When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Kapattığım kapıya yaslanıp soluklandıktan sonra koridorda duran aynaya koşturdum. Neden bağırıyordu ki babam? O mesafeden görmesi imkânsızdı ki o izi. Hem iyice kapatmıştı Nehir. Ah, kahretsin! Sarılıp duran Furkan ve Nehir yüzünden makyajın bir kısmı silinmişti ama yine de tam olarak ne olduğu belli olmuyordu. Hafif bir leke gibiydi. Ya ben bu hâllere düşecek kız mıydım? Ne güzel sessiz, sakin okuluma gidip geliyordum. Tutturmasaydım arkadaş diye başıma bunlar gelmeyecekti. Saçlarımı önüme doğru atıp lekenin olduğu yeri kapatırken bana bir kez daha seslenen babama doğru yürümeye başladım. Ciddi karın ağrım vardı ve başımda hafif hafif dönüyordu. Titreyen ellerimi duvara yaslayarak destek aldıktan sonra kapıyı açtım. Dişlerimi sıkıp biraz daha güç toplaya çalışırken derin bir nefes aldım