Başımın ağrıdan ikiye ayrılacağını hissediyordum. Biraz rahatlatabilmek için saçlarımı kökünden tutup sıktım ve yatağın içinde kıvrılıp kaldım. Kapının sesini belli belirsiz duymuştum. ‘’Ağrı kesici getirdim.’’ diyen sesle gözlerimi açtım. Derin elinde su ve ilaçla bekliyordu.
En son hatırladığım Ada’yla oyun oynayıp içki içtiğimizdi. Sonrası yoktu. Yanımda bekleyeni ne kadar kovmak istesem de duyumsadığım acı ağır basıyordu. Elindeki ilacı ve suyu alıp içtim. Bardağı geri verdiğimde tekrar yatağa yattım ve gözlerimi kapadım.
Gözlerimi tekrar açtığımda başımdaki ağrı yok gibiydi. Ne kadar uyumuştum bilmiyordum ama ilaç etki edecek kadar uzun olmalıydı. Yataktan kalktığımda doğruca banyoya gittim.
Musluğu açıp yüzümü yıkadım. Aynada kendimi görünce korkmuştum. Gözlerim kıpkırmızıydı. Gerçekten neden bu kadar çok içmiştim ki?
Odadan çıkıp Ada’nın odasına gittiğimde içeriden bağırış sesleri geliyordu. Kapıyı açtığımda ağabey kardeş bana baktılar. ‘’Al işte suç ortağın da geldi.’’ Derin’in sesi çok öfkeliydi. ‘’Nasıl bu kadar sorumsuzca davranabiliyorsun?’’ Sözleri kardeşineydi.
‘’Hadi Alev tehlikenin farkında değil. Bana olan öfkesinden gözü başka bir şeyi görmüyor ama sen hepsini biliyorsun. Ya eve baskın yapsalardı? Adamlar sizin sarhoş halinizle mi uğraşacaktı yoksa gelenlerle mi çatışacaktı?’’
Derin’i hiç böyle öfkeli görmemiştim. Kardeşine defalarca kızmıştı ama hiçbiri bu kadar değildi.
‘’Ağabey yeter! Başım zaten ağrıdan çatlıyor bir de sen gelmiş bağırıyorsun.’’
‘’Evden giderken Alev sana emanet dedim. Böyle mi koruyorsun?’’
‘’Gördüğün gibi ikimizde gayet iyiyiz.’’ Bağırmalarından olduğum yerde kalmıştım. Nasıl hareket edeceğimi bile bilemiyordum.
‘’Eşyalarını topla Ada bugün babamızın evine gideceksin. Seninle birazda o uğraşsın. Sürekli arkanı toplamaktan bıktım.’’
‘’Babamın yanına dönecek kadar kafayı yemedim. Beni istemiyorsan pasaportumu ver. Geldiğim yere dönerim.’’
‘’Bugün babamızın evine gidiyorsun. Son sözüm bu. İster kendi isteğinle git istersen zorla götüreyim. Seçim senin.’’
‘’Gitmeyeceğim.’’
Derin arkasını dönüp hışımla odadan çıktı. Ada yanıma geldi. ‘’Alev ağabeyim seni dinler. Babamın yanına gidersem bırak evi odamdan bile çıkmama izin vermez. Zaten son olaylardan dolayı sinirliydi ağabeyimin hatırına susuyordu. Şimdi öylece önüne atarsa babamın elinden kurtulamam.’’
İç çekip odadan çıktım ve Derin’in arkasından gittim. Odasının kapısını kapatacakken engel oldum. Beni gördüğünde şaşırmıştı ama bir şey söylemedi.
Ardından odaya girdim. ‘’Ada’yı gönderme.’’ dedim.
‘’Bu konuya karışma.’’ İlk defa benimle bu kadar sert konuşuyordu.
‘’Bu evden çıkmama izin vermeyeceksen arkadaşlık yapacağım tek insandan da beni mahrum etme.’’
Duvara sert bir yumruk atıp bana döndü. ‘’Anlamıyorsun değil mi Alev? Dışarıda nasıl bir tehlike olduğunun ayırdına varamıyorsun. Bana o kadar öfkelisin ki başka hiçbir şeyi umursamıyorsun. O adamın eline düştüğün an sana acı çektirir ve beni kendi işleri için bir maşa olarak kullanır.
Bu tek bir işle de kalmaz. Eğer bu olursa, seni ya da Ada’yı eline geçirirse ulaşamayacağım bir yerde saklar ve belki de yıllarca sizin hayatta kalmanız için istediği her şeye boyun eğmem gerekir.
Ada bütün tehlikenin farkında. Bana bu kadar kızgınken o köye seninle gelmeyi neden kabul etti sanıyorsun? Abdullah’tan bir hamle bekliyordum ve sen benimle gitmeyi kabul etmeyince seni korumak için yanında geldi.
Kardeşim aklına eseni yapar, çoğu zaman tehlikeyi göz ardı eder ama gücüne de yeteneklerine de güveniyorum. Aksi olsaydı seni ona emanet edip öylece bırakmazdım.’’
Ses tonu hiç azalmamıştı. Bütün sözleri bağırarak söylemişti. ‘’Göndermek zorunda değilsin. Bu kadar güveniyorsan bırak yanımda kalsın.’’
‘’Hayır, gidecek. Evde olmadığımı bile bile tehlikenin farkında olarak ikinizi de sarhoş etmeyi başardı. Sürekli başınızda nöbet tutamam. Bu belayı çözmek için sahaya çıkmam gerek.’’
‘’Sen olmayacaksan ve söylediğin kadar tehlikedeysem Ada’nın yanımda kalması daha iyi olmaz mı? O gün babanın yanına hem beni hem kendisini yara almadan ulaştırmadı mı? Bunları göz ardı edemezsin.’’
Ada’nın korkusuz olduğunu anlamam için onunla geçirdiğim zaman yetmişti ama söz konusu babası olunca korkuyordu ki bu da babasının gerçekten korkulacak biri olduğu anlamına geliyordu.
‘’Yaşadıklarım beni boğuyor. Her şey kötü bir rüya gibi ve bu evde sıkışıp kaldım. Ada’da giderse tamamen yalnız kalacağım.’’
‘’Dün yaşananların tekrar yaşanmasına göz yumamam.’’
‘’Dün içmem için kardeşin zorlamadı. Bir kez daha bunu teklif ederse geri çeviririm ve ona da engel olurum. Böylece ikimiz de ayık kalırız.’’
‘’Gerçekten tam bir bela. Sana olan zaafımı bildiği için benimle konuşman için seni gönderdi. Çocuksu hallerine inanıp da zekasını küçümseme.’’
‘’Gönderecek misin?’’ dedim ısrarla.
‘’Düşüneceğim.’’
Odadan çıkacakken durdurdu. ‘’Sadece bunu konuşmak için mi geldin? Başka söyleyeceğin hiçbir şey yok mu?’’
‘’Bütün sözlerimi tüketen sensin.’’
‘’Alev sevgime inanman için ne yapmam gerek?’’
‘’Sana inanmam için gerçek seni tanımam gerek Derin. Senin kim olduğunu anlattıklarına dayanarak düşünmeye çalışıyorum ama hayal gücüm bir yerden sonrasına izin vermiyor. Anlattıkların çok uçuk şeyler. Hangisi doğru, hangisi yalan ayırt edemiyorum. Sana olan sevgimi inkar edemem ama tek başına sevgi yeterli olmuyor. Sen bu ilişkiye yalanlarla başlayarak zaten çürük bir temel attın. Şimdi neden yıkılmasına şaşırıyorsun ki?’’
Sızlayan kalbimi görmezden gelmeye çalıştım. ‘’Bu evden çıkmama izin verseydin bir daha beni göremezdin bunun farkındasın.’’
‘’Farkındayım Alev ve bunun olmaması için her yolu denemeye hazırım.’’ Cevap vermeden odadan çıktım.
Odadan bir daha ayrılmamıştım. Yine düşüncelerimle baş başaydım. Odanın kapısı hızlıca açılınca havaya sıçradım. ‘’Gidiyoruz.’’ diyen Derin’e baktım.
‘’Nereye?’’ Tehlikede miydik? Bahsettiği adam mı gelmişti?
Birkaç adımda gelip karşımda durdu ve uzanıp elimi tuttu. Geri çekmeye çalıştım ama izin vermedi. ‘’Sana gerçek beni göstereceğim.’’
Elimden tutup çekince arkasından yürümek zorunda kaldım. Bahçeye çıktığımızda arabaya ilerledik. Kapıyı açıp bekledi. ‘’Bin!’’
‘’İstemiyorum.’’ dedim.
‘’Alev, neye inanacağını bilmediğini söylemiştin. Kendin görmeni istiyorum. Aksi halde sana söylediğim hiçbir şeye inanmayacaksın.’’
Her ne gösterecekse buna hazır mıydım bilmiyordum ama gerçeklerin getireceği ağırlıkla yavaşça arabaya bindim. Yanıma oturduğunda ‘’Dışarı çıkmam güvenli değil sanıyordum.’’ dedim.
‘’Yanında ben varım.’’
Sözlerinin üzerine söz söylemedim ve gecenin karanlığında yolda ilerledik.