Yanımdan kalktığın da erkekliği tüm haşmetiyle bana bakıyordu hemen gözlerimi kaçırıp üstümdeki parkayı sıkıca göğüslerime doğru sarıp yanımdaki çantadan giyebilecek çamaşır arıyordum. Ve tabii ki de bulamadım ne külotum ne de sütyenim vardı.
Sütyen sıkıntı olmazdı, giymesem de olurdu ama külot benim için sıkıntıydı. Çünkü bacak aramda sızı vardı ve pantolon giydiğim de acıtırdı ama yapacak bir şey yok birkaç saat dayansam eve gittikten sonra hallederdim.
Kıyafetlerimizi koyduğumuz yere pantolonumu alıp giyecekken komutanımı konuşmasıyla ona dönüp baktım. Siyah baksırı vardı ve elindeki pantolonu giyerken bir yandan da konuşuyordu.
"İç çamaşırı giymezsen tahriş olursun." dedi.
Utançla "Şey komutanım ben..." diyerek sözümü bile tamamlayamadan utançtan başımı eğmiştim.
Elinde tutuğu külotumu "Siktir sanırım ben yırtmışım, en iyisi benimkisini giy." diyerek kaşıyla kendi matının üzerinden düşmüş baksırını gösterdi.
Utançtan yüzümün yandığını hissetmiştim, kesin yine kıpkırmızı olmuştu ama yapacak da bir şeyim yoktu. Baksırı aldığım gibi giyindim. Sütyenimi de hızlıca takmak için uğraşırken yapamıyordum. Her gün yaptığım bir şeyi bugün yapamamak ne kadar sinir bozucuydu.
Aslında giymeme de pek gerek yoktu çünkü dolgun ve dik göğüslerim olduğu için ve üzerimde de parka olacağı için pek anlaşılmazdı. Sütyeni çantama koyacakken bir el elimi tuttu. Komutanım tam arkamdaydı ve nefesi boynuma çarpıyordu. Sütyenime göğüslerimin olduğu yere yerleştirip arkadan kopçamı bağladığın da parmaklarını sırtıma sürdüğüne yemin edebilirdim.
Sonra göğüslerimi avuçlarının arasına alıp sütyenime düzgün bir şekilde yerleştiriyordu. Aslında kalbim patlayacak kadar atmasa ve nefesimi kontrol etmek için bu kadar uğraşmasam onun penisini kalçalarıma yasladığını ve göğüslerimi yerleştirirken sıktığı için bunu yaptığını hatta ve hatta burnunu saçlarıma gömüp derin nefes aldığını fark ederdim.
Bundan sonrasını hep o giyindirdi. Çok özenli bir şekilde beni giydirdikten sonra alanımın dışına çıktıktan sonra kalp atışım yavaşlamış ve düzgün bir şekilde nefes alabilmiştim. Şükür dedim içimdem şükür biraz daha yakınımda olsa ne olacağını tahmin bile edemiyordum.
Matımı toplamak için eğildiğim de bacaklarımın arasına ani bir ağrı girmesiyle ah giyerek doğruldum. Komutanım "Bir şey mi oldu?" diye sordu.
"Şey yok bir şey." dedim.
"Elif yalan söyleme ağrın mı var? Siktir olur tabii amın küçücük bir şeydi benim koca aletim orada kaç saat kaldı. Her şeyi geç ilkin olduğu için ağrın olması da normal." dediğin de yerin dibine girmek istemiştim.
Evet, evet kesinlikle yer yarılsın da içine girseydim. Bu kadar açık konuşmasa olmaz mıydı.
"Sen eğilme tamam mı ben toplarım. Bu arada eve gittiğin de ılık suya gir ağrını hafifletir." dediğin de ona baktığım da kendi eşyalarını çoktan toplamıştı. Külotumu yırtıp attığı yerden alıp hızla matın üstünü silip bir köşeye fırlatmıştı.
Hızlıca eşyalarımı toplayıp biraz bekledikten sonra helikopter ile birkaç askerle bindiğimizde bir bana sorun ki sen oraya nasıl bindin. İşte bunu bir ben bir de Allah bilirdi.
Oturduğumuzda askerler gelmeden önce komutanım bana yaklaşıp "Burada olan burada kaldı tıpkı buradan gittiğimiz gibi..." dediğin de içimin sıkılması normal miydi?
Ben camdan mağaraya baktığım da çoktan havalanmıştık bile. Helikopterden inip ilk önce bizden üstlere bu durumu rapor ettik komutanımla birlikte, en sonunda bırakıldığımızda 2 günlük tatil vermişti. Hızlıca oradan ayrılıp evime doğru geçtim.
Eve girer girmez her şeyi yatağımın üstüne attığım gibi banyoya geçtim. Küvetimi ılık suyla doldurup üstümü çıkartıp ılık suya girdiğim de gerçekten rahatlamıştım.
Gözlerimi kapattığım da sırtımı okşadığı, göğüslerimi elleyerek sıktığını, aletini kalçalarıma yaslamasını, saçlarıma gömülüp derin bir nefes aldığını, pantolonumu giydirken bacaklarımı okşaması, kalçalarıma pantolonu çekerken kalçalarımı okşaması, tişörtümü giydirip pantolumun içine sokarken belimi okşaması hepsi şimdi aklıma gelmişti.
Siktir, siktir, siktir. O sıra aklımın yerinde olmamasıyla bunları fark edememiştim. Ama şimdi her şeyi çok net farkındaydım. O zaman öyle davranıyorsa neden burada olan burada kaldı dedi.
Anlamıyordum ama şunu iyi biliyordum ki bu sevişmeden o kadar büyük zevk almıştım ki pişman bile değildim. İyi ki ona ilkimi vermiştim. Aklımdan o düşünceleri atıp hızlıca durulanıp banyodan çıktım.
Dolaptan geceliklerimi çıkartıp direkt yatağa geçerek uyumaya çalıştım. O kadar yorgundum ki bir şey düşünmek artık ağrı yapıyordu. Kafamı yatağa koyduğum gibi uyumuştum.
Gözlerimi çok mutlu bir şekilde açtığım da gördüğüm rüyanın etkisiyle hem mutlu hem de içimi bir hüzün kaplamıştı. Ne gördüğümü soracak olursanız şöyle ki dün geceyi tekrar yaşamıştım. Bu beni hem mutlu hem de bir daha olmayacak olması mutsuz ediyordu.
Mutsuz bir şekilde komodinin üzerinden telefonumu alıp saate baktığım da öğle iki olduğunu gördüm. Çüş bu kadar çok nasıl uyurdum ki. Banyoya geçip elimi yüzümü yıkadığım da aynada gördüğüm şeyle şok içinde kalmıştım.
Çünkü şu anda boynum, göğüslerim mosmordu. Hemen hızlıca geceliğimi üstümden sıyırıp çıplak kaldığım da göğüslerimin, göbeğimin de kalçalarımın, basenlerimin de mosmor olduğunu görmüştüm. Siktir bu kadar ateşli olduğumuzu bilmiyordum.
İnşallah birkaç gün içinde geçerdi. Hayır bir de kış ayında olmamız kesinlikle çok iyiydi çünkü en azından boğazlı giyerek kapatırdım.
Üstümü giyinip mutfağa geçip bir şeyler hazırlayıp televizyondan bir film açıp izlerken hazırladığım şeyleri yiyordum. Yemek işini bitirdikten sonra tabağımı sehbanın üzerine koyup filmi izlemeye devam ettim. Filmdeki aktör aklıma komutanımı getirmişti.
Adam bildiğin yunan tanrıları gibiydi hem her şeyiyle, ah şimdi yüzünü hatırladım da o sert hatları, çenesi, adem elması, dolgun dudakları, uzun kirpikleri, kasları ve yağsız olması ah kesinlikle kıskanılacak bir şeydi. Her şeyiyle yunan tanrıları gibiydi. Bu nasıl olabilirdi aklım almıyordu.
Yaşına göre genç delikanlı gibiydi. Sanırım bunda asker olmasınında faydası vardı. Yıllarca aldığı eğitim ki hâlâ da eğitimlerini yapardı, böyle olmasında büyük bir etkendi.
Filmdeki aktörün de yasak bir beraberlik yaşıyor olmasıyla beraber olması aklımdan hiç çıkmayan şeyi tekrardan getirmişti. Onunla benim sevişmemi ben unutacağımı söylerken gerçekten de bunu yapacağımı sanıyordum.
Oysaki şimdiden onunla tekrardan sevişmek istiyordum. Ahh ben çok gerizekalıyım çünkü bunu tekrar istememem lazımdı. En başta o evliydi evli ve benim komutanımdı. Ama bu onu istememden de alıkoymuyordu.
Onu düşündükçe bile ıslanmıştım. İki gün benim için kabus gibi geçmişti. Nasıl geçmezdi ki bu iki günde özellikle rüyalarımda sürekli ama sürekli o geceyi yaşıyordum. Ve en güzel yerinde uyandığım da sanki cehennemde gibi oluyordum.
En sonunda bu tatil bittiğin de içim kıpır kıpırdı. Sanırım onu görmek içindi her şey. Ama aslında ne kadar bunun için süslenip gitsem de işler umduğum gibi olmamıştı. Hem de hiç ve ben büyük bir hayal kırıklığına uğrayacağımı da pek bilmiyordum.
O sabah resmen sevinçle ayaktan kalkıp kendimi duşun altına attığım gibi güzel kokukarla banyomu etmiştim. Sonra özel olarak aldığım ve erkelerin çıldırtıcı dediği esansı da göğüs oluğuma, kulak arkama sürmüştüm. Gerçekten de böyle sanki yakıcı bir şey vardı ama çıkaramıyordum.
Sonra giyinip karargaha geçtiğim de işte o zaman ilk darbemi almıştım. Neden mi en iyisi dinleyin de anlatayım.