Gözümü açtığımda bana üzgün bir halde bakan Ebru' yu gördüm. Bana öyle baktığına göre daha anlatmamıştı sanırım. Gerçi ben baygınken anlatacak değildi. Ebru' ya gülümsemeye çalıştım. " Bizi çok korkuttun. Kendini nasıl hissediyorsun?" " İyiyim. Kusura bakmayın. Telaşlandınız sizde. " diyerek doğrulmaya çalıştım. Sonra Çağrı' nın sesini duydum. " Neredeyse seni hastaneye sürükleyeceklerdi. Neyse ki ultra akıllı kankan var. Hemen gitti tansiyon cihazı aldı, tansiyonunu ölçtü. Tansiyonun yükselmiş sadece. " dedi. Gitti. Elinde bir bardak su ile geldi. " Limonlu su. İç hepsini. Bir şeyin kalmaz. " dedi ve bana göz kırptı. Olayın büyümemesi iyi gelmişti ve Çağrı da bunu tahmin ediyordu. Kolay bir gün olmamıştı. Büyük sırlar sakladığım Ebru' nun bütün gün yüzüne bakmak zorunda kalmışt