Yaptığım kahveleri, yardımcıdan aldığım yardımla Osmanlı tuğrası işlemeli kahve fincanlarına koydum. Tepsiye su bardağı ve lokum koyup elime aldım. Yavaş ve temkinli hareketlerle içeri geçtim. Tayfun dede beni görünce kocaman gülümsedi. "Kahveden anlamayan gelin getirmemiş bizim deli oğlan." Oldukça memnun görünüyordu. Burak'a döndüğümde bana göz kırptı. Yapma anlamında gözlerimi açıp kapattım. Dedesinden hala çekiniyorum zaten. Burak "Ne sandın dede? Bana da böylesi yakışırdı." Kahveyi Tayfun dedeye verdim. Burak'ın ve benimkini de masaya koyup tekli bir koltuğa oturdum. Tayfun dede kahveden bir yudum alıp "Gayet güzel!" Gülümsedim. Benim beceriksiz olduğumu düşünmeyecekti en azından. Ama daha ilk sınavı geçmiş gibi hissediyordum. Biraz tedirgince Burak'a baktım. 'Sorun yok' diye fısıl