Dicle Şahindağ Hayat öyle acımasızdı ki, insan da ne vicdan bırakıyordu ne yaşama duygusu. Kalbim tam orta yerinden paramparça olmuş ve ikiye ayrılmıştı. Her iki tarafı da ayrı ayrı tuzla buz olmuştu. İçim buz gibiydi, içim yangın yeriydi, içim birçok şeydi. Neredeyse her şeyi duymuştum. Benimle ilgili olan konuşmalarını. Ama ikisine de bu konuşmaları duyduğumu belli edecek değildim. Fakat itiraf etmek gerekirse en çok da içim kan ağlıyordu. Jehat’ın beni sevdiği falan yoktu. Tek amacı beni elde etmek, o elde etmişlik hissiyle yükselmekti. Meğer Sevgi dediği, Ahraz'a karşı olan inadıymış o bile farkında değil muhtemelen. Ama benim sevgim yalan değildi. En azından hoşlanmıştım ve onu istemiştim hayatımda. Parça parça duymuştum bazı şeyleri fakat aralarından beni en çok yaralayan, “Bu