Tam arkamı dönüp gidiyordum ki hapşırıkla aklıma geldi. Benim hasta olmamam gerekiyordu. Kapıyı tekrar açtım. Umarım Yamaç gelmezdi. Ecza dolabına yöneldim. Parol, gazlı bez, yara kremi, oksijenli su, tendürdiyot, yara bandı alıp çantama tıkıştırdım. Çocuklu kadının çantası büyük oluyordu. Panduflarımı elime aldım ama artık poşete sığmazdı bunlar. Mutfağa gidip çöp poşeti aldım. Yine iki poşet iç içe yaptım. Panduflarımı içine attım. Üç tane limon attım. Limonun kilosu 90 lira olmuştu. Yamaç' ın nefret ettiği bitki çayları geldi aklıma. Kolay hasta olmazdı ama hasta olunca fena hasta oluyordu. Zorla içiriyordum. Artık hiç içmezdi. Ihlamur, kış çayı ve adaçayını poşete attım. O an aklıma geldi. Evlenirken çaydanlığı ben almıştım. Hatta tabak falan da almıştım ama tabakları taşıyamazdım. Ça