Keyifli okumalar
Saat sabah 07.30 kapı çalmıştı. "Kim bu alacaklı gibi" diyen Selime baktım. "Ne bileyim lan" dedim. Kapıyı açınça karşımda polisler ben donup kalırken, "Ali Babür" dedi. Kendimi topladım. "Buyurun Komiserim" dedim.
"Bizimle gelmeniz gerekiyor" dedi. Hayatım daha ne kadar anormal olabilir acaba diye düşündüm. Burak elinde ekmekle kapıda bekleyip, "Murat ne oluyor?" Gözleri karşısındaki komisere bakarken sormuştu.
"Savcı Hanımın emriyle geldik Yüzbaşı'yı tutuklama kararı verildi." duyduklarıma şaşırmadım dünkü olaydan sonra bekliyordum. Hiç tereddüt etmeden, "O zaman beklemesin bayan egoist gidelim" dedim. Üçüde bendeki bu tavırla şoka girmişti.
"Lan sen yürek yedin herhalde" diye sorduğunda, "Hemde en alasını yedim." polis arabasına binip yola çıkarken, Burak ve Selim peşimizden geldiler. Yarım saat sonra karakolun önünde durup dururken albayım bana baktı.. "Ah Ali ah yaktın kendini" diyerek mırıldandı.
Karşıda bacak üstüne atıp bana dik dik bakan bayan egoist vardı. Ayağa kalkıp, "Şimdi ne yapacaksın yüzbaşı" diye sordu. Sakinlikle, "Hiçbir şey" dedim. Şaşırmıştı. "Benim adım Ali Babür beni bitirmek o kadar kolay değil" dedim.
Yüzüme karşı, "Göreceğiz yüzbaşı" dedi. Arkama baktım. Hepsi ağlayacak gibiydi. "Mendil ister misiniz? Sanki cenazem var kendinize gelin" diye bağırdım. Sesim tüm karakolu titretti. Murat komiser beni sorgu odasına alırken, "Yüzbaşı, Savcı Hanım sizin bir terörle iş birliği yaptığını söylüyor." dedi.
Cevap verecekken kapı çaldı. Bir memur içeri girdi. "Komiserim, Yüzbaşı'nın evi temiz çıktı." dedi. Bakışları bana döndü. Bayan egoist içeri girdi. "Ne o savcı Hanım mosmor oldunuz? Dişlerini sıkıyordu." Kurtuldun sanma seni pişman edeceğim " dedi.
" Buyurun sahne sizin elinizden geleni ardınıza koymayın "dedim. Yüzüme doğru yanaştı." Anladım ecelime susadım diyorsun yani? Diye sordu. "Hayır sizden korkum yok diyorum" dedim. Damarına fazla bastım. "Ne diyorsun lan sen? Bana bak elimde kalırsın ha" dedi.
Kahkaha attım. "Ne şimdi dövecek misiniz? Bir hışımla odadan çıkarken Murat Komiser hayretle bana baktı." Helal olsun iyi cesaret "dedi. Sorgu odasından çıkıp," Hadi çıkalım karnım acıktı. "dedim.
????
Arabaya binip eve geldiğim gibi kendimi koltuğa attım."Savcı Hanım sana kafayı fena takmış" diyen Burak'a baktım. "Kabus gibi kadın" dedim. Selim salona gitmeden odasına gitti. Onda da var bir şeyler ama çıkar kokusu hafif uyku bastırdı.
"Bugün iş yok güç yok ben uyuyorum" dedi. Ben banyoya girince kendimi suyun altına aldım. "Çağla.. Çağla" sırf beni korumak için kendini ateşe atmıştı. Duştan çıkınca üstüme rahat bir şeyler giyinip yatağa girip uyumaya çalıştım.
Gözlerimi açtığımda salondan bağırış sesleri geliyordu. Yataktan kalkıp, "Ne oluyor lan" diye bağrırken annemin eve gelip, "Zıkkımın kökü oldu" Annem yine baskın yaptı. "Sultanım hayırdır inşallah" dedim.
Bana ters bir bakış atmıştı. "Bu evin hali ne? Eve baktığımda şok geçirdim. Çünkü normalde ev tertemiz oluyordu. Selim'in çamaşırları koltuk tepelerinde dururken odaya dalıp," Kalk lan pislik herif " uyku sersemi bana bakıp," Ne oldu? Savcı mı? Geldi. " Sürahideki suyu üstüne döktüm.
"Kalk annem gelmiş salondaki pis çamaşırları topla makineye at" dedim. Bir hışımla eşofman, tişört giyip salona koştu. "Hoşgeldin Hacer anne kusura bakma dağınık için" dedi. Annem Selim'in yanağını öpüp sarıldı. "Mübarek sanki üvey evladım." Annem dişlerini sıkarak "Ali" dedi.
"Burak kalk lan" diye seslendim. Selim etrafı toplarken, "Burak çıktı." dediğin de, "Nereye gitti? Selim bana baktı." Karısı hamile ya sancısı tutmuş hastaneye götürdü. "dedi.
" Ee benim neden haberim yok " dedim. Selim sabır çekip," Camış gibi uyuyorsun? Çocuk kaç kere seslendi. "Yastığı ona attığım gibi annem terlikleri bana fırlattı." Dengesiz " normalde annem bu kadar sinirli değildi.
Telefonum çalınca arayana baktım. Karargahtan arıyorlardı.
" Alo Komutanım "
" Yüzbaşı ekibini topla "
" Emredersiniz Komutanım "
Ekibi toplayıp karargaha gitmiştik herkesin suratı beş karıştı. Komutan yanımıza gelip görevi anlatmaya başladı.
"Kılıç Kuzey Irak'taki karakola saldırı olacağını öğrendik sizin göreviniz onlara destek olmanız gidin onları yerle bir edin anlaşıldı mı?
" Emredersiniz Komutanım"
"Kılıcınız keskin olsun"
"Saol"
Helikopter indiği zaman hepimiz binmeye başladık alçaklar yapacak bir şey yokmuş gibi nerede karakol varsa ona saldırı yapıyordu.
Helikopter indiği zaman hepimiz inmeye başladık karşıdan bir askerin gelmesiyle ona döndüm. Selam verdi.
"Teğmen Yusuf"
"Yüzbaşı Ali"
"Biliyorum Komutanım siz gelmeden şanınız geldi."
"Şanım mı?"
Teğmen'e kaşımı kaldırıp bakarken korkudan yutkunduğunu gördüm. Öksürerek konuşmaya çalışıyordu.
"Komutanım yaptığınız operasyonlar herkesin dilinde ondan bahsettim."
"Anladım şimdi konumuza dönelim."
"Peki gece yarısı nöbet değişimi sırasında saldırıya uğradık 3 askerimiz şehit oldu. 5 asker yaralı baş Çavuş Gökmen yaralı"
"Hadi gidelim ben burdayken bir denesinler bakalım."
Teğmen'i takip ederek yaralıların olduğu yere gidince askerlerin durumu iyi olduğunu görünce rahatladım.
"Baş Çavuş Gökmen hanginiz?"
Cam kenarında kolu sargılı asker önümde selam durdu. Ayakta zor duruyordu.
"Baş Çavuş Gökmen Genç emir ve görüşlerinize hazır komutanım"
"Rahat asker. Anlat bakalım ne oldu?"
"Komutanım dün ihbar üzerine köye gittik bu soysuzlar genç kız ve erkek çocukları kaçırmaya kalktılar. Zamanında yetişip kurtardık liderleri elimizde"
"İyi iş başardınız aferim size"
"Gece saldırıya uğradık türk bayrağı indirip yakmaya çalıştılar. Fakat buna katiyen izin vermedik"
Duyduklarım karşısında sinirden boynumu kütlettim. Bitmiyordu ne kadar uğraşırsak uğraşalım bitmiyor bunlar virüs gibi çoğalıyordu.
"Nerede o it?"
"Tutuklu olarak nezarette komutanım?"
"Sen gidip dinlen biraz önce şu iti görelim."
Baş Çavuş yerine geçerken Burak diğer askerleri nöbet tutmaları için gönderdi. Teğmen benimle alt kata indi.
"Komutanım bu terörist sizi görmek istedi. Size anlatacakmış"
"Demek öyle o zaman bakalım ne diyecek pezevenk"
Alt kattaki nezaret kapısı açıldığında gördüğüm kişiyle şoka girdim. Onun burada ne işi vardı. Şaşkınlığı kenara bırakıp yanına gidip ters bir bakış attım.
"Vayy Ali Babür?"
"Gölge Gökmen"
"Hiç değişmedin bakıyorum Çağla'yı çabuk unuttun?"
"Yoksa sen onlarla birlikte?"
"Aynen öyle onlarla çalışıyorum bombayı ben koydum araca aslında senin ölmen gerekti. Fakat kısmet Çağla teğmenmiş"
Kalbimin hiç bu kadar acıdığını bilmiyordum. Meğer benim yüzümden ölmüştü. Sırf bana bir şey olmasın diye kendini feda etti.
"Biliyor musun? Kardeşin asker oldu. Senin yaptığın herşeyi biliyor şuan da yukarıda"
Onun yüzündeki sinsi sırıtış midemi bulandırıyordu. Kardeşi bile umrunda değildi.
"Sende bunu bil o ölse umrumda değil asker olunca ne oluyor lan"
"Senin gibilerin yeri neresi biliyor musun? Cehennem ateşi it herif"
Hazar'ın içeri dalmasıyla bakışlar ona döndü. Hayal kırıklığı vardı. Abisi onu umursamamıştı. Gözleri dolacak gibi olmuştu. Fakat kendini hemen topladı.
"Demek ben ölsem umrunda değil öyle mi? Peki benim umrumda da mı? Asla değil annem zavallı kadın senin hayırlı işler yaptığını sanıyor. Benim bir tek abim var o da karşında bak aslanlar gibi babam senin bir vatan haini olduğunu öğrense yüreğine adamın"
Hazar öfkeyle masaya vurup giderken aniden bir patlama meydana geldi. Hızlı adımlarla ilerledim. Yukarı doğru koşunca yerde hareketsiz yatan Hazar'ı görünce yanına gidip sarıldım.
"Hazar dayan aslanım dayan"
"Komutanım ben şehadet şerbeti içeceğim değil mi? Ben şimdi şehit olacağım annem ve babama onları çok sevdiğimi söyleyin bana abilik yaptınız hakkınızı helal edin."
"Helal olsun aslanım"
Hazar'ın eli aniden düşünce gözlerim yanmaya başladı. Ben şimdi nasıl ailesine ne cevap verecektim. Çatışma sesleri kesildi. Askerlerin yardımıyla üstünü türk bayrağıyla kapatmıştık
"Şehit uğurlamak için selam dur."
"Şehit uğurlamak için rahat hazır ol"
Askerlerin hepsi aynı anda dediklerimi yaparken aplammak için kendini zor tutuyorlardı.
"Şehidimiz için rahat hazır ol yüksek tutuş"
Ateş
Ateş
Ateş
Hazar'ın şehit olmasıyla birlikte Yusuf Teğmen'in hıçkırıkları duyuldu.
"Bizi asla yıkamayacaksınız duydunuz mu lan Türk askerini asla pes ettirecek gücünüz asla olmayacak"
Bölüm sonu