Bir ay geçti. Zamanın nasıl geçtiğini fark edemeyecek kadar yorgundum, ama yorgunluk bile bir his vermiyor artık. Yaşamak eşittir yorgunluk, evet. Ama ölmek de bir lüks sanırım, çünkü insan öldüm dediğinde bile ölmüyormuş, bunu öğrendim. Hayatın beni sürüklediği bu karanlıkta, her gün biraz daha tükeniyorum. Her nefeste hayatta kaldığımın farkına varıyorum, ama hayatta kalmak ve yaşamak artık çok farklı anlamlar taşıyor benim için. Bugün gazetede Sakarya ’da kuzeniyle evlendirilen 15 yaşındaki bir kız çocuğunun evden kaçıp polise sığındığını okudum. Henüz bir çocuk, ama kendini kurtarmayı başarmış. Elbette çocukluğunu feda ettikten sonra... Yaşadıklarından sonra çocuk kalabilir mi ki? Zor. Belki imkânsız. Ama yine de bir şekilde kurtulmuş. Ve bu küçücük zafer, benim için umut olmuştu. Her