Olayın olduğu yere varmak üzereydik, Yiğit'i biraz yavaşlatıyordum, o da bundan dolayı söylenerek yürüyordu. "Sessiz sessiz söylenme de yüzüme konuş!" Diye bağırdım arkasından, bana doğru döndü. "Diyorum ki, böyle olacağını biliyordum, beni yavaşlatacağına emindim. Bunun olacağını bildiğin halde sırf inat olsun diye geldin!" Bu açıklamayı kim bilir kaç kere yapmıştım, ama Yiğit bey bunu anlamamakta ısrar ediyordu. "Bunu sana defalarca dedim Yiğit, gelme sebebim bunu yapanı bulmak istemem. Bu olayı ben yaşadım, burada olmayı en çok ben hak ediyorum. Senin burada olmandan ben şikayet etmiyorum, sen neden bu kadar rahatsız oluyorsun?" "Konunun rahatsızlıkla bir alakası yok, ama sana laf anlatmakla zaman kaybedemem. Haklısın diyip geçeceğim," diyerek yürümeye devam etti, bende ses etmedim