4.

417 Words
"Bir ara gelmeyeceksiniz sandım ya pü size" Yusuf'un yakınmasıyla Eren'e baktım. Yoldan pamuk şekerci geçmişti- ne hikmetse- ve Eren de küçük çocuk gibi inatla pamuk şeker almak istemişti. "Canım pamuk şeker çekti, ne yapacaksın?" diyerek kısık bakışlarımı Yusuf'a çevirdim. Şimdi Eren istedi deseydim, tartışırlardı. Konu ben olunca daha naif davranıyorlardı. "Sabah kahvaltını yeni yapmışsın, ne pamuk şekeri?" deyip gözlerini devirdiğinde Eren ağzını açıp beni koruyacakken lafa girdim. "Belki reglim? Belki acıktım? Belki kahvaltı yapmadım? Diyelim hiçbiri değil, canım çekmiş lan yemeyecek miyim?" diye trip atarcasına kollarımı belime koydum. "Tamam be, demedik bir şey" "Sen beni sevmiyor musun ya?" Duygu sömürüsü yapmasaydım, daha da uzanırdı tartışma. En iyisi böyle yapıp yola getirmekti. "Hayda nereden çıkıyor bunlar?" deyip sonuna kadar açtığı gözlerini bana çevirdi. "Alt tarafı bir pamuk şeker yedim ona takıldın" "Ya balım benim, beklemeyi sevmem biliyorsun. Ondan böyle. Yoksa seni sevmez miyim? Ayıp ediyorsun" deyip yanağımı mıncıkladı. Sırıttım. Yusuf öyle çok 'seni seviyorum' söyleyen tiplerden değildi ama ben böyle yapıp ona beni sevdiğini söyletiyorum. "Siz ikinizle ilişkimi gören herhangi bir insan kesinlikle sevgiliniz olduğumu sanar. Ne bu yanak mıncıklama falan? Hayırdır" diye yalandan atarlanıp gözlerimi devirdim. Sanki küçük kızlarıymışım gibi davranırlardı. Daha doğrusu, Yusuf öyle davranırdı. Eren daha çok sevgilisiymişim gibi davranırdı. Böylece beni bana yanaşmak isteyen erkeklerden koruduğunu düşünüyordu. "Evet, lan, sevgilinim, var mı sevgilime yan bakan biri?" Yusuf'un dedikleri ikimizi de güldürmüştü. Böyle atarlanması hoşuma gidiyordu. Onu da sanalda tanımıştım, beni çok kırmıştı ama sonra telafi edecek şeyler yaptığı için affetmiştim onu. "Yokmuş yan bakan birisi" Eren'in dedikleriyle daha çok gülmüştüm. Yusuf Eren'in kafasına birini geçirince Eren bana sığınmıştı. "Ağabeyi değil miyim, lan? Soracağım tabi. Hem, sen demedin mi lan beni koruyup kollamanı seviyorum diye?" diye bana döndü. Gülerek Eren'in saçlarını okşadım ve Yusuf'a baktım. "Tabii, canım, seviyorum. Ama vurmasaydın benim bebeğime ya, minnak şey, bir de çok tatlı, sen nasıl kıyıyorsun buna?" "Bu dedin alınıyorum yalnız" Eren arada kafasını kaldırıp bana baktığında Yusuf'un sert bakışıyla tekrar kafasını göğsüme koymuştu. "Ayrılın lan, bir de benim gözümün önünde şey yapıyorsunuz!" deyip yüzünü tutarak bize sırtını dönmüştü. Gülme krizine girmeden önce sadece bir cümle kura bilmiştim. "Yusuf, kankam o, biliyorsun değil mi?" "Kanka ayağı göt ayağı, sen oraları karıştırma" deyip kolumdan çekmişti. Aniden Eren'den ayrılmamla refleksle elimi Eren'e uzatsam da, Yusuf tekrar çekip sarılmıştı. Bu delileri aşırı fazla seviyordum ben. Beni paylaşamıyorlardı. Bazen kavga bile çıkarıyordu, Yusuf. Onunla ayrı eve çıkmamı bile istemişti. 'Ağabeyinim sonuçta' diyerek kendine hak veriyordu. Ama ben kendi başımın çaresine bakacağım deyip kiraladığım apartman dairesinde kalmıştım. Çünkü hangisiyle kalırsam, bir diğerinin kırılacağını biliyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD