When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
' Beni babana ispiyonlamanın bedelini ödeyeceksin karıcım...' Deniz aldığı mesaj ile gözyaşlarına akması için izin verdi. Yere çöküp dizlerini kendine çekerek sırtını kapıya yasladı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ağlarken bunları hak edecek ne yaptığını düşündü. Neden bunları yaşıyordu. Hangi günahın bedelini ödüyordu? Ne sorularına bir cevap bulabildi nede içinde boğulduğu olaylara bir çözüm... Ağlayarak içindekileri bir nebze de olsa atabilmişti. Zaten ağlamaktan başka yapabildiği birşey de yoktu. Yine de kimsenin yanında ağlayıp güçsüz görünmediği için kendini tebrik etmeyi unutmadı. Telefonu yerden eline alıp gelen mesaja girdi. Tekrar okuyup içine derin bir nefes çekti. Cevaplamak için yazmaya koyuldu. ' Kaza yaptık dedim. Kimseye birşey söylemedim.' Batur'dan mesaj