"En Sevdiği Yere!"

1820 Words
Geçen iki günün ardından Dizar Malikanesi sakindi. Arkun ve Elis odalarından mümkün oldukça çıkmamayı tercih etmişti. Yemekler yardımcıları iki kadın tarafından hazırlanıp herkesin odalarına çıkarılıyordu. Bu iki günlük süreçte Vuslat sürekli Kutay ile iletişim halindeydi. Evinden 1 saat uzaklıkta ki Kutayın evine gidiyor ve Yaren hakkında bilgi alıyordu. İki gün sonunda Kutay'ın işi bitmişti. Yaren'in önce darp edilip bacağından bıçaklandığı daha sonra karnından bıçaklanıp boğazının halat ile sıkıldığını Vuslat'a söylemişti. Öldüren kişinin erkek olduğunu sadece tahminleri üzerine yapabildi ama o konuda emin değildi. Çünkü Yaren'in vücudunda hiç bir DNA'ya rastlamadı. Zaten arabadan da bir sonuç çıkmamıştı.Kim yaptıysa temiz çalışmıştı ve önceden planlanan bir şey olduğu apaçık ortadaydı. Bu izlenimler Elis'in üstünde ki şüpheleri geri çekmişti. Yaren'in ölüm saatini gece on sularında işlendiğini raporladı. Çünkü akşam 21.18 de Arkun ile telefon konuşmasını sonlandırmıştı. Cesedi gece on bir buçukda bulduklarına göre Yaren Arkun ile konuşmasından on beş dakika sonra öldürülmüştü. Kutay Yaren'in cesedini ne yapacakları hakkında kararsız kalsa da yakılmasının onlar için daha uygun olacağını düşündü ama bunu Arkun nasıl karşılardı bilmiyordu. Kutay'dan çıkıp eve gelen Vuslat Arkun'un odasına yöneldi direk. Kapıyı tıklatıp girmesi için onay aldıktan sonra usulca içeri süzüldü. Kardeşi pencerenin yanında masada oturmuş boş gözlerle dışarıyı izliyordu. "Nasılsın aslanım ?" abisinin omzuna değen elleri ile düşüncelerinden koparak güçsüz sesi ile " Yaren ne olacak abi ?" Vuslat'da tam bu konuyu konuşmak üzere geldiği için konuya girmesi daha kolay olacaktı. "Bende bunu konuşmak için geldim. Sen nedersin bilmem ama..." kardeşinin gözlerine bakınca duraksadı ,zor da olsa devam etii. "Yakalım diyorum" Arkun bundan korkuyordu işte. Yakma fikri onunda aklından geçmişti ama çok zalimce ve Yaren'e haksızlık olabileceğini düşündü. Hem cesaretide yoktu. "Biliyorum karar vermesi çok zor ama ormana bir çöpmüş gibi gömemeyiz. Bahçe desek sen yaşayamazsın burda. Aklıma en mantıklısı bu geldi. " Sıkıntılı nefes verdikten sonra devam etii, kardeşi masayı izliyordu sadece. " Zaten izin almadan kıza otopsi yaptık bu ilerde anlaşılır Yaren bulunursa başımız daha çok ağrıyacaktır. " "Yapalım " dedi Arkun. Vuslat bu kadar hızlı onay beklemediği için şaşırmıştı . Ama neden böyle dediğini de anlamıştı. Düşündükçe kafayı yiyecek gibiydi kardeşi ve çaresizlikten abisine güvenip ona dayanmayı seçmişti,yoksa düşecekti. Günlerdir ruhu daralıyordu. Yaren rüyalarına giriyor,odunlukta gördüğü bedeni gözleri önünden gitmiyordu. Hayatı boyunca vicdan azabı çekeceğini bilsede yakılmasının en doğru seçenek olduğunu anlamıştı. " Peki nasıl olcak o iş ?" "Kutay olurda öyle bir şey yapmak istersek halledebileceğini söyledi "Zaten en iyi bildiği şey diye aklından geçiren Arkun abisini kafasıyla onaylamakla yetindi. "Küllerini ben dökeceğim " "Nereye?" "En sevdiği yere " Vuslat bu cümleyle ne demek istediğini az çok anlamıştı. Yaren ve Arkun'un neredeyse her gün gittikleri nehir vardı Ladin kasabasında. Büyük ihtimal orayı kastediyordu. "Peki aslanım nasıl istersen o halde gece bu işi halledelim." Abisini gözleri ile onayladıktan sonra bir şey demeden yatağına yöneldi ve kafasını yatığa koydu. Bugün gece belkide hayatınca yaşayacağı en ağır yükü omuzlarınan nehre serpecekti... Vuslat kardeşinin odasından çıkınca karşıda ki Elis'in kaldığı odanın kapısına baktı. 2 gündür onu hiç görmemişti sadece yardımcılarından rapor alıyordu. Elis'in odasına girmek için izin istedi . Elis cevap vermedi ama kapıyı o açmıştı. "Efendim?" ne olduğunu sorarcasına bakarken Vuslat temiz havaya ihtiyacı olduğunu hisetti ve bahçeye kadar gelmesini söyledi. Elis zorluk çıkarmadan Vuslat'ı takip etti. Arka bahçeye açılan kapıdan dışarı çıktıklarında Elis'in ağzı açık kalmıştı. Ön cepheye göre bambaşka yerdi. Diğer tarafta sadece ağaçlar ve taştan zemin varken burası tam tersine rengarenkti. Koca bir havuz ve titizlikle dizilmiş şezlonglar bahçenin tam ortasındaydı. Kapının hemen yanında beyaz bahçe takımı ve büyük orta sehpa vardı. İlerde sağda büyük bir çardak vardı ve çardağın ön cephesi hariç her yanı beyaz tüller ile kapatılmıştı. Bahçede duvar çok uzakta kaldığı için küçük çam ağaçlarıyla bir kısımı ayırmışlardı. Koskocaman alanda o kadar çok çiçek vardı ki ama hala ferah ve geniş bir alan çimlerle kaplıydı. Şuan ki durumları olmasa etrafın keyfini doyasıya çıkarırdı. Vuslat bahçe takımının tek kişilik koltuğuna oturuken bacak bacak üstüne attı. Elis de tam karşısında ki koltuğa oturmak istese de vazgeçip Vuslat'ın hemen solunda ki iki kişilik koltuğuna geçmişti. Sehpanın ortasında duran siyah mermerden yapılmış kültablasını önüne çeken Vuslat ona sorulan soruyla Elis'e döndü. "Sigarandan kullanabilir miyim ?" Vuslat kızın sigara içmesine şaşırmıştı . Onu kucağında evine götürürken koku almamıştı. Anlaşılan çok içmiyordu. Adam cebinden çıkardığı paketin kapağını açtı ve ilk önce Elis'uzattı. Elis sanki büyük bir nimete kavuşmuş gibi iştahla bir dal çekti içinden. Vuslat zipposunu yakarak Elis'e uzattı. Elis dudaklarına aldığı sigarayı öne eğilerek ona uzatılan ateşte yaktı. İlk duman o kadar iyi gelmişti ki ona ,yaşadıklarından dolayı sigara kullandığını bile unutmuştı. Hoş sigaraya başlayalı 1 yıl anca olmuştu ve haftada bir paket bitiriyordu sadece. Vuslat kızın dudaklarından gönderdiği ahenk ile dans eden dumanı izleyerek sigarasını yakmıştı. Tuhaf şekilde kıza şuanki halini yakıştırmıştı. Sigara içen kadınları itici bulmazdı ama Elis'in kesinlikle sigara içmesi gerektiğini düşünmüştü. Sonra saçma düşüncelirinin farkına varak söze girdi. "Bugün Yaren'in bedeni yakılacak " Elis duydukları karşısında dumura uğradı. Bunu beklemiyordu . Ne diyeceğini bilemedi ve dolan gözlerini kırpıştırarak sigarasından uzun bir duman çekti ve yavaşça dudaklarına dışarı saldı. Bir süre sessiz kalınca "Peki kız Müslüman mıydı?" ne olursa olsun Elis kendi inancına ters olan şeyi Yaren'e yapılsın istemedi . Çünkü kendini Yaren'in yerine koyunca yakılmayı istemezdi. "Ateist" diyerek sigarasını kül tablasına bastırp söndürdü Vuslat. Elis daha sigarasının yarısına zor gelmişti. "Ne yani atesit diye yakacak mısınız kızı?" Vuslat ona yöneltilen soruya sonra kızın ses tonuna sinirlense de sakin kalmayı seçti. "Hayır tabiki de ! ama şuan için en mantıklısı bu. Ayağımıza ilerde dolanırsa çok sıkıntı yaşarız " Adamın söyledikleri hem mantıklı hem de acımasızca gelmişti Elis'e. Ama diyecek bir şeyi yoktu anlaşılan Arkun kabul etmişti. "Peki sonra " Vuslat kızın ne demeye çalıştığını anlamıştı ve cevaplamdan önce ikinci dalını yatı. Hızla dumanı dışarı salarak "Küllerini gece nehre dökecek Arkun " dedi. Sonra aklına gelen şeyle gözlerini Elis'in gözlerine dikti. "Sen şu tutacağın evi Ladin'de olduğunu söylemiştin . Gece Ladin'e nehre gidecek Arkun bizde gidelim ve şu eve bi bakalım . " Elis bu önerinin 'bakalım ne bok çıkacak' olarak kendi içinde tercüme etse de onun için bir sorun olmazdı ve başıyla onayladı. Oda merak ediyordu aslında ve ev sahibine gelemeyeceğini bile söyleyememişti. "Onun için telefonum lazım " "Hallederim ben ama baştan söylüyorum telefonu sana adres için vereceğim ve geri alacağım. O süre zarfında aksi bir şey yapma. " "Bari annemi arayayım hiç değilse kayıp ilanı çıkarmasın " Vuslat rahat tavırla "Hallettim ben o işi" dedi. "NASIL ?" Elis'in tizleşen sesi kulaklarını rahatsız etse de istifini bozmadan cevap verdi. "Annen bir kere aradı . Bende senin adına yazdım bir şeyler. Sorun çıkmaz merak etme " "Bu rahatlık nerden peki! Mahremiyetim o telefon benim, izinsiz kurcaladın . Yaptığın büyük terbiyesilik !" " Şuan ahlak kuralları takılacağım en son şey. Buralarda hat çekmiyor bende Kutay'ın oraya gittiğimde fırsatım oldu ve tanıdıkların ayaklanmasın diye annene yazdım . " "Resimlerime baktın mı doğruyu söyle?" Vuslat dudaklarının sağa kaymasını engelleyemedi , Elis anlamış olacak ki yerinden kalkıp adamın dibine girdi. Kafasını aynı hizaya getirmek için dizlerini kırmıştı. "Ya sen ne hakla ya! Ne hakla resimlerime bakarsın . Sapıklık bu yaptığın " Vuslat sol yanağında hissettiği nefesi görmezden gelerek kültablasında ki yanan sigarasının dumanını izledi. "Aloo sana diyorum ! Cevap ver hiç değilse özür dile " Vuslat aniden kıza döndü ve burunları birbirine değdi. Elis hemen kafasını hafif geriye çekerek biraz mesafe koydu ama hala çok yakınlardı. Vuslat önce kızın sigara kokan dudaklarına ardından gözlerine baktı. "Özür dilenecek bir şey yok . Yaren ile bir alakan var mı diye gezindim üstün körü ve..." sonra alaycı bir tebbesümle devam etti "Veee... bu kadar renkli bir galeriyi ilk defa gördüm. " Bir an utancından yerin dibine girmek istedi ama siniri daha ağır basıyordu. Gün boyu evde olduğu için pijamlarıyla gezinirdi . Arkadaşları ile birbirlerine sürekli saçma sapan fotoğraflarını atarlardı. Asıl sorun Elis'in pijamlarının fazla açık olmasıydı. Sonuçta bir Akrep kadınıydı ve başkalarının fikrinden çok kendini her zaman beğenmek için seksi giyinmeyi severdi . " Sapık herif, birde utanmadan gülüyor " diyerek Vuslatın yakasını bir eliyle tuttu ve diğer eliyle omzuna ve göğsüne vurmaya başladı. Vuslat bu durumdan daha keyiflendi kız güçlüyüd belli spor yapmıştı. Fotoğraflarında evinde plates yaparken çokça kalça pozları vardı. bir an bunu söylemek istesede bugünlük bu kadar yeterli olabileceğini düşündü. Elis hala Vuslat'ın canını yakamadığı darbeleri indirmeye devam ederken sol bileğinden yakalanıp adamın kucağına çekilmişti. Vuslat alayla kızın gözlerine bakarken " Haklıydın ve izin verdim. Bir daha benimle o şekilde temasa girmeni önermem. Ama başka türlüsü için aynı şeyi söyleyemem " Elİs karşısında ki küstah tavıra karşı daha da diklendi ve bu sefer sesi gayet net ve sakindi. "Bana bak emin ol benimle başka türlüsüne girmek istemezsin. " "Hmm, biraz spoiler versen fena olmaz sanki " bu sefer alayla gülme sırası Elis'teydi. Nasıl kışkırtıldığının farkındaydı ve ters köşe severdi. Yaptığı hamle ile Vuslat'ın yüzü kaskatı kesilirken hızla toparladı şaşkın , karanlık bakışlarıyla Elis'in gözlerine adeta fokuslandı. "Şu aletini alır ....koparırım! " kızın elleri arasındaki aletinin canı acısada kız fazla baskı yapmıyordu,,,şimdilik. Ama Vuslat geri adım atacak biri değildi. Kızn bu tavrı onu şaşırtmıştı çünkü kaçarak gitmesni beklemişti ama o hayatındaki en büyük yanlışı yaptı belkide...kobrayı uyandırdı. Adam zoraki de olsa kısık sesle Elis'in kulağına dudaklarını değdirerek konuştu: " Onun bir adı var ama, alet deyip incitemezsin " Elis adamın arsızlığına tekar ve tekrar şaşırıyordu. Az önceki hamlesinden pişman olsa da yapmıştı artık ve kaçıp giderse o zaman utanç durumuna düşerdi. Erkeklerin her zaman organlarını bel altı konuşarak kızları susturmalarına tahammül edemiyordu. Elis de dudaklarını adamın yaptığı gibi yaprak " Umurumda değil merak edene söylersin " söylediklerinin ardından elin ordan çekti ve kalkmak için Vuslat'ın omzundan destek aldı. Vuslat engel olmadı ve kızın kalkmasına izin verdi. Elis masanın üstünde duran dolu sigara paketine uzandı ve zippo çakmağı aldı " Sen kendine alırsın artık bu ikisini özrün olarak alıyorum. Hoş bir koli alsan da telafi edemezsin de .." diye söylendi sonunda. Vuslat'ın yanından geçip gitmek isterken bu sefer bileği nazikçe tutulmuştu. Kafasını soluna çevirirken Vuslat'ın gülüşü ile karşılatı. Alaylıydı, eğleniyordu,ama sanki sevimliydi de . Vuslat'ın bu şekilde gülebileceğini hiç düşünmemişti. Dişleri sigara içmesine rağmen bembeyaz ve inci gibi dizilmişti. Kalın dudakları dişlerini çerçevelerken başka zaman olsa seyretmek isterdi kesin. Ama öfkesi hala damarlarında gezinirken 'ne var' bakışı attı. "Çavuş" "Ne diyosun Vuslat Allah aşkına çek şu elini " diyerek bileğini kocaman ellerden kurtarmaya çalıştı ama bırakmadı adam. "İsmi diyorum...Çavuş . Bir dahaki sefer ismi ile seslenirsen o zaman ayakta karşılar seni " adamın söylediği şeye artık dayanamadı ve pes etti. Hızla elini çekerek açık olan kapıdan içeri girdi. Bir an önce yatağına yüzünü gömerek bağırmak istiyordu. Arkasından duyduğu ufak kahakaha ne kadar güzel gelsede onu deli etmeye yetmişti. İçinden adama küfürler yağdırarak odasına çıktı. Vuslat giden kızın ardından bakrak tutamadığı kahkahasını ufaktan dışarı saldı sonra hızla kendini toparladı . Kardeşi kahkahasını duysa kendini kötü hissedeceğini düşündü. Uzun zamandır böyle eğlenmemişti ve bir kaç aydır sanrım ilk defa gülmüştü. Kafasını sandalyeye yasladı ve bulutlu gökyüzüne baktı. Derin bir iç çekti.. Bir an önce gecenin olmasını ve bu yükü kardeşi gibi omuzlarından atmak istiyordu. İçinden tüm samimiyeti ile ölen kızın nehirle birlikte huzurla gitmesini istedi....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD