Çıt, çıt, çıt... Nasırlı ellerde ritmini kaybetmeden kırılan dal parçası bittiğinde, koyu renkli gözler yerde bir tanesini daha aradı. Güneş doğalı yarım saat olmuştu. Kuş cıvıltıları bütün ormanı sarmış doğaya konser veriyor gibiydi. Çam ağaçların kokusu gece yağan yağmurun ardından daha belirgindi. Oturduğu yerden kalkan beden ağır adımlarla nehrin kıyısına ilerliyordu. Uzun sarı saçlı kadın mavi gözlerini etrafta gezindirdi. Berrak suyun kıyılarında ki nilüfer çiçekleri muazzam bir şölene misafir ediyordu kadına. Sonbaraharın etkisiyle rengini kaybeden çiçekler ayrı bir güzel duruyordu. En çok sonbaharı severdi. Yazın hayat bulan çiçekler tıpkı yaşantısı gibi ölüme gidiyordu. Cebinden telefonu çıkardı, canından bile çok sevdiği kızını aradı. Saniyeler sonra açılan telefonun ardın