya odaklanmıştım. Yemeğinin yarısını bitirmişti. Geri kalanı yemeyeceğine eminim çünkü bu onun huyuydu. Her zaman yemeklerinin yarısını yer, yarısının tabağında bırakırdı.
" Annemler tedirgin olmuşlardır. " dedi abim. Onunla konuşmak istemesemde kızlara yansıtmamak en doğrusuydu.
" Sakinleştirdim ben onları. Ama onlar Aslı'nın yaralandığını bilmiyor siz de söylemeyin."
" Aslı iyi misin ? Çok korktum yaralandığını duyunca " dedi Deniz. Aslı kendini zorlayarak Deniz'e baktı. Benim ona olan duygularımı öğrenmesi hiç iyi olmamıştı. Hem aramız bozulmuştu hem de Aslı için zor olacaktı.
Oysa ki bu evlilikten beklentilerim büyüktü. Nişandan sonra da Aslı'yla ilgilenecek ve yakınlaşmak için çabalayacaktım. Hayaller ve hayatlar mevzusu bir kez daha yolumu tıkamıştı.
ASLI
" İyiyim merak etme." dedim zoraki bir gülümseme takınarak. Şuan ne onun ne de yanımda ki rezil herifin yüzünü görmek istemiyordum. Öncü'nün abisi ve yengesine olan kıskanç bakışları bir kez daha midemi bulandırmıştı. Bu adamın hiç utanması yoktu. Benim bilmeme rağmen yanımda ki hareketlerine dikkat etmiyordu. Nasıl bir kaderim vardı ki ben her gün bu rezilliğe maruz kalacaktım. Öncü'ye bakmamak için kendimle savaşıyordum. Deniz şuan karşımızdaydı ve Öncü'nün ona beğeni dolu bakışlarını görmek istemiyordum. Hem çok yorgundum ve canım acıyordu. Batur abiyle konuşmak istesem de Deniz'e olan ilgisini görünce bu düşüncemden vazgeçtim. Belki aralarını düzeltebilirlerse mutlu olabilirlerdi. Benim yüzümden veya kardeşinin rezil hisleri yüzünden evliliklerini tehlikeye atmak bana yakışmazdı.
Kimi kandırıyorum ki Öncü'ye zarar vermesinden deli gibi korkuyordum.
Kabullenmek benim için çok zordu ama bu adama olan aşkım bitmiyordu. Tükenmiyordu. Sonsuz bir sevgiyle ve sadakatle ona bağlıydım. Hak etmemesine rağmen ona olan sevdamı söküp atamıyordum. Bunu yapabilsem yıllardır zaten yapardım.
" Canın yanıyor mu?" diye sordu Öncü sandalyesini yanıma kaydırıp. Sormak yeni aklına gelmişti beyfendinin.
" Hayır, iyiyim ben. Eve gidip dinlenmek istiyorum." dedim.
" Tamam. Önce üzerine temiz birşeyler alalım eve geçelim." dedi. Başımı koluma doğru eğip üzerime baktım. Gömleğimin sol kol kısmı tamamen kanla kaplıydı. Haklıydı Öncü, üzerimi değiştirmeliydim yoksa bu kanın açıklamasını yapamazdım. Zaten babam bir açığımızı arıyordu, bir de yaralandığımı öğrenirse kıyameti koparırdı.
Deniz ve Batur abiden ayrılıp rastgele bir mağazaya girdik ve üzerimi değiştirdim. Bu sırada Öncü ile hiç konuşmadım. Garip plan oda beni konuşmak için zorlamadı. Eve geçtiğimizde ise babam ve abilerim evde değildi. Annem ve yengemde çeyizime bakıyorkardı. Bende bu ortamdan yararlanıp odama kaçtım. Kendimi hemen yatağa attım. Şuan tek ihtiyacım olan uykuydu.
Aşınası olduğum hatta taptığım tanıdık koku ile gözlerimi araladım. Öncü yanımda yatıyordu ve beni izliyordu. Sanırım yine bir rüyadaydım. Rüyamın tadını çıkarmak isterken aklıma gelenle kasıldım. Rüyada koku alınabilir miydi ki ?