Havin-Miran
Aylardır iktidarsız olan ve çocuğumuz olmuyor diye beni suçlayan kocam, trafik kazası sonucunda vefat etmişti. Onu sevmiyordum ama yine de üzülmüştüm. Belki de benim sessizliğimin sonucunda olmuştu. Ya da bu benim kaderimdi. Babamın evine dönemezdim. Onlar beni asla geri almazlardı.
Şu an ne yapacaktım? Gözlerimden yaşlar akarken kayınvalidem yanıma geldi. “Havin, kalk aşağıda çay servisi yap! Miran’ım da İstanbul’dan geldi. Ona saygıda kusur etme sakın!”
Kafamı salladım. Gözyaşlarımı silip aşağıya indim. Babamın evine dönmektense burada hizmetçi gibi yaşamaya devam ederdim. Orası benim için hapishaneydi. Orada ben dilimi kaybetmiştim. Üvey annem ve babamın eziyetlerine katlanmak istemiyordum. Gözyaşlarım aktı ama onları silmek zorundaydım. İç çektim. Şu an yaşadıklarım çok zordu. Aslında hiçbir zaman hayatım kolay olmamıştı.
Çay servisi yaparken evlendiğimden bu yana Miran Ağa’yı ilk defa görmüştüm. O, hep İstanbul’da yaşıyordu. En çok merak ettiğim şehir… Ona çay servisi yaparken göz göze geldik. Abisine hiç benzemiyordu. Daha ciddi birine benziyordu.
Çayı alırken gözlerinden ateşler çıkıyordu. Neden bana böyle bakıyordu? Dönerken duyduklarımla kalakaldım. “Miran, abin öldü ama namusunu korumak senin görevindir. Havin artık senin karın olacaktır. Yarın bu nikah kıyılacak!“
Şimdi canlarım iki tane kesit attım sizce hangisi başrol olmalı. Yorumlarınızı bekliyorum. Hangisinin başrol olmasını isterseniz onları ilk kısımlarda yazacağım. Merakla yorumlarınızı bekliyorum. İlk bölüm çok yakında gelecektir. 🫠🫠🫠 bu sizin yorumlarınıza göre olacaktır. Öptümmm 🙈🙈🙈