When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Sündüs Hanım, kocası eve geldiğinde hala salonda oturuyor, yerde duran cesetlere bakıyordu. Sedat Bey’i arasa ne diyeceğini bilemiyordu. Hizmetçiler de aynı durumdaydı. Kenarda korkuyla ölen kadınlara bakıyorlar, Sündüs Hanım’ın vereceği emri bekliyorlardı. Korumalardan birisi Kübra aradıktan sonra Sedat Bey’i arayıp evde ölüler olduğunu söylemişti. Adamın emriyle cesetleri kaldırmaya dünden hazırlardı ama Sedat Bey, beklemelerini istemişti. Kızını görmek için gittiği hastanede damadının herkese gerekli bir ayar vermesinin ardından sonra ise düşünerek, düşündükçe sinirden delirerek eve dönmüştü. Kapıdan girdiğinde korkuyla kenara çekilen hizmetçilere bakarak işe başladı. “Bu işte dahli olan var mı?” diye teker teker koridorda bekleyenlere göz gezdirdi. “Kızıma el süren, terslenen, ü