bc

Mafyanın Veliahtı +18

book_age18+
1.2K
FOLLOW
17.2K
READ
HE
opposites attract
mafia
tragedy
bxg
campus
cruel
like
intro-logo
Blurb

Kübra, omuzlarının düşmesine izin verirken “Nereye gideceksen gitmeden önce bileklerimi çöz…” dedi.

Kerimhan’ın hala bir şey söylemediğinin farkında değildi.

Kerimhan, yavaşça ona doğru gelmeye başladığında arkasını dönüp bileklerini çekiştirdi. Kelepçenin şıngırdamasına neden oldu.

Omurgasına baskı yapan eliyle aniden duvara yapışınca şaşkın bir çığlık attı. Yanağı ve çenesi duvara yaslanmıştı.

“Sen, düzeltilemezsin,” diyen koyulaşmış ama pürüzsüz sesini duyunca gözlerini sımsıkı kapattı. “Çöpe atılmalı, yerine daha iyi ve yenisi alınmalı…”

Kübra, yutkunup “Birisi sana ibne gibi bir küfür ettiğinde karşılık verirsin. İbne gibi laf sokmaya çalışmazsın!” diye cevap verdi.

Adam onu baltayla parçalara ayıracak bile olsa susamıyordu. Yeterince susmuştu. Yeterince katlanmıştı. Artık ne susabiliyor ne de katlanıyordu.

Canı yanıyordu.

Can yakmak istiyordu.

Kerimhan, “Küfürle tahrik olanlardan mısın?” diyerek parmaklarını sırtındaki kemiklerin üzerinde dolaştırmaya başladığında derin, pes bir nefes aldı.

“Becerilirken küfürler, hakaretler duymayı seven, o bozuklardan mısın?” diye sorduğunda küfür dışında ne cevap vereceğini bilmediği için duraksadı.

Bu kadar yakınındayken ne diyeceğini bilemiyordu. Ve tahmin edilemez olmasından da nefret ediyordu.

“Bozuk sensin,” demeyi başardığında adamın eli yeniden kalçasına gitmişti.

Parmağının tekini iç çamaşırına geçirmişti. Lastiğini esnetip duruyordu. Yüzü ise kendi yüzünün hemen önündeydi.

Dudaklarının arasından kurtulan nefes, onun ciğerlerine doluyordu. İçine çektiği hava, onun ferah kokusunu içine taşıyordu.

Hala bir şey yapmamış olmasının getirdiği rahatlamayla kasları gevşese de yakınında olduğu için kasılıp duran kalbi fazlasıyla canını sıkıyordu.

“Sensin bozuk,” diye tekrarladı.

İç çamaşırını yavaşça indirdiğini fark edince titremeye başlayan dizine küfrederek kirpiklerini birbirine iyice geçirdi.

Dik durmaya çalışıyordu ama ödü kopuyordu.

Herkesin yaptığı şeyden bu kadar kopması yüzünden kendini azarlayıp toplamaya çalışıyordu ama başaramıyordu.

***

Kendini bile sevmeyen bir kız, dünyada tek sevdiği şeyi, abisini, öldüren aileden intikam alabilmek için sevmediği ama oldukça güçlü bir mafya ailesinin varisi olan Kerimhan ile evlenemeye razı olur.

Kerimhan, ise duygusuz adamın tekidir. O sırada hayatında olan, ailesinin tasvip etmediği bir kızla ilişkisi vardır. Ancak, o kızı bile sevmemektedir.

Kübra ile evlenmeyi babası istediği için kabul ediyor gibi görünse de kız ile yalnız kaldıkları her seferinde ona bu işten vazgeçmesi için baskı yapar.

Çünkü, hayatındaki kızı sevmese de bebeğini taşıdığı için onu bir kenara atmayacaktır. Ve Kübra, ne ailesinin istediği gibi elit bir kızdır, ne de onun kafasındaki eş modeline uygundur...

Kız arkadaşı, babasından aldığı üç kuruş için bebeğini öldürüp onu terk ettiğinde, babasının her zamanki gibi doğru seçimler yaptığına, ileri görüşlü olduğuna bir kez daha ikna olur.

Evlenmeyi kabul eder.

Ancak bir sorun vardır.

Kübra asla istediği gibi hareket etmiyordur. Fazla dik başlıdır. Ve onu her seferinde rezil ediyordur.

Evlendikten sonra bu sorunu çözmek, kızı hizaya sokmak için hareket etmeye kararlıdır.

Ancak işler hiç de düşündüğü gibi gitmez...

Kübra'nın onunla tüm olumsuzluklara rağmen neden inatla evlendiğini, kızla zorla birlikte olduktan sonra fark eder...

Şimdi batırdığı yerden toplaması gerekiyordur.

Ama nereden başlayacağı hakkında bir fikri yoktur!

chap-preview
Free preview
Bölüm 1
“Nişanlıyım ben!” dedi Kübra. Kendi sesini tanıyamamıştı. Dudakları başkası tarafından hareket ettiriliyordu sanki… Başı dönüyor, midesi bulanıp duruyor, kendini berbat hissediyordu. Tuvaletin aralık kapısında dikilmeye devam eden uzun boylu korumayla aynadan bakışmaya devam ediyordu. Adamın yakışıklı olduğu gerçekti. Fakat yakında başkasıyla evlenmesi gerekecekti. “Henüz değilsin,” diyen adam kapıyı kapatıp üzerine doğru yürümeye başladığında lavaboya tutunup döndü. Kalçasını arkasına yaslayıp dik durmaya çalışırken kaşlarını çattı. Nereden bildiğini sormak aklına gelmemişti. Tek düşünebildiği bir adamla yalnız olduğuydu. “Yardımına ihtiyacım yok, dışarı çık, iyiyim ben!” diyerek korumanın çıkmasını beklerken ne kadar rezil halde olduğunu anlamasın diye yeniden arkasını döndü. Adam dediklerini umursamadan tam arkasına kadar geldi. Dokunmuyordu ama bedeninden yayılan enerji, kızın tepeden tırnağa titremesine neden oluyordu. Yeşil gözleri kızın kahve gözlerinin yansımasıyla buluşunca “Hareketlerine dikkat edeceksin!” diye konuşmaya başladı. Sesi öyle bir tondaydı ki Kübra, kendini adamın emrinde çalışan biri gibi hissetmeden edememiş, bu histen de nefret etmişti. “Oturup kalkmana, konuşmana, giydiklerine hatta bakışlarına bile… Sen Tekin Aksoy’un gelinisin. Bundan sonra adım atmadan ya da ağzını açmadan önce bunu düşünecek, ona göre davranacaksın!” Kübra, bir koruma tarafından azarlanmanın şokuyla parmaklarını lavabonun soğuk mermerine bastırarak adama döndü. Sendeleyip adamın betondan dökülmüş gibi dimdik duran bedenine yığılır gibi oldu ama kendini toparlayıp güç de olsa dik durmayı başardı. Başını geriye atıp “Sen kimsin de benimle bu şekilde konuşuyorsun?” dedi sinirle. “Ve yine söylüyorum, sen kimsin de bana bu kadar yaklaşıyorsun? Canına mı susadın?” Adam, duruşunu bozmadan sinirle gözlerine bakıp “Kerimhan Aksoy!” dedi. “Müstakbel nişanlın!” Kübra, gözlerini kırpıştırıp görüntüyü netleştirmeye çalışırken adam uzanıp olması gerekenden çok daha açık duran göğüs dekoltesini yukarı doğru çekiştirmeye çalışınca refleksle eline tokadı geçiriverdi. “Çek şu elini üzerimden!” Üzerindeki elbiseyle zaten rahatsız hissediyordu, bir de adamın delici bakışlarını açık teninde hissediyordu ya yer yarılsa da içine girse istiyordu. Dediği şeye ise ne tepki vereceğini bilememişti. Üniversitedeyken bir çocukla çıkmıştı ama çocuk abisini görünce toz olmuştu. Ondan başka kimseyle ne konuşmuş ne de görüşmüştü. Boş zamanlarının çoğunu abisiyle geçirirdi. Annesinin baskılarından bir tek onun sayesinde kurtulur onun sayesinde nefes alırdı. Abisi, nefesiydi… Birlikte at binmeye, balık avlamaya, bilardo oynamaya, kampa, tırmanmaya, konsere giderlerdi. Abisi, hayat dolu, neşeli, şakacı, umursamaz ve korumacıydı. Kübra’nın sahip olduğu her şeydi. Bir kızın sahip olmak isteyeceği en iyi abiydi. Ve ölmüştü. Şerefsizler sırf işleri yürüsün diye, cepleri dolsun diye abisini elinden almışlardı. Nefesini… Ölümüyle kendini bomboş, çaresiz, gereksiz ve mahvolmuş bir halde bulmuştu. Başta öldüğünü bile kabul edememişti. Aylar sonra kabullendiğinde önce büyük bir acıya boğulmuş, düştüğü bu derinlikten abisini elinden alanlara hissettiği nefretle çıkabilmişti. Şimdi ise tek amacı içindeki yangını söndürebilmek, abisini ondan alanlara hayatı zindan etmek, süründüklerini görmekti. Bu yüzden Tekin Aksoy’un oğlu ile evlenmeyi kabul etmişti. Adama bakarken söyleyecek bir sürü kelimesi olmasına rağmen amacına en uygun olanı seçmeye çalışıyordu. Sessiz kaldığı sürede kendine acıyarak hatta daha beter bir ifadeyle tepeden bakan adamın bakışlarına tahammül edemese de ağzını açtığında dudaklarından basit bir “Tamam!” kelimesi dökülmüştü. Ve bu başlangıç olmuştu. İntikam alıp birilerini ezmek için ezilmeyi kabul ettiği bir hayata doğru attığı ilk adımdı.

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook