Kadının anlattıkları beynimde yankılanmaya başladı. Sorularının bir kısmı benimle ilgili gibi olsa da, aslında hepsi Mirza’ ya yönelikti, bunu fark etmem uzun sürmedi. Sorgulayıcı bakışları, meraklı sözleri, her şey… Sanki beni köşeye sıkıştırıp, bir açık bulmaya çalışıyordu. "Ağa olmayı istiyor muymuş, babasıyla bu konuda kavga etmiş miymiş?" sorularını sorarken gözlerindeki pırıltıyı fark ettim. Şirvan Ağa' nın bu işin arkasında olabileceği ihtimalini bile gündeme getirdi, ve "O kadar güçlü bir adam, bulamaması mümkün değil." dediğinde, tonunda apaçık bir şüphe vardı. Bu kadar ısrarlı ve doğrudan sorular karşısında sadece "Mümkün değil " diyerek geçiştirdim. İçimde kaynayan öfkeyi dışarıya yansıtmamaya çalışarak konuyu kapatmak istedim. Ancak kadının bu kadarla durmayacağını biliyordu