Yüzüme bakışları anlam doluydu. Gözleri hala sevdiğim adam gibi bakıyordu ama öfkeliydim ve kalbim acıyordu. Kalbim ona inanmak istese de mantığım bunu yapma diye bağırıyordu.
‘’Sana gerçek beni gösterirsem sorgusuzca yanımda kalacak mısın?’’
‘’Sana inanmıyorum ve inanmayacağım da.’’ dedim. Gitmek istiyordum. Ondan gidebildiğim kadar uzağa gitmek istiyordum. Kolumu sertçe çektim ve bahçe kapısına ilerledim.
Tekrar karşımda belirdi. ‘’Sana gitmen için bir kez şans verdiğimi ve kalmayı seçtiğini bu yüzden bir daha gitmek istersen izin vermeyeceğimi söylemiştim. Bunları söylerken ciddiydim.’’
‘’Çekil önümden.’’
Belimden tutup omzuna attı ve arabasına doğru yürümeye başladı. Sırtını yumruklamaya başladım ‘’Bırak beni.’’ Ayaklarımla tekmelemeye çalıştım ama elleri sıkı tutuyordu. ‘’Derin, bırak beni!’’
‘’Bu isteğin asla olmayacak. Unut bunu!’’
Omzundan indirip arabanın içine zorla oturttu. Çırpınıp kurtulmaya çalıştım ama benden güçlüydü. Kapıyı kapadığında açmak için uğraşsam da kilitlediği için fayda etmedi. ‘’Bırak beni!’’ diye bağırarak camı yumruklamaya başladım.
Kardeşine ‘’Babamı idare et!’’ dedi ve şoför koltuğuna oturup gaza bastı.
Yolda ilerlerken defalarca kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi. Hissettiğim duygular o kadar yoğundu ki ne mantığım kalmıştı ne de kalbim.
Direksiyona uzandığımda araba yolda zikzak çizdi ve sert bir frenle durdu. "Alev, yeter!" diye bağırdığında, "Bırak beni. Seni istemiyorum anlamıyor musun?" diyerek geri bağırdım.
"Şu an beni istemediğinin açıkca farkındayım ama benden başka seçeneğin yok. Seni bırakmayacağım. Eve gidene kadar olduğun koltukta usluca otur ve öfkeni biraz dizginle."
"Pisliğin tekisin. Kapıyı aç, ineceğim."
"Tabi, emrin olur." dedi ve tekrar gaza bastı.
Yol boyu söylediğim hiçbir kelimeyi dinlemedi ki bir çoğu ondan nasıl nefret ettiğimle ilgiliydi. Son zamanlarda aşina olduğum evin bahçesine girdiğimde beni arabada tutan kapının kilidi açıldı. Dışarı çıktığımda Derin benden önce inmişti. Etrafta nöbet tutan adamlara bağırıyordu. ‘’Benden habersiz hiç kimse bu eve girip çıkmayacak. Özellikle Abdullah’ın adamlarına karşı tetikte olun.’’
Konuşmalarına aldırış etmeden kapıya doğru koştum. Dışarı çıkacakken adamlardan ikisi önüme geçip yolu kapadılar. ‘’Çekilin önümden.’’ diye bağırdım ama heykel gibi durmaya devam ediyorlardı.
‘’İznim olmadan sana kimse yolu açmaz.’’ sesle geri döndüm.
Öfkem gittikçe artıyordu ve dayanamayacağım bir noktaya ulaşmak üzereydi. ‘’Derin, yeter!’’ diye bağırdım ve yere çöküp ağlamaya başladım.
Yaşadığım o korku dolu anlar, tam olarak öğrenemediğim gerçekler hepsi üst üste gelmişti ve kendimi yalanların altında ezilmiş hissediyordum. Arkama bakmadan kaçıp gitmek ve Derin’i tamamen unutmak istiyordum. Ellerim bir kez daha saçlarımı yolmaya başladı. ‘’Ne olur yeter! Bırak gideyim.’’
Ağlamam şiddetlendiğinde yanımda diz çöktü ve ellerimi tutup yaptığıma engel oldu. ‘’Alev, beni bir kez olsun dinle. Şu an hissettiklerini anlayabiliyorum ama seni gerçekten çok seviyorum. Bu konuda sana asla yalan söylemedim.’’ Kendine çekip sarıldığında göğsünün sıcaklığını hissettim. ‘’Ne olur izin ver istediğin tüm gerçekleri sana anlatayım.’’
‘’Gitmek istiyorum.’’ sesim hıçkırıklarımın arasında kayboldu ama duymuştu.
‘’Buna izin veremem. Gidersen peşinden gelirler ve sana zarar verirlerse ben ölürüm.’’
‘’Derin lütfen. Gerçekten biraz olsun sevdiysen izin ver gideyim. Beni burada zorla tutma.’’
‘’Benden yapamayacağım şeyler isteme ve buna sevgimi karıştırma.’’ Kollarımdan tutup ayağa kaldırdı. ‘’Eve girelim ve konuşalım.’’
Peşinden sürükleyerek götürürken artık çırpınmayı bırakmıştım. Zaten kaçabileceğim tüm yolları kapamıştı. Daha önce kaldığım odaya girdiğimizde kolumu tutan eli gevşedi ve geri çekildi.
‘’Sana yalan söylemedim. Otelleri ve restoranları işlettiğimi söyledim ki bunu yapıyorum. Babamdan işleri devraldığımı söyledim o da doğruydu. Sana aşığım, seni seviyorum ve bana baktığında kimi gördüysen ben oyum. Senden sakladığım tek şey yaptığım diğer işlerdi.’’
‘’O işler ne?’’ Artık ağlamayı bırakmıştım. Neye inanacağımı şaşırmış durumdaydım.
‘’Yasa dışı yaptığım işler var.’’ Sesi zayıf çıkmıştı.
O kadarını fark etmiştim! ‘’Ayrıntı istiyorum.’’ diye bağırdım.
‘’Gerçekten bunları öğrenmek istiyor musun?’’
Lanet olsun hem istiyordum hem de istemiyordum. Duyacaklarımdan korkuyordum. ‘’Bilmiyorum.’’ dedim ve yatağın kenarına oturdum.
İki adımda gelip tam karşımda durdu. ‘’Birkaç farklı alanda iş yapıyorum. Mücevherat, tarihi eser ve uyuşturucu kaçakcılığı. Bu işlerin yurtdışı bağlantıları bende. Benim haberim olmadan ülkeye bu alanda kimse tek bir mal sokamaz.’’
Sözleriyle gözlerim büyüdü. Nedense oteller ve restoranlardan sonra haberlerde duyduğum gibi ihaleye yolsuzluk karıştırma ya da ne bileyim birilerini kaçırıp ihaleden çekilin falan gibi tehditler savurduğunu düşünmüştüm.
Abdullah’ın da böyle bir şey için beni istediğini sanmıştım ama söyledikleri çok uçuktu. Derin kimdi? Bir mafya mı? Ne kadar tehlikeliydi? Onun yanında kendimi güvende hissederken bana zarar verme ihtimali var mıydı?
Hissettiğim korku bu defa karşımdakine yönelmişti. Derin’den korkuyordum ama aynı zamanda kalbimdeki sevgi yerini koruyordu. ‘’Benden uzak dur!’’ dedim olduğum yerde yana kayarak.
Yüzüme baktığında gözlerindeki karanlığı gördüm. ‘’Benden korkuyor musun?’’
Eli uzandığında ayağa kalkıp birkaç adım geriledim. ‘’Sakın bana yaklaşma!’’
‘’Alev, sana asla zarar vermem ve bir başkasının zarar vermesine de izin vermem.’’
Üzerime doğru geldiğinde geri adım atmaya devam ettim. ‘’Git!’’ diye tüm gücümle çığlık attım. ‘’Seni görmek istemiyorum. Lütfen, git!’’
Adımlarını durdurdu ve geri çekildi. ‘’Seni seviyorum Alev.’’
‘’Senden nefret ediyorum.’’
Odadan çıkıp gittiğinde olduğum yere oturdum ve tekrar ağlamaya başladım. Ben nasıl birini sevmiştim? Böyle bir adamı neden sevmiştim? Kendimi ona istekle sunmuştum ve bunlara izin verdiğim için kendimden de nefret ediyordum.
Oturduğum yerde ağlamaya devam ederken kapı açıldı ve içeri Ada girdi. ‘’Çık dışarı!’’ diye bağırdım.
Dinlemeden gelip belli bir mesafede karşıma yere oturdu. ‘’Bağırıp, küfür edeceğin kısımları atlayıp doğrudan konuşacağımız kısma geçebilir miyiz?’’
‘’Seninle konuşacağımız hiçbir şey yok. Git yanımdan.’’
‘’O zaman sadece dinle.’’ Oturduğu yerde ayaklarını bağdaş yaptı ve daha çok yerleşti. ‘’Batırdığım işin normal bir iş olmadığını artık anlamışsındır.’’
Öğrendiklerimden sonra bunu anlamamak için aptal olmam gerekirdi ama cevap vermedim.
‘’Bir kuryelik işi vardı. Michele işi kolayca yapacağımı söyleyip duruyordu. Adamın birinden yasa dışı elde ettiği bir malı çalıp başka birine götürecektim ve sonrasında yüklü bir ödeme alacaktım.
Yaptım da malı çaldım ve diğer adama götürürken yolda saldırıya uğrayıp malı bir başkasına kaptırdım. Durum ortaya çıktığında malı bekleyen adam bana üç seçenek sundu. Ya malı geri verecektim, ya ondan elde edeceği paranın üç katını ödeyecektim ya da beni öldürecekti. Ağabeyim araya girmeseydi şuan ölmüş olurdum çünkü istediği para asla ödeyemeyeceğim bir miktardı. O parayı nasıl buldu, nasıl ödedi inan bilmiyorum ama beni korudu.
Sonra bana saldırıp malı benden çalanın Michele olduğunu öğrendim. Tamamen başka biriyle iyi bir para karşılığı anlaşmış ama diğer adamla anlaşma yaptığımız için bana ihanet etmeyi seçmiş.
Ondan intikam almayı da bu yüzden istedim. Ağabeyim sadece o işi bana Michele’nin ayarladığını biliyor ihanetten haberi yok. Söylesem bir dakika düşünmez canını alırdı ama söylemedim çünkü ona kendim acı çektirmek istedim.
Her neyse işte kısacası seni anlıyorum. Sevdiğin biri tarafından ihanete uğramanın acısını en kötü şekilde yaşadım. Sen de böyle hissediyorsun ama ağabeyim sana ihanet etmedi. Yaptığını onaylamıyorum gerçek işini en başında söylemesi gerekirdi ama tek hatası bunu saklamasıydı.
Alev ben tüm bunların arasında büyüdüm. Önce babam sonra ağabeyim. O silahların patlaması, kaçmalar, kovalamacalar benim için çok normal. Tüm bu yıllarda ağabeyimin defalarca yaralandığına şahit oldum.
Kaç defa kurşun yedi, kaç kurşunu bir başkasının bedenine gömdü sayısını bilmem ama bedeninde kurşun varken bile düştüğünü hiç görmemiştim ta ki az önceye kadar.
Ben ağabeyimin gözünden ilk defa yaş geldiğine şahit oldum. Sebebini sorduğumda söylediği tek şey ‘Benden korkuyor.’ oldu.
Ne düşünürsen düşün ama sevgisinden şüphe etme. Buradan kaçıp gitmek istediğine eminim ama seni burada zorla tutmasının tek sebebi dışarıda seni ele geçirmek isteyen bir adamın olması ki inan bana o adamın yanında ağabeyim cennetten çıkma melek gibi kalır.
Bu durumda olan sadece sen de değilsin. Babamın evinden buraya ordu büyüklüğünde bir korumayla gelmem gerekti. Ağabeyimi görmek istemezsen görme, istersen odandan hiç çıkma ama şimdilik gitmeyi aklından geçirme. Bırak bu iş çözülsün. Dışarısı güvenli olduğunda gitmek istersen ve ağabeyim buna engel olmaya çalışacak olursa sana söz veriyorum onun karşısında durup gitmeni sağlayacağım.’’
Oturduğu yerden kalktı. ‘’Söylediklerimi düşün.’’ dedi ve odadan çıkıp gitti.