Batur nişanlısına elini sürmezdi. Deniz onun gözünde bir kadın değildi. Ne kadar çabalasada onu kadın gibi göremiyordu. Evlenirlerse ona dokunmak zorundaydı. Bir eş olarak karısına karşı sorumluluklarını yerine getirmekle mükellefti. Bunu nasıl yapacağına dair bir fikri yoktu. Gelecek kaygısı onu iyice yıpratmaya başlamıştı.
Batur her kadına dokunmazdı. Bir kadına sahip olmak için belirli kriterleri vardı. Herşeyden önce sahip olacağı kadın bakire olmalıydı. Sadece ona ait olmalıydı. Batur başkasının girdiği deliğe girmezdi.
Bakire bir kadın bulmak çok da kolay değildi. Bu yüzden bu işler için çalıştığı bir kadın varrdı. işinde usta idi. Batur'un isteklerini bilir kızları ona göre hazır ederdi. Onun için bakireliğini verecek kendisinin canı sıkılana kadar kadını olacak kişileri o bulurdu. Bazen iki bakire kadını ister ve onları istediği gibi eğitirdi.
Batur yatağına aldığı kadının bu işe kayil olma sebebini mutlaka öğrenir ve sorunu ortadan kaldırırdı. Yanında ki kadından sıkılıp göndereceği zaman hayatını yeniden şekillendirecek kadar yüklü bir miktar almış olurdu.
Bunun yanı sıra Batur kadınından sonsuz itaat beklerdi. Sorgulanmak katlanabileceği bir durum değildi. Ayrıca ona aşık olamazlardı. Bu hataya düşerlerse ilişkisini bitirirdi.
Batur evine geldiğinde arabadan inip Cemşit'i evine gönderdi. Kendisini karşılayan Gönül yanaklarına öpücük kondurup omuzlarından ceketini sıyırıp astı.
Gönül yedi aydır yanındaydı Batur'un. Bekaretini bu adama vermiş aylardırda onu memnun etmek için çabalıyordu. Bildiği ne varsa Batur öğretmişti ona. Artık tam anlamıyla onu tatmin edecek potansiyeldeydi. Kendini tam anlamıyla kadın gibi hissediyordu. Batur bir kadını nasıl mutlu edeceğini biliyordu. Özellikle yatakta.
Gönül bu işe hasta annesi için mecbur kalmıştı. Ameliyatı için para lazımdı ve bu mecburiyet sonucu kendini Batur'un altında bulmuştu. Korkuyordu, üzülüyordu ama korktuğu gibi olmamıştı. Batur ona iyi davranmış canını yakmamıştı. Tek istediği kendine karşı gelinmemesiydi. Evet farklı davranışları ve istekleri olabiliyordu fakat bunlar acı değil zevk veriyordu.
" Duş alacağım. Çıkana kadar yemeğim hazır olsun. "
" Hemen hazırlıyorum. "
Batur uzun bir duş sonrası altına eşofman geçirip yemek odasına geçti. Sofra hazırdı, sandalyeyi çekip masaya oturdu. Ardından gönül oturdu. Batur'un yemeğe başlaması ile oda yemeğine başladı. Sessizce yemeklerini yedikten sonra salona geçtiler.
Gönül'e bugün elini sürmeyecekti. Yarın onu azat edecekti. Yerine yeni iki kız gelecekti. Batur kızın hayatını zora sokacak herşeyi halletmiş ve annesinin bakımı için gerekenleri ayarlamıştı. Gönül bu işi yapmak zorunda değildi. Eğer aklını kullanırsa hayatına devam eder bu ortamlardan uzak kalırdı. Kalmazsa da kendi tercihiydi. Bundan sonrası onun problemiydi.
*********
Sabah erkenden ofise gelen Batur Cemsit ve Burhan yapılacak sevkiyatın son hazırlıklarını kontrole başladılar. Sevkiyatta sıkıntı görünmüyordu. Herhangi bir polis baskınına karşıda önlemlerini almışlardı. Bir çok isim zaten avucunun içindeydi. Bu yüzden kimse Batur'a yanlış yapamazdı.
" Abi bu son sevkiyatta kazasız belasız tamamlanırsa uzun bir süre rahat ederiz. " dedi Burhan. Haklıydıda. Son sevkiyattan sonra herkes rahat bir nefes alacaktı.
" Her zaman ki gibi sorunsuz olucak bu işte aslanım. İlk defa yapmıyoruz bu işi."
Batur tırın yanındaki Cemsit'e ıslık çalarak yanına çağırdı. Cemşit bir sigara yakarak adımlamaya başladı.
" Pezevenketeki rahatlık kimse de yok " dedi Burhan. Cemşit soğukkanlı tavırları ile bilinirdi. Dünya yansa o sigarasının keyfini çıkartırdı.
" Söyle kardeş" dedi Batur'un yanına gelip.
" Villada ki eşyaların hepsini yenileyin. Gerekli ne varsa hallet. " anlamıştı Cemşit. Yeni kız gelecekti belliki. Batur her kızda eşyaları yenilerdi.
" Bıktım senin sikinin keyfine koşturmaktan amına koyım. Evlende kurtulayım. " dedi bıkkın bir sesle.
" Evlenmiyorum. Ben bekar kaldıkça da sen sikimin peşine koşturmaya devam edeceksin at ağızlı." dedi Batur eğlenen bir sesle.
" Vay arkadaş keşke hapiste hayatımı kurtarmasaydın puşt. Bugün bu işlerle uğraşıyor olmazdım. "
" Haklısın sende gardaş kesin cenetten beni HD izliyor oluyordun göt herif. Ne meraklıymışsın geberip gitmeye. " dedi. Onlar birbirine laf soka dursun Burhan araya girdi.
" Beyler birbirinize sokuşturmanız bittiyse artık gitsek diyorum. Acıktım lan ben." Batur gülerek Burhan'a baktı.
" Kodumun açı doyuramıyoruz ki seni. Normal insanlar günde üç öğün yer ya sen. Sen günde sekiz dokuz öğün yemek yiyorsun. Oğlum sen niye doymuyorsun. "
Burhan gücenmiş gibi görünmeye çalışarak " lokmamı mı sayıyorsun abi. bir küsersem bir daha senle bir şey yemem. meyhaneyede gelmem." dedi.
" Bir karı gibi küsmediğin kalmıştı yavşak. Çok konuşmada yürü otellerden birinde yiyelim. " dedi. Arabaya doğru hareket ederken Öncüyü aradı.
" Bize öğle yemeği hazırla geliyorus. Barlas'ı da ara oda gelsin. Az işin ucundan tutsun pezevenk karı sikene kadar."
" Tamam abi ben ararım siz ne zamana gelirsiniz hazırlığı ona göre yapayım. Birde kim kim geliyorsunuz?"
" On on beş dakkaya lobide oluruz. Kastın Burhan'sa oda geliyor" diyip gülümsedi Batur.
" Abi bu adam bizim ocağımıza incir ağacı dikecek boğazıyla. Sen buna sık istersen. "
" Düşünürüm." deyip telefonu kapattı Batur. İçten içe acaba haklılar mı diye düşünüp adamını nasıl öldüreceğini planlıyordu. Sonradan adamın ona yaradığını hatırlayıp boğazına katlanmaya karar verdi. Ama yemek yerken ağzının içindekilerinin sesini duyarsa acımadan ağzına sıkacaktı.
************
Onlar için özel ayrılmış odada yemek masasında yok yoktu. Batur yemek yerken bir yandan seviyat ve yeni atılacakları iş dalları ile ilgili gereken emirleri veriyordu. Aynı zamanda yanındaki adamlardan fikir almayı da ihmal etmiyordu. Herkesi dinlerdi Batur. Büyükten küçüğe herkesi dinler duyduklarını beyin süzgecinden geçirir gerektiği yerde kullanırdı.
" Abi Açelya yengeden naber. Hali keyfi yerinde mi?" canına susamıştı Barlas belli ki. Yoksa durduk yere abisine bunu sormasının başka sebebi olamazdı. Ne zaman aşık olduğu kadının konusu açılsa yüreğini dikenli tellerle sarıyorlardı sanki. Kalp atışları hızlanıyor, nefesi kesilir gibi oluyordu.
" Hayırdır lan cami duvarına mı işeyesin geldi. Durup dururken ne halta soruyorsun?"
" Meraktan meraktan... Ne zamana kadar sapıkar gibi takibe devam edeceksin, nişanlını ne zamana kadar oyalayacaksın, en önemlisi ile annemin şerrine ne zaman yakalanacaksın?" Barlas cümlesini bitirip sandalyeye sırtını yaslayıp rahat bir pozisyon alarak abisini izlemeye başladı.
Oda biliyordu abisinin yürek yangınını. Acı çektiğini biliyordu ama elden de birşey gelmiyordu. Evlenmek için söz verdiği bir kadın vardı üstelik o kadın onların elinden tutup zor zamanlarında yanlarında olan adamın kızıydı. Abisinin yaşadığı zorluğu görüyor ve bir çıkmaza girdiğini anlıyordu. Ama bir yandan yaptığını doğru bulmuyordu. Nişanı uzatıp düğün yapmadığı gibi Açelya'nn yanına yaklaşan erkek sinek olsa yok ediyordu.
" Annem ne dedi söyle sikik sikik konuşacağına." dedi Batur. Zaten annesi son zamanlarda düğün için onu daraltmaya başlamıştı. Bu durum canını yeterince sıkıyordu. Birde biraderinin laf kalabalığını çekemezdi.
" Annem ağzını ara dedi. Ne zamana kadar elin kızını oyalayacak, yakışıyormu hiç abine verdiği sözü tutmamak dedi. Haa birde artık torun sevmek istiyormuş. "
Anneside haklıydı. Otuzbir yaşındaydı Batur. Oda evlenmek çoluk çocuk sahibi olmak istiyordu fakat parmağında yüzüğünü taktığı kadınla kalbine kök salmış kadın aynı değildi. Kendini bir labirentte gibi hissediyordu. Ne tarafa giderse gitsin doğru yolu bir türlü bulamıyordu.
Yine ve yeniden, her zamanki yerde Açelya'yı izliyordu Batur. Uzaktan da olsa gülüşünü görmek bile başka diyarlara alıp götürüyordu onu. Bu kız nasıl işledi böyle içine içine... Kadınını ilk gördüğü zamanı dün gibi hatırlıyordu.
Yirmi dört yaşındaydı Batur o zaman. Hapisten çıkalı beş yıl olmuştu ve yer altına bir süredir adını duyurmayı başarmıştı. Maddi durumları büyük ölçüde değişime de uğramıştı. Ama ne kadar kazanırsa kazansın nereden geldiğini hiç unutmamıştı. Her yıl belirli zamanlarda doğdu mahallede ve çevre mahallede bir aşevi açar fakirleri doyururdu. Durumu iyi olmayan aileleri öğrenir yardım ederdi. Bunu yaparken kimliğini ortaya çıkarmazdı. Kimse bilmezdi bu yardımları yapanın o olduğunu. Sadece bir süre uzakan izler işinin başına dönerdi. Yine izlediği bir gün aşevinin önünden yanında arkadaşı ile geçen Açelya'yı gördü Batur. Görmesi ile vurulması bir oldu. Beline kadar uzanan kahve saçlar, gülünce ışıldayan kocaman yeşil gözler, kiraz kırmızısı dudaklar, onu iliklerine kadar titreten kumral ten.
Batur o gün emir verdi gördüğü kadının hakkında herşeyi öğrenmek için. Hayatının şokunu yaşadı ertesi gün. Açelya'nın babası Selim abisi ile çıkan bir çatışmada şehit olan bir polisti. Selim sıkmazdı polise bu işte bir yanlışlık olmalıydı. En kısa zamanda konuşacaktı Selim ile bu mevzuyu. Şimdi ise Açelya'ya odaklanmalı ve onunla ne yapacağına karar vermeliydi.