Aslan Boynumdaki ağrıyla gözlerimi araladığımda bir de baş ağrısı üstüne eklenmişti. Ensemi kavrayarak yattığım kanepeden doğruldum. Etrafa baktığımda otel odasında değilde Cemre’ye açtığım çiftlik evinin salonunda olduğumu fark ettim. Buraya nasıl gelmiştim? En son Cihangir’in yanındaydım. Beni buraya Cihangir getirmiş olmalı. “Off başım,” diyerek alnımı tuttuğumda Cemre’nin kadifemsi sesi kulağıma çalındı. “Günaydın Aslan,” diyen kıza bakıp “Günaydın Cemre,” diyerek karşılık verdim. “İyi misin?” “İyi değilim. Başım çatlıyor. Evde ağrı kesici ilaç olduğunu da sanmam. Sen önce bana bir kahve yap sonrasına bakarız,” dedim. Cemre yüzünü asıp “Kahve mi var sanki,” dedi. “Çay?” “O da yok.” “Su ver bari.” “Peki.” Mutfaktan elinde bir bardak suyla gelmiş, bana suyu uzatırken