Havuzdan çıktığımızda hem çok yorulmuştum hem de çok mutluydum. Bulutların üzerindeymişim gibi hissediyordum. ‘’Eve mi dönmek istersin yoksa bir yerde yemek mi yiyelim?’’
‘’Yemek güzel fikir ama eğer sorun olacaksa eve dönelim. Uzun zamandır dışarıdayız.’’ Abdullah’ın varlığı bir an bile aklımdan çıkmıyordu.
‘’O zaman yemek yiyelim.’’
Bir süre daha yol gittikten sonra lüks bir restorana girdik ve küçük bir masaya oturduk. Siparişlerimiz geldiğinde iştahla yemeye başladım. Bütün gün yüzmek bütün enerjimi almıştı ve fazlasıyla acıkmıştım.
Bakışlarım arada parmağımdaki yüzüğe kayıyordu. Su damlası şeklindeydi ki teklifi yaptığı zamanı ve yeri hatırlatmak için anlamlı olmuştu. ‘’Tamamen yasal yollardan.’’ dediğinde bakışlarım yüzüne çevrildi. Açıkçası bu hiç aklıma gelmemişti. Mücevherat kaçakçılığı yaptığını söylemişti ve yüzüğe bakıp durmamı buna bağlamıştı ama ben bunu hiç düşünmemiştim. Gerçek kimliğini gittikçe kabulleniyordum ve bu biraz korkutucu geliyordu.
‘’Bunu düşünmemiştim.’’ dedim. ‘’Sadece öylesine bakıyordum.’’
‘’Alev,’’ masanın üzerinden uzanıp elimi tuttu. ‘’Benimle olmanın getirilerinin tam olarak farkında mısın?’’
‘’Evet, hepsinin farkındayım. Verdiğim cevaptan pişman değilim. Gelecekte de pişman olmayacağım. Yaptıklarını onaylamıyorum ama bu seni sevmeme engel olmuyor.’’
‘’Bazen istemediğin şeylere seni zorlayacağım, benden kaçıp gitmek istediğinde izin vermeyeceğim. Fazla korumacı davranıp seni bunaltacağım. Bunlara da katlanacak mısın?’’
En azından açıkça söylüyordu. Evlenene kadar istediğim gibi davranıp sonrasında davranışlarını değiştirebilirdi. Zorlanacaktım bunu inkar edemezdim ama Derin anlayışlıydı. Beni bir şeyler için zorlarken bile bunu beni rahat ettirerek yapacağını biliyordum.
Hayatının getirilerinden dolayı ondan defalarca nefret edip sonrasında tekrar sevecektim. Belki çok daha kötülerini yaşayacaktım ama kalbimde öyle büyük bir aşk vardı ki bunların hepsine gözü kapalı yürümeye hazırdım.
‘’Seninle olmanın neler getireceğini görebiliyorum. Sana evet dediğimde bunların hepsini kabul etmiş oldum.’’
‘’Evlilik konusunda sen nasıl istersen öyle ilerleyeceğiz çünkü karar bana ait olursa bu restorandan çıkıp doğruca nikah dairesine giderim.’’
Sözleriyle güldüm. ‘’Biraz ağır ol. Ben evet dedim ama izin istemen gereken biri daha var.’’
‘’Annen?’’ dediğinde onayladım. ‘’Bence beni sevecektir.’’ Yüzünde geniş bir gülümseme vardı.
‘’Gördüğü seni evet ama gerçek seni öğrenirse hapishaneye ziyaretine gelip temiz iç çamaşırı getiririm.’’
‘’Güzel kayınvalideceğimin canı sağolsun.’’ Gülmesine eşlik ettim.
Yemekten sonra eve dönerken bakışları sürekli dikiz aynasına kayıyordu. Bunu o kadar çok yapıyordu ki dikkatimi çekmişti. Birde normalden biraz daha hızlı gidiyorduk. ‘’Sorun mu var?’’ diye sordum.
‘’Takip ediyorlar.’’ dediğinde dönüp arkaya baktım. Arkamızda siyah bir araba vardı.
‘’Tehlikede miyiz?’’
‘’Ben yanındayken harekete geçmezler.’’
‘’Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?’’
Oldukça rahattı. ‘’Çünkü son defasında vurulduğumda senin için ölümü göze alacağımı fark etti. Benim yanımdayken kaçırmaya çalışırsa seni kurtarmak için ölümü umursamayacağımı biliyor ve ölü bir Derin’de işine yaramaz. Seni bir yerde tek bırakacak olursam o zaman harekete geçerler.’’
‘’Fazla korkutucu oldu.’’ dedim.
‘’Buna izin vermem. Korkma.’’
‘’Denerim.’’ dedim ve yola odaklanmaya çalıştım ama içimdeki korku devam ediyordu.
Yol bittiğinde ve eve girdiğimizde verdiğim nefesle omuzlarımın gevşediğini hissettim. Bu evin bu kadar güven verdiğini fark etmemiştim bile.
Arabadan indiğimde bahçedeki Ada’ya baktım. Ali ile birlikte karşısına birkaç adamı daha almış kâğıt oynuyorlardı. ‘’Gerçekten bir dakika bile rahat durmuyor.’’ diyen Derin arabayı gelen adamlardan birine teslim etti.
Derin’i fark eden adamlar oynadıkları kağıdı bırakıp ayağa kalktılar. ‘’İşinize geri dönün.’’ dediğinde hepsi gitti.
Ada ağabeyine baktı. ‘’Bütün gün yoktunuz ben de sıkıntıdan patladım.’’
‘’Sadece bu kadarla kaldığına şükrediyorum.’’ Derin eve yürümeye devam etti. ‘’Duş alacağım.’’ Son sözleri banaydı.
O eve girerken ben de kendimi Ada’nın karşısındaki boş koltuğa bıraktım. ‘’Duş alacağım diye sana söyledi bana değil.’’ dediğinde yüzüne baktım. Hala elindeki oyun kağıtlarıyla uğraşıyordu.
‘’Duydum.’’
‘’Bu; sen de yanıma gel demek. İstersen biraz daha açık tercümesini yapayım.’’
‘’Çocuk değil kendi yıkanabilir.’’ diyerek oturduğum yere biraz daha kuruldum. Gerçi benim de duş almam gerekiyordu. Bütün gün tuzlu suyun içinde kalmıştım ama öncesinde biraz dinlenecektim.
O elindeki kağıtlarla uğraşmaya devam ederken ben de parmağımdaki yüzükle oynayıp duruyordum. Teklif ettiği an aklıma geldiğinde yüzümde şapşal bir gülümseme oluştu. ‘’O yüzündeki sırıtış banyoya gidersen neler olacağını düşündüğün için mi?’’
‘’Ne alaka?’’ Sert bir bakış attım. ‘’Benimle böyle sapıkça konuşmayı bırak.’’ Rahatlığı insanı delirtirdi.
‘’Dökül bakalım neler oluyor? Yüzündeki gülümseme normal değil.’’
‘’Sen kağıtlarınla oynasana.’’
‘’Tek oynanmıyor. Ağabeyimin yanına gitmeyeceksen birlikte oynayalım.’’
‘’Gitmeyeceğim.’’ dedim üstüne basarak.
Oyun kağıtlarını bölüştürürken almak için uzandığımda dudaklarından bir çığlık fırladı. ‘’İnanmıyorum. Bu ne?’’ Eli elimi tutmuş parmağımdaki yüzüğe bakıyordu. ‘’Şimdi düşüp bayılacağım. Bu tahmin ettiğim şey mi?’’
Başımla onayladım. ‘’O gülümsemenin sebebini şimdi anladım. Nasıl oldu? Nerede oldu? Hangi sözlerle oldu? Tüm detayları anlat!’’
Nasıl olduğunu anlatırken dikkatle dinliyordu. ‘’İşte böyle.’’ dedim en sonunda.
‘’Alev, çok sevindim. Açıkçası ağabeyimin hep anlaşamayıp kavga edeceğim birini bulmasından korkmuştum. Sen olduğun için mutluyum.’’
‘’Teşekkür ederim.’’
‘’Peki, ne zaman düşünüyorsun?’’ Eli hala yüzüğün üzerindeydi.
‘’Bilmiyorum ama aceleye gelsin istemiyorum.’’
‘’Yalvarırım ağabeyimi biraz süründür de bana yaptıklarının intikamını al.’’ Sözleriyle güldüm.
‘’Düşünürüm.’’
Biz konuşmaya dalmışken Derin gelip yanıma oturdu. ‘’Çabuk döndün.’’ dediğimde hiç düşünmeden cevap verdi.
‘’Tek başına banyonun zevki olmuyor.’’
Yanaklarım kızarmaya başladığında Ada kıs kıs gülüyordu. ‘’Sana söylemiştim.’’ dediğinde oyun kâğıtlarından birkaçını kucağına attım. ‘’Sussana sen.’’
‘’Her neyse,’’ diyen Ada kucağına attığım oyun kağıtlarını alıp diğerlerinin yanına bıraktı. ‘’Ağabey yarın babama gidiyor muyuz?’’
Derin bir süre durdu sonra cevap verdi. ‘’Ben onu tamamen unuttum.’’
‘’Ben hatırlattım işte. Ne yapacağız?’’
‘’Gitmeme gibi bir seçeneğimiz yok.’’ Parmakları saçlarımla oynamaya başlamıştı. ‘’Babamın doğum gününde her yıl klasik aile yemeği için toplanırız.’’ Açıklaması benim içindi.
‘’Giderken Ali’yi burada bırakırsanız kendimi daha güvende hissederim.’’ dedim.
Derin saçımı hafifçe çekti. ‘’Burada kalacağını mı düşünüyorsun? Çıkar aklından! Benim ailem senin ailen.’’
‘’Babanın olduğu bir ortamda rahat edebileceğimi sanmıyorum.’’ Bakışlarım yüzüne çevrilmiş masum masum bakıyordu.
‘’Ağabeyime bakma öyle babamın yanında kimse rahat etmez. O yüzden sorun olmayacaktır. Gerçi beni azarlamaktan size saracak fırsatı bulabilir mi o da şüpheli.’’
‘’Bu rahatlatıcı gelmedi.’’ dedim.
‘’Fazla düşünmemeye çalış, ben öyle yapıyorum. Sadece yemek süresince görürsün sonra hep yaptığı gibi ağabeyimi alır çalışma odasına gider ve oradan bir daha çıkmaz. Yani onu çekecek kişi biz değiliz ağabeyim.’’
Derin’e acıyan gözlerle baktım. ‘’Senin için üzüldüm.’’ dediğimde parmağındaki saçımı daha sert çekti.
‘’Babam o kadar kötü bir insan değil. Davranışları Ada’ya özel ki fazlasıyla hak ediyor.’’
‘’Yine de gelmek istemiyorum.’’ dedim üstüne basarak.
‘’Yine de geleceksin ve bu konu tartışmaya kapalı.’’
‘’Bana emir vermekten vazgeç.’’ Sesim öfkeyle dolmuştu.
‘’Bazen istemediğin şeylere seni zorlayacağım demiştim ve sen de kabul ettin. Bu da onlardan biri. Geleceksin o kadar.’’ Ses tonu tartışmaya giden her yolu kapamıştı. Kesinlikle kendi isteğimle kabul etmiştim ama bunun için biraz erken olmamış mıydı!
‘’Uyuzsun!’’ dediğimde saçlarımdan öptü.
‘’Ayrıca banyo etmelisin. Çok tuzlusun ve biraz Pamuk kokuyorsun.’’
‘’Yapacağım ilk şey olacak.’’ dedim ve oturduğum yerden kalktım. Yüzüme sinsi bir bakış attığında ‘’Ve bunu tek başıma büyük bir zevk alarak yapacağım. Ama yapacağım ilk şey önce odanın kapısını sonra da banyonun kapısını kilitlemek olacak.’’ diyerek eve giderken arkamdan Ada’nın attığı kahkahayı duyuyordum.