' Günaydın. Siz kimsiniz?'
Öyle herkesi içeri alacak değildim.
' Ah kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Belkıs. Rüzgar Bey' in yardımcısıyım. '
Yardımcısı derken acaba hangi konuda yardımcı oluyordu? Gerçi beni ilgilendirmezdi ama ben bu kızı cam falan silerken düşünemiyordum. O etekle mümkün değildi.
' Eylül. Buyurun. ' dedim ve kapıdan çekildim. Eşiyim falan demedim. Diyesim gelmiyordu. Hoş zaten sanırım bütün ülke biliyordu.
' Müsaitsiniz değil mi? Rüzgar Bey' in emrettiği eşyalarda geldi çünkü. '
' Müsaitiz. ' dedim. Rüzgar istemişti, ev onundu Eylül ne karışır.
' Hilmi Bey. Lütfen içeri taşımaya başlayın eşyaları. Eylül Hanım hangi odaya çıkacaktı?'
' Bir dakika. Biraz beklesinler. ' dedim ve yukarı çıktım. Kapıyı tıklattım ama ses yoktu bende mecburen açıp girdim. Yuh ama yani. Donla da yatılmaz kardeşim. Hadi yattın kış günü üstü açık yatılmaz. Ayıp denen bir şey var. Kafamı başka tarafa çevirip seslendim.
' Rüzgar. '
Yok duymuyordu. Sesimi biraz daha yükselttim. Hımlama gibi sesler çıkardı. Döndü yatakta ama uyanmadı. Tek çare dürtmek kalmıştı. Mecburen yanına gittim. Parmak ucuyla dürterken gözüm boxerına takıldı. Erkekliğine değil elbette. Üzerindeki yazıya. Tuttuğun altın olsun yazıyordu ve üzerinde el vardı. Bu adam birde mafyayım diyordu. Pabucumun mafyası. Bence Rüzgar jigololuk yapıyordu. Bu donun başka açıklaması olamazdı. Normal bir insan niye böyle bir şey alsın. Ay yoksa sapık mıydı? Gerçi bana bir yaklaşımı olmamıştı. Ay yoksa erkeklerden mi hoşlanıyordu? Düşününce mantıklıydı. Yani erkeklerden hoşlandığı için çocuğu da olmuyorsa hamile biriyle evlenerek kendini insanların gözünde aklamak istiyor olabilirdi. Yani bence kötü bir şey değildi ama toplumda bunu hoş görmeyen çok insan vardı. Bu kadar itibar meraklısı biri olarak normaldi. Gerçi babası kızlar falan demişti ama belki o kızlarda bildiği için rahat rahat evinde iç çamaşırı ile geziyordu. Kafamı bu kez tavana çevirdim. Bir daha dürttüm.
' Güzel mi tavan?' dediğinde korkudan yerimden sıçradım. Salak herif. Birden nasıl uyandı bu böyle?
' Örtsene be üzerini. '
' Burası benim odam. Sana gir diyen mi oldu?'
' Ne bileyim ben böyle yattığını. '
' Yiğidin malı meydanda olur. '
' Iyy. Emin ol böyle bir şey için dememişlerdir o lafı. Ayrıca keyfimden gelmedim. Eşya mı ne istemişsin. Onu getirdiler. İnsanlar aşağıda senden haber bekliyor. Söyleseydin gelirse şuraya koydur diye seni uyandırmak zorunda kalmazdım. '
' Belkıs gelmedi mi?'
' Geldi. '
' Onu gönderseydin. '
' Tüh bak aklıma gelmedi. Alışıktır o.'
' Bahsettiğin boxer ile görmekse evet alışık. Yok seks açısından diyorsan çalışanlarım ile yatmıyorum. Beni başkaları ile karıştırma. Onlara söyle bu odaya çıkacak eşyalar. Bende giyinip geliyorum. Ayrıca havalara bakmak zorunda değilsin. Yüzüme de bakabilirdin. '
Odadan çıkarken; 'Şeytan görsün yüzünü. ' diye mırıldandım. Yüzüne bakmam için bir yüzü olması lazımdı. Yüzsüz herif. Belkıs gelseymiş. Ne diyecektim acaba kıza? Şey ben kocamı kaldırmaya utanıyorum sen kaldır mı? Ay tövbe tövbe. Ben gelinlikti, çekimdi, davetti derken alışmış mıydım Rüzgar' la evli olmaya yoksa. Yok canım ne alışacağım. Lafın gelişi çıktı ağzımdan kocam. Aşağıya inip eşyaların çıkacağı odayı tarif ettim. Rüzgar aşağıya indi. Belkıs hemen ellerinin önünde birleştirdi..
' Tebrik ederim Rüzgar Bey. Emrettiğiniz eşyalar geldi. Diğer çalışanlar merak ediyor yeni düzeni. O eve ne olacağını. '
' Onlara söyle, onlar aynı şekilde devam edecek. O ev kalacak. Buraya yeni çalışanlar için ilan ver ancak sadece bir aşçı, bir aşçı yardımcısı ve alt katın temizliği için birini istiyorum. Bir de güvenilir birini bul ve haftada bir gün üst kat için gelsin. Bunun dışında üst katın günlük işlerini sen yapacaksın ve senin dışında kimse çıkmayacak üst kata. '
O ev kalacak dediğinde Belkıs kafasını hafifçe kaldırdı ve bana acır gibi baktı ama hemen başını geri eğerek Rüzgar' ı dinlemeye devam etti.
' Haftalık temizlik için gelen kişinin başında sen duracaksın. O gün başka hiçbir şeyle ilgilenmeyeceksin. Üst katta kesinlikle yalnız bırakmayacaksın. Anlaşılmayan bir şey var mı?'
' Yok Rüzgar Bey. Yalnız çalışma odanızın eşyaları yarın gelecek. Çağrı Bey' e ulaşamadım. Sizde dosyalarınızı onun toplamasını emretmiştiniz. Zaten anahtarı da olmadığı için bizde. İsterseniz anahtarı verin, mobilyaların bir kısmını getirelim. Çağrı Bey geldiğinde dosyaları ayarlar. '
' Tamam Çağrı' ya ben ulaşırım. Mobilyaların acelesi yok. Sen elemanları ayarla. Diğer eve haber ilet. Bugün burada başka bir işin yok. '
' Emredersiniz Rüzgar Bey. O zaman ben gideyim. Tekrar tebrik ederim. '
Kız gitti. Sesi cilveliydi ama konuşurken Rüzgar' ın yüzüne bile bakmamıştı. Ya da Rüzgar çalışanlarının yüzüne bakmasından hoşlanmıyordu. Belkıs gitti. Rüzgar bana döndü.
' Hazırlan bizde alışverişe gidelim. Sürekli dışarıdan yemek senin için iyi olmaz. '
Beni zerre kadar düşündüğü yoktu ama sanırım bebeği düşünüyordu.
' Bu arada uykum hafiftir. Kapıyı iki üç kez vursan duyarım. '
' Gördük ne kadar hafif olduğunu. '
' Bir kere vurup içeri girince merak ettim ne yapacağını. '
' Ne! Sen uyanık mıydın? Bana oyun mu oynadın? Sapık mısın sen?'
' Değilim. Ayrıca şorttan ne farkı var. Sanki hiç denize gitmedin. Hadi git hazırlan. '
Öküzdü. Manyaktı. Geri zekalıydı. Ruh hastasıydı. Benimle oyuncak gibi oynuyordu. Gerçi ben adama niye kızıyordum ki? Güngör beni sıkıldığı oyuncağı al birazda sen oyna diye bir arkadaşına verir gibi vermişti. İyi bile davranıyordu. Tabii salak salak oyunlar oynuyordu. Ay bir de mafyayım diyordu. Pabucumun mafyası. Öyle ürkütücü olacağını falan sanıyordu herhalde. Giyindim. Aşağıya indim. .
' Fena değil. ' dedi beni süzerek.
' Beni sinir etmeye mi çalışıyorsun? Senin aldıklarından işte. Aman itibarına bir şey olmasın dedik. '
' Yani. Yine de yeni evli bir kadın kocasına güzel görünmek için makyaj falan yapar. Biraz daha özenli giyinir. '
' Al tarafı markete gidiyoruz. Sende herhalde ara sıra evlenip boşanıyorsun. Maşallah pek tecrübelisin. '
' Hadi yürü. ' dedi sert bir sesle. Ay pabucumun mafyası demiş miydim? Bence tam uyuyordu.
' Yürüyorum. Şimdi sen mafyasın ya beni topuğumdan vurursun falan. ' dedim alaylı bir şekilde. Kapıdan çıktık. Çıkmaz olaydım.
Bir kaç adam bize doğru neredeyse koştular.
' Rüzgar Bey. Bir yere mi gideceksiniz? '
' Markete. '
' Arabanızı getirtiyoruz. '
Adamların bellerinde silah vardı. Hepsi siyah takım elbise giymişti. Arabaya binene kadar dibimizde yürüdüler. Kapıyı açtılar. Hemen aramızdaki arabaya bindiler sonra. Markete kadar peşimizden geldiler. Hemen gelip kapıyı açtılar. Rüzgar;
' Siz burada bekleyin. ' dediğinde tereddüt ettiler ama beklediler.
' Bunlar kim?' dedim. Şoför bile bir tuhaf tip olduğu için yanında sormamıştım.
' Adamlarım. '
' Ay sen beni ikna etmek için adam mı tuttun?'
' Aynen öyle yaptım. ' dedi ve bir araba aldı. O eline geçeni dolduruyordu.
' Alışverişten anlamıyorsun değil mi?'
' Hayır. Bu işleri genelde ben yapmam. Daha düzen oturmadı diye biz geldik. Yapmayı bildiğin bir yemek varsa ona göre bir şeyler al sende. Bir kaç gün evde Belkıs hariç çalışan olmaz. Yemek onun görevi değil. '
Aldım. Aç kalmaya niyetim yoktu. Rüzgar' da eline geçeni doldurmaya devam etti. Ne hali varsa görsün dedim ve işime baktım. Epey bir tuttu alışveriş. Dışarı çıkar çıkmaz yine yanımıza yapıştılar. Poşetleri aldılar. Evde yine aynı şey. Etten duvar örüyorlardı. Eve girince kendimi koltuğa bıraktım.
' Bu oyun ne kadar sürecek? Adamlardan önümü göremiyorum. '
' Oyun falan yok Eylül. Bir süre böyle olacak. Yeni evli olarak biliniyorum ve bu insanların gözünde bir zaafım oldu demek. Onlar benden çok seni koruyor. '
' Benim korunacak bir şeyim yok. '
' Artık var. Soyadın. '
İlk kez acaba mı demiştim. Yani babası da o paradan hayır gelmez falan diyordu. Rüzgar diğer koltuğa oturdu. Telefonda birini aradı. Sanırım açılmadı telefon. Sonra bir daha aradı.
' Ben sana demedim mi bu telefon ben aradığımda açılacak? Başlatma len tribinden. Gerizekalı ülkede miydin? Bir halt bildiğin yok. Siktirme ebeni. Sana adam gönderiyorum. Sonra sikmeye devam edersin. İnleme telefonda şerefsiz. '
Rüzgar bunları dedi ama karşı tarafı duymadım. Önce sevgilisi de evlendi diye trip mi atıyor diye düşündüm ama işin içine kadın lafı girince durum değişti tabii. Rüzgar telefonu kapattı.
' Aç mı duracağız?' dedi. Mutfağa gidip kahvaltılık bir şeyler hazırladım. Özeneceğimi beklemiyordu umarım. Yani az yede uşak tut demek vardı ama bende açtım. Üstelik ben iki canlıydım. Uşak tutuyorum zaten derdi büyük ihtimalle zaten.
Kahvaltı bitmişti ki kapı çaldı. Hayret kapıyı Rüzgar açtı. Onu bana buyurmadı paşa.
' Ben sana küsüm aslında haberin yok. ' diye şarkı söyleyerek içeri biri girdi. Sarışın ve mavi gözlüydü. Rüzgar' dan kısaydı boyu ama uzun boyluydu. Sanırım Rüzgar biraz fazla uzundu. Beni gördü. Durdu.
' Yenge güzelmiş. Tebrik ederim yenge. Allah bir yastıkta kokutsun. Kocatsın mıydı o? Neyse işte. Buna da bir ömür dayanılmaz zaten. '
Rüzgar uyaran bir ses tonuyla; ' Çağrı!' dedi. Çağrı omuz silkti. Bana doğru yürüdü. Elini uzattı.
' Ben Çağrı. Bu herife katlanmayı başaran mucizevi seçilmiş kişi. Katlanmakta zorluk çekersen engin bilgilerimden faydalanabilirsin. Yalnız helal olsun. Benden nasıl gizlediniz? Ben bu herif tuvalette ne yapıyor onu bile bilirdim aslında. '
' Eylül bizi yalnız bırakır mısın?' dedi Rüzgar. Bende yukarı çıktım. Çağrı sevimli birine benziyordu ama beni ilgilendirmezdi.
...
Üç gün sonra artık çalışanlarda geldi. Rüzgar patronumla konuşmuştu. İşe başladım. İşe giderken korumalar takip ediyordu. Saçma sapan bir hal alıyordu her şey. Çağrı bir sürü dosya falan getirmişti. Üç gündür bir odada bir şeyler yapıp duruyorlardı. İşe başlar başlamaz Samet Bey beni çağırdı. Tebrik etti ağız ucuyla. Yüzüme bir tuhaf bakıyordu. Bir şey demedi ama bakışları beni rahatsız etti. Akşama kadar zor dayandım. Akşam eve gittiğimde Rüzgar' a;
' Orada çalışmak istemiyorum. ' dedim.
' Bir şey mi dedi sana?'
' Hayır ama istemiyorum. '
' Ben orada çalışmanı istiyorum ama. Güngör mü geldi ne oldu? Onunla konuşacağım. Orada adım atamaz merak etme. '
' Hayır. Gelmedi. Rahatsız oluyorum Rüzgar. İstemiyorum. Derdin paraysa merak etme kısa zamanda bir iş bulur sana borcumu öderim ki sana bana borç ver demedim sen ısrar ettin. '
' Derdim para falan değil. Seni oraya götüren adamların her birinin maaşı senin aldığının beş katı. '
' O zaman mesele ne? '
' Bana orada lazımsın Eylül. O yüzden orada çalışmaya devam edeceksin. '