"Sapık Herif!"

1093 Words
Günün erken saatlerinde Vuslat ormanda koşuya çıkmıştı. Hem zihnini dağıtmak hem de hantallaşan bedenini açmak istemişti.Kolundaki saatten akrebin sekizi gösterdiğini görünce yolunu çevirdi ve tempolu adımlarla evinin yolunu tuttu. Eve geldiğinde ilk işi soğuk duş almak oldu. Ardından kahvaltı yaparak Arkun'u kasabadan almak için yola koyuldu. Kardeşi elinde poşetlerle Yaren'in kapısı önünde bekliyordu. Arabadan inerek kardeşine yardım etti ,bir kaç poşeti bagaja yerleştirdi. Arkun ses etmeden arabaya bindi ve başını koltuğa yasladı. Ardından abisi de arabaya binmişti ve hızla evlerine ilerlemişti. ............................... "Sen odana geç kahvaltını yap gerisini ben hallederim " Arkun abisine minnet dolu bakış atarak arabadan indi. Bütün gün uyumamış kasabayı gezmişti. Kahvaltı yapmadan uyumak istiyordu. Odasına ilerlerken Elis'in kapısının açık olduğunu gördü . Gözlerini aralıktan içeri uzattığında genç kız makyaj masasının karşısında kendini izliyordu. Kapısını tıklattığında kızın kendisine çevrilen bakışlarını yakaladı. "Girebilir miyim?" "Tabiki de" Elis yerinden kalktı ve odasında ki pufun üzerine oturdu,ardından genç adam da yanına oturmuştu. "Sende uyuyamamış gibisin" kızın yorgun gözlerinden öyle anlaşılıyordu. "Evet" cevabını ardından bir süre ölüm sessizliği oldu. "Kahvlatı ettin mi?" Arkun başını hayır anlamında salladı ve "Duş alıp uyuyacağım ondan önce seninle konuşmak istedim" Elis oğlanın ne diyeceğini merak etti ve dikkatini ona verdi. "Dinliyorum." Arkun nerden başlayacağını bilemedi ilk başta oda da gözlerini gezdirerek " Dün için teşekkür ederim" Genç kız beklemediği cümle karşısında "Yapmam gerekeni yaptım. Sonuçta hepimiz bu işin içindeyiz ağır yükü sadece senin omuzlarına veremezdik." Kızın anlayışına karşı Arkun başını aşağı yukarı salladı ve devam etti. " Sana haksızlık ettim ilk gün kusura bakma" diyebilmişti. Elis bunu da anlayışla karşılayarak "Bende özür dilerim seni suçladım " "Mühim değil oda mantıklı bir seçenekti senin için . " Elis kucağında ki elleri ile oynuyordu, bu konuşma rahatsız ediciydi ama sorunların bu şekilde çözülmesi de hoşuna gitmişti. Sonuçta burada bir müddet daha kalacağa benziyordu o yüzden birlikte yaşadığı insanlarla bir şekilde orta yolu bulması gerekliydi. "Nasıl hissediyorsun peki?" soruya karşın Arkun dudaklarını hafif büzdü ve başını sağ sola salladı. "Bilmiyorum" diyebilmişti ilk başta, ardından devam etti. "Garip..yani her şeyi boş verip İtalya'ya geri dönmek isiyorum ama içimde Yaren'in initkamı için de yanıp tutuşuyorum...sonra sanki Yaren hayatıma hiç girmemiş bir rüya gibi geliyor ama rüya olmayacak kadar da özlüyorum. Bilmiyorum" Elis çocuğu az buçuk anlayabiliyordu. 2 ay süreçte çok tanımamış olsa da Vuslat'tan duyduğuna göre her gününü kızla geçirmişti sonuçta. "Çok seviyor muydun ?" Arkun düşündü. Seviyor muyum diye. 2 ayda bir insanı ne kadar sevebilirdi . Yaren ona en çok iyi bir arkadaştı. İtalya'dan döndüğünde hiç arkadaşı yoktu ve Yaren ona her zaman her yerde eşlik etmişti. "Onu da bilmiyorum ama ona değer verdiğimi çok iyi biliyorum." Tahmin ettiği gibiydi Elis'in . Kızın trajedi ölümü onu şoka uğratmıştı ve boşluğa düşmüştü. Ne hissettiği konusunda emin olmaması çok normaldi. "Bak Arkun ne söyleyim daha iyi hissedersin bilmiyorum ama hayatın devam ettiğini inkar edemeyiz. Belki önümüzde koca bir ömür var ve bizi daha çok şeyler karşılayabilir. O yüzden toparlanman en matıklısı. Elbet bir gün normal yaşantımıza döneceğiz ama bunu senin uzun süre ertelememen gerekiyor. Şuan bende öyleyim. İlerleyen zamanda hapsemi girerim ,kariyerimde ilerler miyim yoksa bitirir miyim hiç bilmiyorum. O yüzden üstümüzde ki kasveti atmamız ve işleri yoluna koymamız gerekiyor. " Elis'in söyledikleri genç adama da mantıklı gelmişti. Oda biliyordu bugün ki acısının ilerleyen zamanlarda azalacağını belkide hiç kalmayacağını ama ne kadar ızdırap çekeceğini o belirleyebilirdi. "Biz onu öldürmedik Arkun. Yani ben kendimden eminim ve artık sizden de şüpheelenemiyorum. Çekeceğimiz tek suçluluk Yaren'in bedenine yaptığımız saygızılık . Evet şuan bazı şeyleri erteliyoruz fakat onun katilini veya katillerini bulduğumuzda , cezasını çektiğinde eminim ki Yaren bizi affedecektir. " Elis'in her cümlesi ona iyi gelirken artık daha iyi hissediyordu, onunla konuşmak çok iyi gelmişti ve artık bedenine nüfuz eden uykuya direnmek istemedi . Kısa bir teşekkürün ardından odasına geçti. Elis giden adamı izledi ve bir süre gözleri kapanan kapıda takılı kaldı. Arkun'a söyledikleri kendine de iyi gelmişti. Yerinden kalkarak şifonterin üstünde duran sigara paketini eline aldı. İçinde bir dal kalmıştı. Buraya geldi geleli ne çok içmişti . Siyah rengi zippoyu da eline alarak kapıdan çıkmaya yeltenmişti ki üstündeki kıyafetlere baktı. Vuslat kadın için çalışanlarına kıyafet aldırmıştı ama artık Elis'e yetmiyordu. Üstünde ki sade gri tişört ve siyah kot pantoluna baktı. Onun bir tık tarzı olsada rahat şeylere ihtiyacı vardı. Özellikle iç çamaşır konusunda müzdaripti. Bu konuyu Vuslat ile konuşması gerektiğini kafasına not alarak bahçeye çıktı. Hava bugün bulutlu ve hafif serindi. Sanırım eylül ayı son jestlerini yapıyordu . Kısa zaman da havalar soğurdu ve Elis kışlıklarının evinden alınması gerektiğini de not etti. Sigarasını bir şezlonga otururken baktı. Yüzmeyi severdi fakat haziran sonunda yaptığı uzun tatil onu suya doyurmuştu. Zaten yüzmek için yanında hiç bir şeyi yoktu. Arkasından gelen ayak seslerine karşın kafasını geriye çevirdi. Vuslat siyah eşofman takımlarıyla karşısında dikiliyordu. Yeni duş almıştı belli ki saçları ıslak alnına dökülmüştü bir kaç tutamı. "Günaydın" dedi kız. "Günaydın" diyerek oda kızın yanında ki boş şezlonga sırt üstü uzandı. Cebinden çıkardığı paketten bir sigara alıp kıza uzattı. Elis bir dal almak yerine paketi komple aldı ve cebine indirdi. Karşısında ki adam tek kaşını hafif yukarı kladırıken "Bakma öyle sigaram bitti. Kendine yenisini alman gerekli " anlaşılan bu eve sigara dayanmayacaktı. Çünkü öğünmüş gibi sigara tüketiyorlardı. Vuslat kızı kafasıyla onayladıktan sonra dudakları arasında duran sigarayla konuştu "Çakmak" kız cebinden çıkardığı zippoyu adama uzattı. Adam almak yerine başını hafif öne uzattı, onun yakmasını bekledi. Elis göz devirerek iki hamlede ateşi yaktı ve Vuslat'ın sigarayı yakmasına yardım etti. Adam sigarasını yakar yakmaz başını şezlonda uzattı ve gökyüzünü izleyerek dumanı dudaklarından dışarı saldı. Elis adamın dudaklarından süzülen dumanı izledi sonra aklına not ettikleri geldi. "Arabada çantamı buldunuz mu ?" Vuslat elleri arasında tuttuğu sigarasını tekrar dudaklarına götürürken başıyla onayladı. "Nerde? "Bende." "Peki neden hala sende " ard arda gelen sorulardan sıkılan Vuslat kızın susması için "Odana bıraktırırım "dedi. "Zahmet olcak. Ha! birde benim evimden bir kaç kıyafet ve eşya almam gerek. " "Söylerim adamlara mağzadan ayarlarlar ." Elis hemen ters çıkıştı ve : "Bu öyle bir şey değil. Kitap yazıyorum ve her şey bilgisayarımda onun gibi bir takım şeyleride alacağım. Hem zevkleri bana hitap etmiyor "diyere üstündeki tişörtü çekiştirdi. Vuslat eğlenme fırsatını yakalamış olcak ki muzhipçe gülümseyerek kıza yüzünü döndü . "Ne gibi şeyler hitap ediyor peki?" diyerek telefon galarisinde gördüğü seksi pijamalarını ima ettiğini kız anlamıştı. Elis ayak parmak uçlarından saç diplerine kadar karıncalanmayı hissetti ve adamın arsız gülüşüne karşı ciidi bir sıfatla; " İşte orası seni hiç ilgilendirmez!" dedi. "Peki öyleyse bir saate çıkarız , ama o parçaları almayı unutma " diyerek kızın bir şey söylemesine fırsat tanımadan yerinden kalkıp içeri eve doğru adımladı. Elis arsız çümle karşısında ne diyeceğini bilemedi ve diyene kadar adam çoktan kapıdan kaybolmuştu. "Sapık herif!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD