"Bırakın lan çocuğu"
"Sen karışma lan siktir git sıra sana da gelmesin"
"Sen mi döveceksin beni" dedi adam.
Gözümün biri kapanmış tam seçemiyorum çok sağlam ezdiler ama uzun boylu esmer ve simsiyah giyinmiş muhtemelen 30 larında olan biri. Üstüne başına bakılırsa ağır abi, ama yine de bir başına dört adama dayılanmasa fena olmaz. Hayır sonu iyi olmuyor yani kendimden biliyorum.
Bu mallarda da hıyarım var diyene bir avuç tuzla gitme potansiyeli var belli. Anında odaklarına adamı aldılar. Dayı dayı yürüyorlar.
"Façan sağlam da akıl noksan herhalde birader dört kişiyiz bilmem farkında mısın" dedi iri olan gevrek gevrek de gülüyor sıfatına soktuğum, diğerleri de ondan cesaret almış olacak ki palazlanmaya başladılar herife doğru. Herif milim kıpırdamıyor yerinden. Artık zar zor görüyorum bayılmaya bayılacağım da olanı biteni de izlemek için bildiğin mücadele ediyorum kendimle. Hem onlar adamla uğraşırken belki sıvışabilirim ortamdan. Adam götünü arabasının kaputuna yaslamış "bırak gelsin la bırak bırak" rahatlığıyla bakıyor hıyarlara.
Nasıl da kendilerinden emin gidiyor piçler. Adamın etrafını sardı bu dört mal. Adam zerre kıpırdamıyor yerinden, iri olan tam "lan sen kime posta koyuyorsun ibne" diye atılmıştı ki nerden geldiğini anlamadığım 20 kadar adam bir anda çıktı ortaya. Siktirrr diye bir inleme koptu birinden ama emin değilim altlarına sıçma sesi de olabilir.
"Lan diyordun, posta diyordun, koymak diyordun ibne diyordun. "Bir şey mi diyecektin birader" dedi adam. Abi küfürsüz küfretmek diye bir şey var ve bu adam az evvel ana avrat sövmekten beter bir laf etmediyse ben de şekilsiz değilim.
Burdan kaçış yok anladı mallar ama iş işten geçti bir kere el mecbur yalvarma modunu açtılar. Ama nasıl yalvarıyorlar abi ben ettim sen etmeler, kulun köpeğin olalımlar abi öl de ölelimler en son biri abi sıçtığın tuvaletin yap ama Allah'ın varsa öldürme beni dedi.
"Dört kişi tek kişiye saldırırken de bunları düşündün mü, şimdi ben size ufak minik küçücük bir ders vereceğim böyle" derken baş ve işaret parmağıyla da işaret yapıyordu "siz de ayağınızı denk alacaksınız bundan sonra" dedi. Bir işaret verdi sonra. Abooo sonrası bir toz kalktığını gördüm ortamdan bir de ay ananı sikiimm diye bir çığlık, sanırım 3 dakika sürdü sonrasında o herifler bizim tuz müptelalarını yolunmuş kaza çevirmişti.
Adam yeterince dövüldüklerine ikna olmuş olacak ki bir işaret verdi adamlarına onlar da bıraktı bu salakları. Fırsattan istifade onlar tabanı yanık it gibi arkalarına bakmadan kaçınca yanıma geldi.
“Şşş ufaklık, iyi misin?" Dedi
“He amına koyayım ağzımla burnum yer değiştirdi çok iyiyim” dedim zorla. Sokağı inletecek bir kahkaha attı.
"Dil de pabuç kadar maşallah, ne yaptın da kevgire çevirdiler seni” dedi
“Gözümün üstünde kaşım varmış” dedim. Lan yarı baygınım, adamlar çok sağlam ezmişler beni bildiğin pestilim çıkmış zaten, gelmiş bir de hesap soruyor. Kurtardın siktir git işte. Ne bu tripler yani.
“Ne bekliyon hala siktirip gitsene kahramanım falan mı deme mi bekliyon” dedim sokak jargonunun dibine vurarak.
“En azından bir teşekkür fena olmazdı, neticede hayatını kurtardım.”
“He soktuğumun hayatını kurtardın çok mübarek adamsın vesselam.” Ben böyle söyleyince bir süre ses gelmedi. Her hayatı yaşamaya değer sanıyorlar herhalde. Oğlum 13 yaşındayım yemediğim dayak işitmediğim küfür maruz kalmadığım eziyet kalmamış kalkmış bir de kurtardı diye teşekkür bekliyor benden. Herkes babasına bana bisiklet al diye ağlayacak kadar şanslı olmuyor işte. Ben Allah’ım ne olur canımı al diye ağlamaya başladığımda 7 yaşındaydım. Sahi çocuklar babalarına da öyle mi ağlarlar. Canından can koparak, acı içinde... Sonra ciddi bir ses tonuyla
“Kimsin sen ne işin var burda bu saatte” dedi
“Derin bir nefes aldım ama ciğerim deşildi sanki, ciğerimi söndürmüş piçler” zorla topladım kendimi doğruldum yattığım yerden
“Sokak çocuğuyum ben” dedim. Bir şey arar gibi baktı yüzüme sonra yüzünde garip bir gülümsemeyle
“İyi hangi sokağın çocuğusun söyle de teslim edeyim seni sokak anana” dedi.
“Ne” diyebildim sadece. Güldü önce ardından aklıma hiç gelmeyen, farkına varamadığım ya da bugüne kadar üzerine hiç düşünmediğim şeyi söyledi.
“Sokak çocuğu nasıl oluyor aslanım sokaklar ne zamandır çocuk doğuruyor” dedi.
Kafamı eğdim yere düşündüm, kaç asır sürdü bilmiyorum sonunda “bilmiyorum ki” diyebildim sadece. O da aydınlanma yaşadığımı anladı herhalde ki ses vermedi sonra, “iyi o zaman önce şu yaralarına baktıralım sonrasını o zaman düşünürüz” dedi. Adamlar karga tulumba kaldırdı beni yerden bir arabanın arka koltuğuna yatırdılar.
Aklım gelip gidiyor ama araç içinde hareket halinde olduğumuzu biliyorum. Epey bir süre gittik tedavi edeceğiz ayağına tahtalı köye falan götürüyorlar herhalde. Ben beni bir hastaneye bırakıp giderler sanırken ormanın içinde bir eve getirdiler. Yine aynı kargayla tulumba taşıdı beni. Sırtım yumuşak bir yere değdi, yatak mı lan o. En son ne zaman bir yatak da yatmıştım ki acaba…
Biraz etrafı dinledim ama herhalde vücut daha fazla dayanamadı ki bayılmışım.
Kendime geldiğimde kolumda bir serum vardı. Küçük bir odada tek kişilik bir yatakta yatıyordum. Başımda felaket bir ağrı var. Derin derin soludum biraz daha toparlanayım diye tabi ne kadar darbe aldıysam nefes aldıkça ciğerlerim patlayacak gibi oluyor. Epey yattım kendi kendime yataktan çıkabilsem tüyecem anında ama bacağımda da bir araz var sanırım hareket edince bıçak sokulmuş gibi oluyor. Mecburen bekledim, biri gelir belki diye. Odada saat yok televizyon yok e benim telefonum zaten yok. Dışarıyla bağlantı sıfır. Lan nasıl da açım. Dün sabah yediğim 3 dilim ekmekle duruyorum hala. Yavşaklar rahat bıraksa gece yiyecektim bir şeyler. Mis gibi 100 lira kazanmıştım. Hassiktir lan paramı almış olmasın bunlar dedim hızla ceplerimi kontrol ettim ki iyi bari yerinde. Sonra güldüm halime adam bir bakışla 20 adamı yığdı oraya benim 100 liramı ne yapsın.
Boş boş yatınca yapacak pek bir şey olmadığı için uyudum uyandım uyudum uyandım öyle geçti birkaç saat. Yine uyku uyanıklık arasındayken biri girdi içeri.
“Hele şükür. O piçler öldüremedi biz açlıktan öldürelim mi dediniz. Siz hayırdır dedim.” Yine aynı adam
“Çenen çalışmaya başladığına göre iyisin, ölü balık gibi yatıyordun geceden beri” dedi
“Saat kaç” dedim. Kolunu çevirdi bileğindeki ben pahalıyım diye bağıran saate bakıp 12 buçuk dedi.
“Yuh dün geceden beri mi uyuyorum” dedim. Kafasını salladı.
“Abi hadi bir saat falan koymadınız şu odaya eyvallah da bir pencere koysaydınız bari gecemiz gündüzümüz şaştı” dedim.
“Neyse iyisin iyi, hadi biraz toparlan birkaç bir şey ye” dedi.
“Hay babana rahmet, midem sırtıma yapıştı imanıma” dedim. Gülüp kafasını iki yana salladı, hiç aç görmediyse demek ki…