DA-34

1486 Words
Eve geldiğimizde arkamdan ‘’Alev!’’ diye bağırmasını duymazdan gelerek koşar adım odaya çıktım ve kapıyı kilitledim. Yatağa oturduğumda hıçkırarak ağlamaya başladım. Derin’i seviyordum, ona aşıktım ama babası onunla olabilmem için tüm hayatımı bitirmemi istiyordu ve bunu açıkça tehdit ederek yapıyordu. Ne demişti; evlenmezsin ve gönül eğlendirdiği biri olursun. Bu çok iğrenç bir düşünceydi. Oğlunun evlenmek istediği biriyle nasıl böyle konuşabiliyordu ki? Ağlamam iyice şiddetlendiğinde dışarıdan kapı yumruklanmaya başladı. ‘’Alev, aç şu kapıyı, konuşacağız.’’ ‘’Rahat bırak beni!’’ diye bağırdım. ‘’Bana kapıyı kırdırma.’’ ‘’Ağabey, biraz rahat bırak.’’ diyen Ada’nın sesi geldi. ‘’Karışma Ada. Odana git.’’ Derin ona da bağırmıştı. Bu evden bu defa gerçekten çekip gitmek istiyordum ama bunu yaparsam da dışarıda bekleyenler vardı. ‘’Alev, kapıyı aç yoksa kıracağım.’’ ‘’Defol. Seni görmek istemiyorum.’’ Hıçkırıklarım arasında sesim boğuk çıkmıştı ama duyduğuna emindim. Kapıya sertçe tekme attığında kulaklarımı kapadım ve ağlamaya devam ettim. Patlama sesini kulaklarımı kapatmama rağmen net bir şekilde duydum. Kapının kilidi parçalanmıştı ve elindeki silahla içeri girdi. Onu bu şekilde görünce korkularım tekrar su yüzeyine çıkmaya başlamıştı. Olduğum yere doğru gelirken silahı belindeki yerine koydu. ‘’Konuşacağız dedim ve konuşacağız.’’ Ellerimi tutup kulaklarımdan çekti. ‘’Anlıyor musun? Konuşacağız. İki medeni insan gibi.’’ Oturduğum yerden kalkıp göğsünden ittim. ‘’Siz medeniyetten ne anlarsınız? Babanın bana söylediklerinden haberin var mı?’’ ‘’Sana halledeceğim dedim. Neden bana zaman tanımıyorsun?’’ ‘’Halledeceksin öyle mi? Baban düşüncelerini gayet iyi biliyor ve bunu yaptığında başıma ne geleceğini de açıkça dile getirdi.’’ ‘’Sana ne söyledi?’’ ‘’Sanane!’’ diye bağırdım ve gitmek için birkaç adım attığımda tutup sertçe geri çekti. ‘’Sana ne söyledi?’’ ‘’Bırak beni!’’ dediğimde kolumdaki parmakları daha da sıkılaştı. ‘’Soruma cevap ver. Sana ne söyledi?’’ ‘’Ne fark eder ki?’’ ‘’Bir kez daha sormayacağım. Ne söylediğini hemen anlat!’’ Sesi sertti. Öfkesinin buharları bedeninden yayılıyordu. ‘’Çok mu merak ediyorsun? Söyleyeyim; işimden ayrılmayacaksam seninle sadece sevgili olarak kalırmışım ve böylece gönül eğlendirdiğin birinden öteye geçmezmişim. Eğer arkasından iş çevirip kendi istediğimizi yaparsak da bu ülkede hiç kimse bana çalışmam için iş vermezmiş. Hepiniz iğrençsiniz Derin. İğrenç hayatlara sahip, iğrenç insanlarsınız.’’ ‘’Bu sözleri söyledi mi?’’ Yüzündeki her kas öfkeyle seğiriyordu. ‘’Söyledi mi?’’ diye öyle bir bağırdı ki olduğum yerde havaya sıçrayıp birkaç adım geri gittim. Bağırmasına Ada’da gelmişti. ‘’Ağabey!’’ dediğinde Derin arkasını dönüp hışımla odadan çıktı. Ada arkasından giderken ben olduğum yere çökerek ağlamaya devam ettim. Bir süre sonra Ada geri geldi. ‘’Kıyamet kopacak.’’ dedi. ‘’Telefonunu ver. Annemi aramalıyım.’’ ‘’Çantamda’’ dedim gözyaşlarımın arasında. Çantamdan telefonu çıkarıp birini aradı. ‘’Anne, benim Ada. Ağabeyim geliyor. Ona engel ol ya da babamı evden gönder. Hangisini yapabilirsen.’’ Telefonu kapattığında yanıma geldi. ‘’Alev, sen ne yaptın?’’ diyerek yere oturdu. Sesi korku doluydu. ‘’Ben bir şey yapmadım. Her şeyi söyleyen babandı.’’ ‘’Sen az önce ağabeyimi cehenneme gönderdin. Sana olan zaafının farkında değil misin? Babam bizim karşı çıkabileceğimiz bir insan değil ve ağabeyim başına gelecekleri umursamadan senin akıttığın şu gözyaşlarının hesabını sormaya gidiyor.’’ ‘’Ada siz gerçekten iyi misiniz? Baban bana neler söyledi! Onun emirlerini dinleyecek bir köpek yavrusu değilim.’’ ‘’Ağabeyimle evleneceksen o köpek yavrusu olacaksın. Annemin olduğu gibi, benim olduğum gibi, sevdiğin adamın olduğu gibi.’’ Ada’yı ilk kez bana bağırırken duyuyordum. ‘’Bunu aklına iyice sok. Evlenmek için önüne koyduğu şart işten ayrılmansa bunu yapman akıllıca olur. Aksi halde arkanı dön ve git. Ağabeyime acı çektirme. Seni sevse de buna göz yummam.’’ ‘’Ada yalnız kalmak istiyorum. Yoksa kavga edeceğiz.’’ ‘’Alev, sadece bir saat, bir saat sonra ağabeyim bu eve girdiğinde muhtemelen çektiği acılardan ayakta zor duruyor olacak. Eğer, babama boyun eğmeyeceksen ona yaklaşma ve eşyalarını toplayıp bu evden git. Aksi halde o acıların devamı olacaktır.’’ Odadan çıkıp gittiğinde saçlarımı yolmamak için kendimi zor tutuyordum. Bu hayat bana çok zor geliyordu ve kalbime hissettiği duygular için çok kızgındım. Sevecek başka adam bulamamış mıydı? Neden böyle birini sevmek zorundaydı ki? Bir saat gözlerim şişip kapanana kadar ağladım. Dışarıdan gelen araba sesiyle aklıma Ada’nın söyledikleri gelince oturduğum yerden kalkıp bahçeye çıktım. Arabadan inen Derin’e baktım. Yüzünde morluklar vardı. Kollarındaki yaralardan kan sızıyordu. ‘’Derin!’’ diyen korku dolu sesle koştum. Konuşmama fırsat vermeden sıkıca sarıldı. ‘’İstemediğin hiçbir şeyi yapmayacaksın ve sen asla benim gönül eğlendirdiğim biri olmadın.’’ ‘’Sana ne yaptı? Çok canın yanıyor mu?’’ Kollarından geri çekilip yaralarına bakmak istedim ama izin vermedi. ‘’Ben iyiyim. Sadece bir daha ağlama.’’ ‘’Benim yüzümden.’’ dediğimde gözyaşlarım bir kez daha akmaya başladı. ‘’Hayır, düşünme böyle. Sen benim her şeyimsin Alev. Babamda olsa sana bu şekilde davranmasına izin vermem. Sonucu ne olursa olsun.’’ ‘’Özür dilerim.’’ dediğimde daha sıkı sarıldı. ‘’Bu sözleri bir daha duymak istemiyorum.’’ Bütün gece Derin’in yanında uyumadan oturmuştum. Yaraları acı veriyorsa bile belli etmemişti. Her şey normalmiş gibi davranıyor ve ne düşündüğünü belli etmiyordu. Sadece ben ne istiyorsam onun olacağını söyleyip duruyordu. Ağlamaktan bütün yüzüm şişmişti. Babasının korkutucu olduğunu biliyordum ama kendi oğluna bunu yapacağını düşünmemiştim. Derin mutlu olmam için her şeyi yapardı, bunun için tüm acıları çekmeye hazırdı ama ben buna razı gelemezdim. Sevdiğim adama göz göre göre acı çektiremezdim. Eğer, babasıyla aynı düşüncede olsaydı bir saniye bile yanında durmaz tüm sevgime rağmen çekip giderdim ama o babası gibi değildi. Onu bırakmak istemiyordum. Bana olan sevgisini de onu da çok seviyordum ve ona acı çektirmek de istemiyordum. Ada haklıydı iş konusunda diretirsem bu çekeceği ilk acı olmayacaktı. İstemesem de ne yapacağımı biliyordum. Yanımdakini uyandırmadan odadan bahçeye çıktım. Ali dışarıda sigara içiyordu. Yanına gittiğimde benden gelecek emri bekledi. ‘’Beni Cemal Bey’in evine götür müsün?’’ dediğimde bakışları kısa bir an eve kaydı. ‘’Derin Bey’in bilgisi var mı?’’ Dünkü halini oda görmüştü ve sebebini az çok bildiğini düşünüyordum. ‘’Hayır, söylersem bana engel olur ama babasıyla arasına bu şekilde giremem.’’ Tedirgince kıpırdandı. ‘’Cemal Bey’in karşısına çıkmak iyi bir fikir değil.’’ ‘’Karşısına çıkmayacağım. Ona istediğini vereceğim. Gerçekten sorun çıkarmak için gitmiyorum. Yardımcı olursan sevinirim.’’ Başıyla onayladığında çok geçmeden yanına iki araba dolusu adam daha aldı ve yola çıktık. Cesaretimi kaybetmeden bunu yapmalıydım aksi halde işler daha da sarpa saracaktı. Yol hiç bitmeyecekmiş gibi gelmişti ama sonunda eve varmıştık. Arabadan inip eve girdiğimde annesi beni görünce şaşırmıştı. ‘’Cemal Bey evde mi?’’ dedim. ‘’Çalışma odasında. Alev, lütfen yeni bir sorun çıkarma. Oğlum dün gece yeterince acı çekti.’’ ‘’Öyle bir niyetim yok.’’ dedim ve çalışma odasına ilerledim. Kapıyı tıklatıp bekledim. ‘’Gel!’’ diyen tok sesle içeri girdim. Beni görünce şaşırmıştı. Beklemediğinden emindim. Özellikle de dün geceden sonra. Yanına yaklaştığımda ağlamaktan şişmiş yüzüme dikkatlice bakıyordu. Masanın üzerinde duran boş kağıdı gösterdim. ‘’Alabilir miyim?’’ dediğimde başıyla onayladı. Kağıdı aldıktan sonra kalemlikte duran kalemlerden birine uzandım. İstifa dilekçemi yazmaya başladığımda her harfi yazmak işkence gibi geliyordu. Kalemin mürekkebi kağıdı boyadıkça kendimden uzaklaşıyordum ve bunu Derin’in acı çekmemesi için yaptığımı kendime hatırlatıp duruyordum. En son imzamı attığımda dilekçeyi alıp önüne bıraktım. ‘’İstediğiniz zaman verirsiniz.’’ dedim. ‘’Ve lütfen benimle ilgili meseleleri benimle çözün, oğlunuza acı çektirmeyin.’’ Dilekçede yazanlara dikkatle baktıktan sonra. bakışları tekrar yüzüme döndü. ‘’Oğlum kendisi için en doğru kişiyi bulmuş ama bir kadına söz geçiremiyorsa cezasını da çekmeyi bilecek.’’ Cevap vermedim. Yeni bir tartışma istemiyordum. Masanın ardındaki sandalyesinden kalkıp olduğum tarafa geçti ve orta tarafta duran deri koltuğu gösterdi. ‘’Otur!’’ Sessizce gösterdiği yere oturdum. Kendisi de karşıma oturdu ve ‘’Lale!’’ diye gür bir sesle bağırdı. Kapı açıldığında içeriye çalışanlardan biri girdi. ‘’Bize iki tane şekerli kahve yap.’’ Sözlerinden sonra kapı kapandı. Çok geçmeden iki fincan kahve önümüzde duruyordu. ‘’Annenle ne zaman tanışacağız?’’ dediğinde yüzüne bakıp kaldım. Bu kadar olayın üzerine tek soracağı bu muydu? ‘’Söylediğimde bu kadar şaşılacak bir şey yok. Öylece gidip kendi başınıza nikah kıyacak değilsiniz. Gelinim olacaksan şanıma yaraşır bir düğünle olacaksın.’’ ‘’Ben, yani annem Derin’i bilmiyor.’’ diyebildim sadece ve boğazımı yumuşatmak için kahveden bir yudum aldım. ‘’Sen mi konuşursun yoksa eşim mi konuşsun?’’ En azından bir konuda tercih hakkını bana bırakmıştı! Şaka gibiydi! ‘’Ben konuşurum.’’ dedim. ‘’Sadece yazı geçirmek için yaylaya gittiler ve telefon çekmediği için ulaşımım yok. Yaz bitene kadar beklemem gerekecek.’’ ‘’Annen gerçeği bilmesin.’’ dediğinde oldukça ciddiydi. Zaten böyle bir niyetim de hiç olmamıştı. ‘’Aklımdan geçmemişti.’’ ‘’İyi!’’ Kahvesinden büyük bir yudum aldı. Adamın her hareketinden otorite yayılıyordu. ‘’Oğlum sana karşı yumuşak olabilir ama beni oğlumla karıştırma. Sözüme karşı gelinmesini sevmem. Bir şey olacak dersem o öyle ya da böyle olur.’’ ‘’Fark ettim.’’ dediğimde bakışları keskinleşti. ‘’Bu söylediklerim ses tonu için de geçerli.’’ ‘’Özür dilerim Efendim. Kurallarınızı öğrenmeye çalışıyorum.’’ Sesimi oldukça yumuşak tutmuştum. Kendimden çok fazla ödün veriyordum ama bunları Derin için yapıyordum. Onun sevgisi için yapıyordum ve yine onun bana hissettiği sevgiden dolayı babasından acı çekmemesi için yapıyordum. Onaylayan bakışlarla baktı ve kahvesinden kalan son yudumu içti. ‘’Düğün için istediğin özel bir şey var mı; ev, araba, mücevher?’’ ‘’Hayır!’’ dedim hemen. ‘’Ne Derin’den ne de sizden herhangi bir şey istemiyorum.’’ Karşımda oturan kendi oğluna acı çektirecek kadar kötüydü ama istediği olduğunda bir anda melek gibi davranmaya başlıyordu. Böyle bir babam olsun gerçekten istemezdim. Derin ve Ada için üzülüyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD