When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Deniz makyaj masasının üzerinde çırılçıplak uzanırken hala kocasının çarptığı kapıya bakıyordu. Göz yaşları ne kadar akarsa aksın yanıp tutuşan ruhunu söndürmüyordu. Dün geceden sonra ona dokunmasına izin vermeyecek olabildiğince onu yok sayacaktı. Ama buraya kadardı. Okula kayıt için evden dışarı çıkabilmesi gerekti. Bunun içinde ne yazık ki kocasının iznine ihtiyacı vardı. O yüzden sesini yumuşatarak konuşmuş görmezden gelme eylemini ise çöpe atmıştı. Kocası da bunu lehine kullanmış ve onu bırakıp defolmuştu. Daha ne kadar sabredebilirdi bilmiyordu ama kendini iğrenç hissediyordu. Bugüne kadar ona Batur'dan başkası dokunmamış bu hisleri yaşatmamıştı. Haliyle ona dokunduğunda rayından çıkan tren gibi oluyordu. Şuan da zevkini yaşamış ardından pişmanlığı ile baş başa kalmıştı. Başını