10.Bölüm?

663 Words
BİLİNMEYEN NUMARA: Yaklaşık 15 dakikadır bana yazmamanın sebebinin attığım fotoğraf olduğunu düşünüyorum? Hakan: güzel bir kadınsın Bilinmeyen Numara: Şunu mu demek istediniz{ Tam ağzıma layık bir karısınız hanımefendi} BİLİNMEYEN Numara: Bence tam olarak bunu demek istedin hadi itiraf et Hakan: yarın öbür gün karşıma geldiğinde ağzıma layık olup olmadığını tadına bakarak anlayacağım ve o zaman böyle laflar etmenin ne demek olduğunu sen de anlayacaksın. Bilinmeyen Numara: İlk defa bu kadar uzun cümle kurdun sanırım. Bu kadar tadıma bakmak istediğini bilmiyordum. Hakan: Tadına bakmak gibi bir isteğim yok. Sadece lafların buna sebep oluyor. Hakan: Ateş gibisin Bilinmeyen Numara: o zaman dikkat et yanma... Hakan: ok Bilinmeyen Numara: GICIK (Görüldü) Bilinmeyen Numara: Neler yapıyorsun şuan? Hakan: Arkadaşımın yanına geldim. Bilinmeyen Numara: iyi geceler. Hakan: Hayret sormayacak mısın kız mı erkek mi diye Hakan: Sana da iyi geceler Bilinmeyen Numara: cevaplarını bildiğim soruları sormam (Görüldü) Sinir ile yatakta tepinirken annemin haklı çıkmasına deli oluyordum. Demek ki gerçekten hayatında bir kız vardı. Bu kadar yakışıklı bir adam bu saatte ancak güzel bir kadının yanına giderdi. Anneler neden hep haklı olmak zorunda? Kalbim kırık, asabım bozuktu. Biraz duygusal videolar izleyip ağlamanın tam sırası diye düşündüm. Ve düşündüğümü yaptım. Ağlama seansım biraz uzun sürerken artık yorgunluktan Gözlerim istemsizce kapanmaya başlamıştı ve sonunda kör karanlığa teslim oldum. Kurduğum alarm ile uyanırken, sanki gece bok yemişim gibi ağzımda iğrenç bir tat vardı. Her sabah babam işe gitmeden kahvaltıyı ben hazırladığım için saat 8.30 gibi kalkıyordum. Bazen okul açıkken daha çok tatil yaptığımı düşünüyordum. Ev ev değil askeriye mübarek... Hızlıca üstümü değiştirip şahsi banyomdaki işlerimi hallettim. Hızlıca aşağı inip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Dün gece ağlayarak aldığım bir kararın sonucunda artık Hakan'ı rahatsız etmeyecektim. Sonuçta sevgilisi olan bir adama yazacak kadar yüzsüz değildim. Tamam benimle konuşurken mutlu olduğunu dolaylı yoldan dile getirmişti ama bu lafları bir şeyler açıklamaya yetmezdi. Sonuçta dün akşam ona mesaj atarken yanında kim olduğunu bildiğimi söylediğimde bana görüldü atarak şüphelerimi doğrulamıştı. Tam tersi bir durumda insan kendini açıklamak istemez miydi? Elbette isterdi... Kendi mahkememde Hakan'ı yargılarken kahvaltı nihayet hazır olmuştu. Annem ve babama seslenip onların gelmelerini bekledim. Canım Kardeşim bu saatlerde kalkmadığı için kahvaltıyı onsuz yapıyorduk. Daha doğrusu annem ve ben de babama eşlik ettikten sonra tekrar geri yatıyorduk. Her ne kadar babama eşlik etmemizin gerekli olmadığını anneme söylesem de Israrla bunu kabul etmiyor ve kendi ile birlikte beni de zorla sofraya oturtuyordu. Babam her zamanki gibi kahvaltıda da birkaç kelime bizimle zar zor konuşur ve giderdi. Şu yaşıma kadar dükkana 2 bilemedin belki 3 kere falan gitmişliğim vardı. Sıkıcı ve uykusuz geçen bir Kahvaltının ardından Tekrar uyumaya çıktım. Uyuyamayınca biraz odamda pinekleyerek zaman geçirdim ve kuzenimin yanına kahve içmeye gittim. Teyzem annemin yanına giderken biz de Yağmur'la baş başa kalmıştık. Yağmura Dün olanları anlatınca, benim aksime o daha farklı düşünüyordu. Ona göre Hakan suçsuzdu ve onu suçsuz yapan şey ise benimle herhangi bir münasebeti olmayışı idi. Hem kesin olarak ağzından kız arkadaşım var diye Söylemediği için hala bir umut olduğunu söyleyip durmuştu ve benim de Kafam karışmıştı açıkçası... Gene de ona yazmak istemiyordum. En azından bir süre kendimi geri çekmekte karar kılmıştım. Yağmur ile vedalaştıktan sonra eve geçip annem ile sofrayı hazırlamaya başladık. Içimden annemin haklı çıkması üzerine ona kızgınlığım devam ederken, inşallah benimle konuşmaz diye dualar ediyordum. Ağzımdan kötü bir laf çıkmasından korkuyordum. Tabakları sofraya özenle dizerken annem mutfaktan ismi bağırarak suskunluğu bitirdi. " Züleyha." "Efendim." Cevap yok. Bilerek cevap vermiyor yanına gitmemi sağlıyordu. Gözlerimi devirerek mutfağa girdim. " Efendim anne?" Domatesleri hızlı bir şekilde doğrarken " yarın akşam mahalle yemeği yapalım diyorlar. Herkes bir kap yemek yapacak, ona göre yarına plan yapma buradasın." Demiş ve doğradığı domatesleri salataya ilave etmişti. Başımı aşağı yukarı sallayıp "tamam" dedim, zaten başka bir seçeneğim de yoktu. Tekrar salona gidecekken " Sende bir haller var ama dur bakalım çıkar kokusu" diye fısıldayan annemi duymamazlığa gelip kaldığım yerden devam ettim. Evet annem, kızınıza vermediğiniz sevgi yüzünden şimdi başkasının peşinde aç köpek gibi sevgi aramak ile meşgul diyemedim. Aklıma gelen fikir ile olduğum yerde kaldım. yarın içli köfte yapsam, ben olduğumu anlar mıydı?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD