Tanıtım gibi birşey...
Asilzade serisinin ikinci kitabi. Kütüphaneye eklemeyi unutmayınız.
Dük sorunları olan bir adamdı ve sarhoş olup arabaya aldığı fahişenin bir bakire olduğunu bile sonradan anlamıştı. Peki bu kız babası kumarbaz ve ablası ölmesin diye ilk defa fahişeler yoluna çıkan bir soyluysa? Ablası ölünce teyzesi tarafından el koyulan kız Londra'ya getirilip takdim elince neler olacak? Kabul partisine, bir arkadaşına uğrayıp gidecek olan saygıdeğer Dük katılırsa ortalık ne kadar karışır?
Çaresiz bir kız, asilzade olmayı sonuna kadar hak eden ama karanlık bir adam olan dükün kaderini bir at arabası değiştirebilir mi? Eğer dük sinirlenip de o kadar içmeseydi bütün bunlar başına gelmezdi. Belki de gelirdi. Kim bilebilir. Dük evlenmeyi asla düşünmeyen ama onurlu bir adamdı. Bu ufaklıkla ne yapacaktı?
- Sizi bir yerden tanıyor gibiyim? dedi karşısında duran yeşil gözlü, ufak tefek ama dolgun kadına. Sosyeteye takdim edilen kızların aksine zayıf ve uzun değil yüzü yuvarlak, balık etli ve bir fahişeye yakışır güzellikte bir yüzü vardı. Yüzüne bakmak bile günaha çağırıyordu erkekleri. Onun asla sosyetedeki sahte bebeklerle işi olmazdı. Bu kızı sanki tanıyordu sadece.
- Londra'ya yeni geldim dedi titrek bir sesle küçük kız. Tek kaşını kaldırdı Dük. O an dank etmişti. O dudakların tadına bakmıştı. Saçlarını eline dolamıştı. En gizli mabedine girmişti. Karşımdaki kadının bekaretini kendisi almıştı. Arabadaki bakire, fahişe buydu...