Sabah hep beraber kahvaltı yaparken Derin karşımda sürekli bana bakıyordu. Bacak aramda hissettiğim basınçla geri sıçrayınca elimdeki çayı üzerime döktüm. Neyseki fazla sıcak değildi. ‘’Buz getirin.’’ diyen Ada’ya ‘’Gerek yok. Sıcak değildi.’’ dedim. Derin’e ağzıma gelen küfürleri savurmak istesem de Ada olduğu için susuyordum. O ayağının benim bacak aramda işi neydi ki?
Karşımdaki keyfini bozmadan yüzünde gevrek bir gülümsemeyle kahvaltısını yapmaya devam ediyordu.
‘’Gerçekten araya girip şu kızı utandırmayayım diyorum ağabey ama en azından yanımdayken şu eline ayağına hakim mi olsan? Hani ben senin kardeşinim ya.’’ Ada ben bir şey söylemesem de olanı fark etmişti.
Derin uzanıp saçını çekti. ‘’Seni sokaklardan ne hallerde topladığımı anlattırma şimdi bana.’’
‘’Ağabey kardeş ikiniz de susup sadece kahvaltınızı mı yapsanız?’’ dedim öfkeyle ve üzerimi değişmek için odaya çıktım.
Tekrar geri indiğimde kahvaltı yapacak iştahım kalmamıştı ve yüzlerine bakmadan doğruca bahçeye çıkıp kenardaki koltuklara gidip oturdum. Emel yanıma geldiğinde ‘’Bir isteğiniz var mı?’’ diye sorunca kahve istedim.
Yalnızlığım birkaç dakika sürdü ve gelen yanıma oturup kolunu omzuma sarmak için uzanınca uzaklaştım. ‘’Deneme bile. Çok sinirliyim.’’
‘’Abartmıyor musun?’’ dedi.
‘’İnsanların içinde bana karşı davranışlarına dikkat et.’’
‘’Olur, ederim.’’ Tekrar yaklaşıp kolunu omzuma sardı.
‘’Fazla kolay kabullendin.’’ dediğimde gülümsedi.
‘’Yalnız kalınca acısını fazlasıyla çıkartacağım için sorun olmayacaktır.’’ Cevap verecekken çalan telefonu araya girdi. Çağrıyı cevapladığında biriyle uzun bir süre konuştu. Eli sürekli saçlarımla uğraşıyordu. Bir tutamı parmağına dolamış onunla oynuyordu.
Emel kahve getirdiğinde benden önce davranıp aldı ve bana uzattı. Kahvemden bir yudum içerken telefonunu kapamıştı. ‘’Akşam bir arkadaşımın yanına gideceğim.’’
‘’Evden çıkmayıp dinlenecektin.’’ dedim.
‘’Abdullah meselesini konuşacağız. Rıdvan sevdiğim ve güvendiğim biri. Abdullah ile onunda bir geçmişi var ne yapabiliriz diye biraz beyin fırtınası yapacağız. Sen de gel. Karısını seversin.’’
‘’Size engel olmak istemem.’’
‘’Saçmala Alev. Biz konuşurken Buse’yle oturup laflarsınız işte. Sana da değişiklik olur.’’
‘’Sorun olmayacaksa olur.’’ dedim. Kahvemden bir yudum daha aldığımda bahçe kapısı açıldı ve içeriye bir araba girdi. Derin arabayı görünce ‘’Siktir! Kesin vurulduğumu öğrendi.’’ dedi ve yanımdan kalkıp arabaya ilerledi.
Gelenin kim olduğunu anlamaya çalışırken arabanın kapısı açıldı ve içinden bir kadın indi. Yaşı vardı ama oldukça bakımlıydı. Yaşına rağmen yüksek topuklu ayakkabı giymişti. Kulağındaki büyük küpeler hareketleriyle sallanıyordu.
Derin’e sıkıca sarıldı. ‘’Neden bu kadar geç haberim oluyor?’’ Sesi sitemkardı.
‘’Abartmasan anne.’’
Anne lafıyla ağzımdaki kahveyi yutmakta zorlandım. Ada’nın koşarak evden çıktığını gördüm. Kadına sarıldı mı kucağına mı atladı ayırt etmek güçtü. Kadın kızının poposuna vurdu. ‘’O kadar özlediysen eve gel Sıpa. Ağabeyinin evinden çıkmıyorsun.’’
‘’Babamı çekmektense ağabeyimi çekmeyi tercih ederim. En azından ona karşılık verebiliyorum.’’
‘’Vurulmana sebep olan kişiyi görmek istiyorum.’’ dediğinde Derin’in bakışları bana yöneldi. Annesi de onun baktığı yere bakınca oturduğum yerden kalktım. Olduğum yere geldiler. ‘’Anne Alev, Alev annem Efsun.’’ Derin’in sözleriyle ‘’Memnun oldum efendim.’’ dedim. Başıyla onayladı.
‘’Emel nerede? Bir kahve yapsın.’’ diyerek karşıma geçip oturdu. İki kardeşin rahatlığı anneden mi geliyordu diye merak etmeden duramadım.
Çok geçmeden masaya dört fincan kahve geldi. ‘’Anlatın bakalım? İşler nasıl bu kadar büyüdü?’’
‘’Anne ne zamandan beridir işlere karışıyorsun?’’
Derin’in sözlerine annesinden cevap geldi. ‘’İşlerini sormuyorum. Biri için kendini silahların önüne atacak kadar ne zaman aşık olduğunu soruyorum.’’
‘’Uzun hikaye.’’ Derin’in kolu omzuma sarılınca geri çekilmek istedim ama izin vermedi.
Annesinin bakışları bana yöneldi. ‘’Oğlumun yaptığı işleri biliyorsun değil mi?’’
‘’Evet efendim.’’ dedim.
‘’Olduğu gibi kabul edebildin mi?’’
Bir kez daha ‘’Evet.’’ dedim.
‘’Ya çok aptalsın ya da oğluma gerçekten çok aşık olmuşsun.’’
‘’Sanırım ikisinden de biraz.’’ Bu defa gülümsedim.
‘’Başka türlü bu hayata katlanamazdın.’’
‘’Anne buraya sorguya mı geldin? Kızın başına zabıta gibi dikildin.’’ Ada araya girmişti. ‘’Biraz daha devam edersen dırdırcı kaynana ünvanını hak edersin.’’
Efsun Hanım bana baktı. ‘’Derin’le birlikte olacaksan yanında Ada’yı da kabullenmen gerekecek. Biz evlat diye seviyoruz işte ama senin seçim şansın var.’’
Sözleriyle güldüm. Derin cevap verdi. ‘’Biraz geç kaldın. Ada kendisine benzeteli çok oldu.’’
‘’Alt tarafı bir kez sarhoş olduk.’’
Ada’nın söyledikleriyle annesi kızına sert bir bakış attı. ‘’Kızı tanıştığın gibi sarhoş mu ettin? Ada gerçekten şu hayatta seninle baş edebilen tek kişi baban ve Derin neden seni hala yanında tutuyor anlayamıyorum.’’
‘’Çünkü ağabeyim senin gibi acımasız değil.’’
‘’Alakası yok.’’ Derin kardeşine baktı. ‘’Alev ısrar etmeseydi şu an babamın yanında olurdun.’’
‘’Sağolun ya. Ne sevgi dolu bir ailesiniz.’’
Efsun hanım kızını kendine çekip sarıldı. ‘’Seviyoruz, seviyoruz da sen o sevgiyi her türlü suistimal ettiğini biliyorsun.’’
‘’Arkasını toplamak bize düşüyor işte.’’ Derin kardeşine bakarken eli omzumda hareket edip duruyordu.
Konuşma saatlere yayıldı. Sonra hep beraber öğle yemeği yedik. Annesini sevmiştim. Onun rahatlığı benim de çekincelerimi alıp götürmüştü. Yemekten sonra biraz daha sohbet ettik ve eve gitmek için yanımızdan ayrıldı.
Yalnız kaldığımızda sevdiğim adamın kolları arasındaydım. ‘’Ani oldu.’’ dedi.
‘’Anneni böyle beklemiyordum. Babanla ilgili anlattıklarından sonra daha sessiz, ağırbaşlı birini hayal etmiştim.’’
Gülümseyince sakalları yanağıma sürtündü. ‘’Babamın işlerine karışmaz doğru ama genel olarak karakteri Ada’nın olgunlaşmış hali gibi. Bence ikisi de yaşadığı ortama uyum sağlamak için böyle bir karaktere bürünmüş durumdalar. Babamın hayatı benimki kadar sakin değildi. Sürekli tehlike altındaydık, eve yılda birkaç kez baskın olurdu. Pek de iyi olmayan arkadaşları gün aşırı eve gelip giderdi. Babam işleri öğretmek için beni hep yanında tutardı belki bu yüzden yaşadıklarımdan pek etkilenmezdim ama annem ve Ada için öyle değildi.
O adamlar eve her geldiklerinde odaya çıkıp onlar gidene kadar beklemek zorunda kalırlardı. O anlarda olası bir çatışma çıkar mı diye korktuklarına eminim ya da baskın olduğunda ben babamla elimde silah o çatışmanın içinde olurdum. O anların verdiği adrenalinle pek korku hissetmezdim ama onlar yine bir odada korkuyla beklerlerdi.
Ada’ya yaptıkları için kızıyorum ama bu kadar zaman ona arka çıkmamın tek nedeni bu. Tüm o anlarda korkuyla beklerken neler hissettiğini tahmin edemiyorum. Bir yerden sonra da böyle vurdumduymaz, umursamaz, kafasına eseni yapan biri haline geldi. Eve baskın olduğunda odada beklemek yerine eline silah alıp bize katılmaya başladı. Kendini korumayı öğrenmek istiyordu ben de istediğini ona verdim.’’
‘’Öyle bir evde yaşamak zorunda olmak çok kötü olmalı. Ben bu yaşımda gördüklerime dayanamadıysam o yaşta hiç kaldıramazdım.’’
Eli sırtımda hafifçe hareket etti. ‘’Yaptıklarım kötü olabilir ama babamın hayatının yanında çok sakin ve güvenli bir hayata sahibim. İşleri bana tamamen devrettiğinde daha önce yaptığı bir çok şeyi geride bıraktım.’’
Cevap vermedim. Benim için şimdiki hayatı da çok kötüydü. Bir süre daha sessizce sarmaş dolaş oturduk. ‘’Ne zaman gideceğiz?’’
Kolundaki saate baktı. ‘’Birazdan çıkarız.’’
‘’Hazırlanayım o zaman.’’ dedim ve kollarından sıyrılıp odaya çıktım.
Üzerimdeki kıyafetleri değişip hafif bir makyaj yaptım. Geri indiğimde beni bekliyordu. Yanına gidip bahçede hazır bekleyen arabaya doğru ilerledik. Bu defa tek değildik. Arabada bizim dışımızda iki kişi daha vardı ve arkamızdan bir araba daha bizi takip ediyordu. İşi şansa bırakmak istememişti.