DA-30

849 Words
Gelen seslerle vardığım huzur kısa sürdü. Başımı çevirip baktığımda masaj yapan çocuk Ada’nın kulağına fısıldıyordu ve her ne söylüyorsa Ada’da buna kıkır kıkır gülüyordu. Derin’in ona sürekli kızıyor olmasına şaşırmamak gerekirdi. Tepki vermemeye çalışıyordum. Masaj yapanın bakışları bana yöneldiğinde ‘’O bakışların olduğum tarafa sakın kaymasın.’’ dedim. ‘’Fazla tutucu.’’ diyen Ada çocukla sohbetine geri döndü. Uzun süren rahatlatıcı masaj bittiğinde tamamen mayışmış bir haldeydim. Yattığım yerden kalkmak zor geliyordu ama yine de kalktım. Üzerimizi giydiğimizde dışarı çıktık. Dilek çok geçmeden yanımıza geldi. ‘’Güzel geçti mi?’’ ‘’Harikaydı.’’ dedi yanımdaki. ’’Her zamanki gibi.’’ ‘’Sevindim.’’ diyen kadın yanımızdan uzaklaşınca ödemeyi yapacağımız yere yöneldik ki artık bu konulara karışmıyordum. Karışmak istesem de izin vermiyorlardı. Dışarı çıktığımızda Ali bıraktığımız yerde hala bizi bekliyordu. Gördüğünde yüzündeki rahatlamayı fark ettim. Arabaya geçtiğimizde ‘’Evime gidebilir miyiz?’’ dedim. ‘’Almak istediğim birkaç eşyam var.’’ ‘’Tabi, adresi söyleyin.’’ diyen şoför koltuğundaki adama adresi tarif ettim. Sıkışık trafikte güç bela apartmanın önüne geldik. Arabadan inerken Ada ‘’Tek çıkma, ben de geleyim.’’ dedi ve ardımdan takip etti. Eve çıktığımızda kapıyı açıp içeri girdim. Kokusunu bile özlemiştim. Odaya gidip işimi görecek bir çanta buldum. Burada kalan makyaj ve bakım malzemelerimi, takılarımı, tokalarımı tek tek topladım. Ayakkabılarımı ayrı bir çanta yaptım. Son olarak yatağımın başucunda duran babam ve annemin doğduğum gün kucaklarında ben varken birlikte çekildikleri fotoğrafı aldım. ‘’Tamamdır.’’ dediğimde çantalardan birini yardım etmek için elimden aldı. Oyalanmadan arabaya geri indik ve tekrar yola çıktık. Evimi özlemiştim ve geri döneceğim zamanı iple çekiyordum. Sorunsuz bir şekilde eve geldiğimizde rahat bir nefes aldım. Farkında olmasam da dışarıda olduğum her an içimde bir korku dalgasıyla zamanı geçirmiştim. Evden getirdiğim çantaları odaya çıkarıp yerleştirmeye başladım. Son olarak fotoğrafı da yine yatağın başucuna koyduğumda kapı açıldı ve kalbimi çalan hırsız içeri girdi. ‘’Sorunsuz dönmenize şaşırdım.’’ ‘’Senin de kanlar içinde olmadan dönmene şaşırdım.’’ diyerek karşılık verdim. ‘’Çok uslu birisiyimdir.’’ dediğinde güldüm. ‘’Hadi oradan, sen mi uslusun?’’ ‘’Göstermemi ister misin?’’ Birkaç adımda karşımda belirdi. ‘’Hayır, önce iyileşeceksin.’’ dedim. "Hadi ama sen böyle yaptıkça ben daha çok hasta oluyorum." Elleri yanaklarımı avuçlamıştı. "Şu üzerinde her yerini açık bırakan kıyafetinle karşımda dururken nasıl senden uzak kalmamı bekliyorsun ki?" "Üzerimdekiler gayet normal kıyafetler. Açık olan senin düşüncelerin." "Olabilir. Muhtemelen her yerini kapatsan bile yine aynı şeyleri düşüneceğim." Üzerime doğru adımladıkça geri gittim ve duvarla bütünleştim. Biraz daha yaklaşırsa tüm kararlılığım yok olup gidecekti. Eli yavaşça popoma doğru kaydı ve tutup sıkarak kendine çekti. "Yapma. Önce iyileşeceksin." dedim ama dinlemeden dudaklarıma uzandı ve uzun ateşli bir öpücük bıraktı. "Beni gerçekten istemiyor olsaydın kendinden çoktan uzaklaştırmıştın. Ayrıca ben iyiyim. Acı çekmiyorum. Yaramda iyi durumda." Lanet olsun neden haklı olmak zorundaydı ki! Biraz daha kendine çekerek vücuduna bastırdı. "Gerçekten uzak durmamı istiyor musun?" "Hayır." Dedim istek dolu sesle. Tüm kararlılığım buraya kadardı. "Tahmin etmiştim." dedi gülerek. Elleri gömleğime uzandı ve düğmelerle uğraşmadan başımdan çekip çıkardı. Kucakladığında bacaklarımı beline dolayınca duvarla arasına hapsetti. Sütyenimi kolayca çekip çıkardı. Göğsümü ağzına aldığında ısırıklarının verdiği zevkle inledim. Ellerim yine o sevdiğim saçlarına uzanmıştı. Ağzı göğsümden geri çekildiğinde gözlerimin içine baktı ve o bakışlarla tamamen tükendiğimi hissettim. "Sana dokunurken bile seni özlüyorum." Cevap veremedim. Yayılan sevgisini fazlasıyla hissediyordum ve benim sevgim de bu sevgiye karışıyordu. Kolumu boynuna doladım ve dudaklarını öptüm. Hissettiğim sevgisinin her damlasını öpüşümle içime çektim. Dudaklarının sıcaklığı aşkının sıcaklığına karıştı ve her yanım bu alevlerle yandı. Nefessiz kaldığımda geri çekilmek zorunda kaldım. "Bunun üzerine senden aldığım o küçük öpücüklerle asla yetinemem." derken hızla yatağa döndü ve sırt üstü yatırdı. Üzerime uzanırken tişörtünü yırtarcasına çıkarıp attı. Elleri bacaklarımı okşarken öpmeye devam etti. Yaptığı her hareketi kabul ettim. Ruhum yine parçalanmaya başlamıştı. Pantolonunun düğmelerine uzanıp açtım. Ona ihtiyacım vardı. Yattığım yerden doğrulup onun yatmasını sağladım ve pantolonunu çekip çıkardım. Büyümüş ve sertleşmiş erkekliği tamamen açıkta kalmıştı. Bunun doğru olup olmadığını düşünmeden ona doğru uzandım. Dolgunluğu ağzımı doldururken dilimle ucunu okşadım. Dudaklarından fırlayan seslerle kalan çekimserliğimde tamamen yok oldu ve yaptığımı yapmaya devam ettim. Yumuşaktı ama sertti. Tarif edemediğim garip bir histi. Başımı tutup geri çekti. "Siktir Alev gel buraya." Yatağa sertçe yatırıp yüzüstü çevirdi ve kalçalarımdan tutup kendine çekerek hızla içime girdi. Bir eli başımı yatağa bastırırken diğeri karnıma doğru sarılmıştı ve içimde sertçe gidip gelirken hücrelerime dalga dalga haz pompalanıyordu. Bu odadan çıktıktan sonra birileri sesimi duyduğunu söylerse ona kesinlikle inanırdım çünkü ağzımdan çıkan seslere engel olamıyordum. Onunla olmak hep zevk vermişti ama her defasında bu zevki daha da artırıyordu. Yapmaya çalıştığının farkındaydım. İlk zamanlardaki utangaçlığımı biliyordu bu yüzden nazik ve yavaş davranmıştı. Ben utangaçlıktan sıyrıldıkça o da kendini tutmayı bırakıyordu. Kendini içime doğru sertçe bastırdığında beynimde binlerce havai fişek patladı ve sıcak, yapışkan sıvısını bacak aramda hissettim. Yatağa tamamen yüzüstü yattım. Hareket edecek takatim kalmamıştı. Yanıma uzandığında o da aynı durumdaydı. Başımı yan çevirip yüzünü görecek şekilde yatmaya devam ettim. "Bir gün beni bırakacak olursan…" dediğimde sözümü tamamlamama izin vermedi. "Sana daha öncede söyledim; ya benimsin ya benimsin. Ötesi yok. Bu tarz düşünceleri aklından sil at." "Bırak da sözümü tamamlayayım." dedim. "Bir gün beni bırakacak olursan o zevk dolu penisini kesip dağ ayılarına yediririm ki başka kadınlara aynı şeyi yaşatama." Attığı kahkaha odaya doldu. "Ah, Alev ah! O ateşinle yaktın, kül ettin beni."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD