When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Mihrimah Şahindağ Dilsiz değil de sağır olmak isterdim. Şu an bu lafları duyacak ne yapmıştım ? Hak etmiş miydim? Hayır. Ama bu lafları ona yutturmazsam benim adım da Mihrimah değildi. Madem kocamdı onu kapımda süründürecektim. Görürdü o. Daha benim inadımla tanışmamıştı. Daha benimle bile tanışmamıştı ama çok yakından tanıtacağıma emin olabilirdi. O an ki öfkeyle tokadı yüzüne geçirdiğim de kafası yana düştü, dişlerini sıktı. “Kuzen ne diyorsun sen? Yakışıyor mu hiç sana karına böyle ithamda bulunmak? “ Hazar öfkeli gözlerini Ferzan’a dikti . “Sana mı soracağım lan karıma ne diyeceğimi? Daha ilk günden ne bu samimiyet? Siz kıkır kıkır gülerseniz ben de böyle bir ithamda bulunurum attırmayın tepemin tasını!” diye bağırdığımda birileri gelecek diye ödüm koptu. Öyle şeyler söylerdi ki bu