Sabahın seherinden kalktı genç kız .Her zaman ki gibi ilk abdestini aldı namazını kılıp rabbine dua etti .Daha sonra bir bardak suyunu koydu çaydanlığı. Öyle pek yiyecek birşeyi yoktu zaten .Haftalık yaptığı poğaçasından bir tane aldı zaten pek birşey yemezdi . Çünkü alıcak parası yoktu. Öğrenci evinde beş kız yaşıyorlardı kimseyle. Konuşmaz , muhabbet etmezdi selam vermek dışında. Doktorluk okuyordu çocukluğunun mesleği söz vermişti annesine iyi bir insan olacaktı yetimdi annesi babası doğduğu gün trafik kazasında vefat etmişletdi.
Daha iki günlüktü sonra dayısı yedi yaşında a onu yetimhaneden almıştı . Yedi yaşında olmuştu ne olmuşsa . Keşke yetimhanede yetişseydim derdi en azından yetim olduğumu bilirdim annesi babasıyla kaçtığı için hiçbir zaman affetmemiş dedesi onu.Ailesine söz laf olmasın diye yedi yaşından sonra gelip almışlardı yeğitimhaneden. Bir gün yüzü görmemiş hep itilip kakılmıştı . Ona uğursuzun kızı derlerdi sığıntıydı herkesin başının belası kimsesi yoktu Allah'tan başka. Ne ona yardım edecek biri vardı .Ne başına okşayacak diye bir Allah'ın kulu yoktu. Çocukluğundan beri hep yetim olmakla kalmıştı . Azat abisi vardı dayısının oğlu onun dayısından gizli gizli arada bir aç bıraktıkları zaman yemek verirdi. Liseyi de zorunlu bitirdiği için üniversiteye kazandığında doktorluk kazanmıştı . Azat abisi bütün aileye karşı çıkmış onu üniversiteye göndermişti. Burada da kimsede. beş kuruş para almadan yaşamaya çalışıyordu. Hem okuyup hem bir lokantada bulaşıkçılık yapıyordu. Lüks bir restoranda kimseler haşır neşir olmaz kimseye bulaşmaz kimseyle konuşmaz bir arkadaşı olmayan yetim kızı Zelal ismi hayatta hiçbir zaman Zelal olmamıştı. Tek gayesi amacı okuyup kendi mesleğine eline almak kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmekti . Dedesi her Allah'ın günü bütün hizmetleri ona ettirir üstüne etmediği hakaret küfür kalmazdı. Dayısıda da keza öyleydi . Yengesi zaten nefret ederdi ondan birde kuzeni Rümeysa vardı. Azat abisi ne kadar sevse Rümeysa o kadar nefret ederdi.cocukken devamlı birşeyler kırar suçu Zelal’e atar bütün dayağı o yerdi Rümeysa evin prensesi bir lafı iki edilmez Zelal'e ise günde bir defadan fazla yemek verilmezdi. Kaç kez açlıktan bayıldı kaç kez Rümeysa yüzünden günlerce dayak yiyip aç bırakıldı sayısını bile bilmiyordu.Azat abisi onu elinden geldiğince korumaya çalışırdı fakat babası Devran dedesi Civan ağa asla izin vermezdi.Bu döngü böyle hep devam etti. Rumeysa’nın eskilerini bile vermezdi evin hizmetlisi Fatma ablanın büyük kızı Ruşen’nin yırtıklarını giyerdi herkes nefret ederdi Zelal’den annesi babasıyla kaçtığı için sereflerini iki paralık etmişti . Bugün okulun son günüydü finallerini verdi ve yine hiç gitmek istemesede kendi cehennemine gidecekti. Elih’e (Batman) büyük bir aşiret lideriydi dedesi Devenan aşiretinin ağası. Cihan Devenan artık yaşlanmış dayısı Devran ağa olmuştu ve eğer Azat abisi evlenirse büyük oğlu olduğu için ona devredilecekti. Abisi yıllardır düşman aşiret azizanların kızı sümbül’e sevdalıydı.kaç kez istediysede vermemişlerdi. Hele sümbül’ün abisi serhat ağa vardı. Babası Arhat Ağa'nın aksine .Tam bir despot zalim bir ağaydı . Zelal birkaç kez düğünde görmüştü çok yakışıklı heybetli dalyan gibi bir gençti yirmi sekiz yaşında esmer kumral tenli kapkara zeytin gözlüyüdü Serhat ,Zelal onu görür görmez öyle bir vurulmuştu ki beş yıldır aklından çıkmıyordu.Her gözünü kapattığın da gözünün önüne o kara gözleri geliyordu zaten iki deri bir kemikti .Hepten bitmişti neyse dedi Zelal vardır Rabbimin bir bildiği. Derdi veren dermanınıda vermiştir .
Öğlene doğru çıktı okuldan bütün eşyalarını topladı . İş yerine gidip on beş günlük izin aldı. İki yılı kalmıştı hekim olmasına eğer istediği gibi olursa uzmanlık okuyup alanında başarılı bir hekim olacaktı . İş yerine geldi Halil beyden iznini alıp direk otoğara gitti. Aylar önceden almıştı. Gidiş dönüş biletlerini kaç gün aç kalmıştı. Bu biletler için okuduğu bölüm çok zordu her bir kitap bazen haftada bir gün yemek yemek zorunda kalmıştı .İçinden sabret sonu selamet olur dedi Azat abisi kaç kez paran varmı? Demişti de o her seferinde idare ediyorum derdi. Yemin etmişti onların bir kuruşunu almıyacaktı. O evde yediği yemek için bile bütün konakta sabahtan akşama kadar it gibi çalışırdı. Kömürlükte yatardı . Yengesi eski bir yer yatağı ve iki battaniye vermişti ona . Hep ona bitli derdi halbuki hiç başına bit girmemişti temiz bir çocuk olmuştu Zelal.
Nihayet otobüs hareket etti ve cehenneme doğru başladı yolculuğu .Oysa nerden bile bilirdi ki en büyük cehennemim dediği o yer ona mumla aratılacaktı.
Nihayet on sekiz saatlik yolculuk bitti .Valizini aldığı gibi konağa gitmek için otobüs durağına bindi . Yaklaşık
yirmi dakika sonra konağın kapısına vardığında korka korka çaldı kapıyı. Hizzmetlilerden Ruşen açtı kapıyı Zelal’i görür görmez sevinçle sarıldı kokladı can kardeşini. Çok severdi Ruşen onu kardeşi yerine koyardı .kaç kez gizli gizli yemek verdi diye Zozan hanım ceza vermişti ona .Sonra avluya geldi valizini kömürlüğe götürdü .Normalde it bağlasan durmaz olan kömürlükte de Zelal mecburdu.
Sonra mutfağa gitti külkedisi moduna giriş yaptı .Mutfakta Fatma ablası yemek yapıyordu onunla hasbihal etti .Fatma hanım iki yetimiyle bu konakta otuz yıldır çalışıyordu. Eskiden eşiyle çalışırdı .Eşi bu diyarı terk edip gittiğinde iki yetimle kalmıştı .Ne zorluklarla iki çocuk büyütmüştü Ruşen liseyi bitirip hemşirelik kazanınca kazandığı üniversitede yokluktan gidemediği için üçüncü yılında dondurmuştu .Abisi Yiğit avukat olmuş İstanbul'da yeni işe başlamıştı .Annesini ne yaptıysa ikna edememişti yanına taşınmaya .Zelal Fatma ablasıyla konuşurken birden büyük bir ses geldi ve ardından iki el silah sesi bu ses yıllardır hasret olduğu Serhat’ın sesiydi çık dışarı Azat iti ! Seni ve o adi kardeşimin cesedini Diyarbakır caddesine atıcam atacağım ki cümle alem Azizan'ların kızını kaçırmak neymiş görecek !