When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
İki gün hastanede kaldıktan sonra taburcu olmuştum. Şimdi odamdaydım, telefonu yeni elime almıştım. Ayşe aramıştı beni, birkaç arama daha vardı. Bende geri Ayşe'yi aradım, birkaç defa çaldıktan sonra açtı telefonu. "Serra, iyi misin? Olanları duyunca o kadar çok korktum ki, kendimi çok suçlu hissediyorum." Kendini suçlayan bir kişi daha çıkmıştı işte, benim suçum yüzünden herkes kendini kötü hissediyordu. Konuşmak için kendimi toparladım, hâlâ biraz zorluk çekiyordum. "İyiyim Ayşe, ayrıca lütfen kendini suçlama, tek suçlu benim bu olayda. Biraz yürüsem iyi gelir diye düşündüm, saldırıya uğramamdan kimse sorumlu değil benim dışımda," dedim. "Peki gerçekten de Yiğit mi yaptı bunu sana, her yerde arıyorlarmış onu." Duyduklarım karşısında şaşırdım. "Nasıl yani, Yiğit bulunmamış mı?" Diye